ÖZBEK TÜRKLERİNDE “DARBAZCILIK” GELENEĞİ

Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde bayramlar ve kutlamalar genelde şarkı, dans, kukla gösterileri, güreş, at yarışları ve milli oyunlarla kutlanır. Bir diğer ve ilginç eğlence türü de “darbazcılık” gösterisidir. Darbazcılık halat üzerinde yürüme sanatıdır.
Darbazcılığın Özbekistan’da orta çağlardan beri eğlence olarak kutlandığı bilinir. Eğlencenin bu türü her zaman halk tarafından büyük ilgi görmüştür. Eskiden Özbeklerde bütün bayramlar darbazlarsız yapılmazdı. Dar yeri meydanlarda ve pazarlarda kurulurdu. Onların gösterilerini küçük büyük demeden herkes büyük heyecanla beklerdi.
Darbazcılık erkeklere has olup atadan oğula kalan bir meslektir. Erkek çocuklar babaları yada yakın akrabaları tarafından küçük yaşlarda eğitilir. Darbazcılık çok zor ve meşakkatli bir uğraştır. Güç, sabır, denge, dikkat, dayanıklılık ve esneklik ister. Genelde darbazcılar beyaz gömlek, siyah şalvar yada çok renkli milli kıyafetler, ayaklarına ise deriden yapılmış ince çizme giyerler. Darbazların gösteri yaptıkları halatın yüksekliği 4 metreden 50 metreye kadardır. Bu yükseklikler haliyle çok büyük dikkat ve hassasiyet ister. Gösteri sırasında ellerine dengelerini korumak için uzun, ince demir alırlar. Burada marifet darbazcının halat üzerinde tek ayak üzerine durabilmesidir. Halatın bir ucundan diğer ucuna ulaşınca dönüşü sırtıyla geri gelmesi gerekir. Bu da darbazcılığın bir özelliğidir.
Eskiden darbazcılar köy köy gezip gösteri yaparlardı. Gittikleri yerlerde önce Özbek Türkler’ine ait uzun ince ney, zurna ve davul çalarak halka duyuru yaparlardı, onlar halatlarını çekene kadar halk meydana toplanırdı. Gösteri yapılırken sırasını bekleyen diğer darbazcılar dopu dedikleri milli şapkalarını ellerine alarak halktan para toplarlar. Herkes durumuna göre dopuya para atar. Darbazların dar gösterisinden sonra onlara eşlik eden sanatçıların şarkı ve dans gösterileri başlardı. Bu sırada onlarla birlikte gezen seyyar satıcılar pamuk helva, seker ve diğer yiyecekleri satarlar. O gün büyük küçük herkes için unutulmaz eğlenceli bir gün olurdu.
Günümüzde bu gelenek ancak Nevruz, Zafer bayramı gibi ulusal bayramlarda sergilenmektedir. Özbek Türkler’inin nesilden nesile, babadan oğula geçen bu geleneği artık yerini çağdaş sirk gösterilerine bırakmasına rağmen hala da devam etmektedir.