34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
43,3470£% -0.52
3.005,41%1,48
2.705,79%1,29
9.549,89%1,94
Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarının yargılandığı davada, Ahmet Şık ve Murat Sabuncu’nun tahliyesine karar verildi. Cezaevi çıkışında konuşan Ahmet Şık, “Ben hiçbir şekilde sevinçli değilim. Akın Atalay bu komplonun son tutuklusu olarak içerideyken sizlerin de sevinmesini istemiyorum, öfkeli olmanızı tercih ediyorum. Çünkü öfke bizi ayakta tutacak.” dedi. Murat Sabuncu’da Atalay’ı hatırlatarak, “Bugün onun doğum günü. Onun doğum gününü de kutluyorum. Umut ediyorum en kısa zamanda onu da yanımıza alacağız. Cumhuriyet her zaman olduğu gibi bağımsız gazetecilik yapmaya devam edecek.” diye konuştu.
İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada görülen duruşmada bütün gün bir dönem gazetede çalışan Mehmet Faraç, Leyla Tavşanoğlu ve Namık Kemal Boya ile DİSK Genel Başkanı Kani Beko ve Gazeteci ve siyasetçi Altan Öymen duruşmada ‘tanık’ sıfatıyla dinlendi.
DOSYANIN KENDİSİNE VERİLMESİNİ TALEP ETTİ
Tevsi tahkikat talebi olmadığını belirten duruşma savcısı, 4 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini ve davada esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dosyanın kendisine verilmesini talep etti. Savcının bu taleplerinin ardından söz alan sanıkların avukatı, tahliye talebinde bulundu.
ŞIK VE SABUNCU TAHLİYE EDİLDİ
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Ahmet Şık ve Murat Sabuncu’nun tahliyesine karar verdi. Tutuklu sanıklar Akın Atalay ve Ahmet Kemal Aydoğdu’nun tahliye talepleri ise reddedildi. Esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dosyanın duruşma savcısına verilmesine karar veren mahkeme heyeti bir sonraki duruşmanın Silivri’de 16 Mart’ta yapılmasına hükmetti.
Öte yandan, mahkeme başkanı tahliye kararlarını açıklarken “Murat Sabuncu boğazı görmek istiyormuş, gitsin görsün. Soner Yalçın’ın dediğine göre Ahmet Şık’ın annesi ermişmiş, onu üzmeyelim” diye konuştu. Akın Atalay içinse, “Kaptanlar gemiyi en son terk eder” diyerek duruşmayı mütalaa açıklanması için erteledi.
CEZAEVİNDEN ÇIKTILAR
Tahliye kararının ardından Ahmet Şık ile Murat Sabuncu saat 00.15 sıralarında tutuklu bulundukları Silivri Cezaevi’nden çıktı. Karbey Tesislerine getirilen Şık ve Sabuncu’yu aileleri, arkadaşları ve meslektaşlarından oluşan kalabalık bir grup karşıladı.
SEVİNÇLİ DEĞİLİM”
Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Ahmet Şık, “Ben hiçbir şekilde sevinçli değilim. Akın Atalay bu komplonun son tutuklusu olarak içerideyken sizlerin de sevinmesini istemiyorum, öfkeli olmanızı tercih ediyorum. Çünkü öfke bizi ayakta tutacak. Bunu yapmazsak saçma sapan şeylere sevinmeye devam edeceğiz. Bugün sevineceğimiz bir gün değil. Ben 6 yıl önce yine bir Mart ayında buradan çıkmıştım.” dedi.
“ONU DA YANIMIZA ALACAĞIZ”
Murat Sabuncu’da tutukluluğunun devamına karar verilen Akın Atalay’a değinerek, “Bugün onun doğum günü. Onun doğum gününü de kutluyorum. Umut ediyorum en kısa zamanda onu da yanımıza alacağız. Cumhuriyet her zaman olduğu gibi bağımsız gazetecilik yapmaya devam edecek.” diye konuştu.
Sabuncu ve Şık daha sonra araçlara binerek oradan ayrıldı.
Ahmet Şık ve Murat Sabuncu’ CEZAEVİNE NEDEN GİRMİŞTİ
FETÖ’nün ipliğini pazara çıkaran Ahmet Şık “FETÖ propagandası” iddiasıyla tutuklandı
Cumhuriyet gazetesi muhabiri Ahmet Şık, bugün Çağlayan Adliyesi’nde çıkarıldığı İstanbul Sulh Ceza Hâkimliğince “PKK/KCK ve FETÖ/PDY örgütlerinin propagandasını yaptığı” iddiasıyla tutuklandı.
Cumhuriyet gazetesi muhabiri Gazeteci Ahmet Şık iki ayrı örgütün propagandasını yaptığı iddiasıyla tutukladı. Şık’ı tutuklayan yargıç: “Darbe girişimi sürecinde FETÖ/PDY ve PKK koordineli hareket etti.”
Haberleri ve Twitter paylaşımları nedeniyle savcılığın tutuklama talep ettiği gazetemiz muhabiri Ahmet Şık sevk edildiği İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği’nce PKK/KCK ve FETÖ/PDY örgütlerinin propagandasını yaptığı iddiasıyla tutuklandı.
Yargıç Atila Öztürk, bu kararında iki örgütün birbirinden farklı olması nedeni ile çelişki gibi görüldüğünü belirterek, “15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki soruşturmalar ve kamuoyuna yansıyan bilgiler gözetildiğinde dış destekli bu örgütlerin birbiri ile darbe sürecinde ve sonrasında koordineli olarak hareket ettiklerinin ortaya çıktığı” tespitine yer verdi.
TWİTTER PAYLAŞIMLARI
İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği yargıcı Atila Öztürk, Şık’ın soruşturmaya konu edilen Twitter paylaşımları ve haberlerini sıralayarak, bunların PKK ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyelerince de dile getirildiğini öne sürdü.
Ahmet Şık’ın Türkiye Cumhuriyeti devletini ve yetkililerini terör örgütlerine destek veren ülke olarak gösterdiğini iddia eden yargıç Öztürk, silahlı terör örgütü olduğu yargı kararları ile sabit olan terör örgütlerinin eylemlerinin savaş ve mücadele gibi legal terimler kullanmak suretiyle meşru gösterildiği öne sürdü.
Güneydoğu’daki çatışmalı illerde açılan örgüt üyelerince açılan hendekleri anımsatan yargıç Öztürk, Şık’ın devlet ve kolluk görevlileri hakkında “katil, mafya, şiddet” gibi terimler kullanarak, “Devletin terör ile mücadelesinin yasa dışı hatta terörist bir faaliyet olarak gösterildiğini” iddia etti. Türkiye’nin çeşitli noktalarında meydana gelen bombalı eylemleri dile getiren Öztürk, “Devlet yetkililerinin savaş çıkardığı ve bu bombaları patlattığı şeklinde paylaşımlar yapılarak terör örgütlerinin propagandasının yapıldığını” savundu.
Yargıç darbe girişimini çözdü
Şık’ın gazeteci olmasına karşın basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün sınırı olduğunu kaydeden yargıç Öztürk, “Şüphelinin PKK ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütlerinin propagandası niteliğindeki açıklamalarının iki örgütün birbirinden farklı olması nedeni ile çelişki gibi görülse bile 15 Temmuz darbe girişimi sonrasındaki soruşturmalar ve kamuoyuna yansıyan bilgiler gözetildiğinde dış destekli bu örgütlerin birbiri ile darbe sürecinde ve sonrasında koordineli olarak hareket ettiklerinin ortaya çıktığı, bu nedenle şüphelinin her iki örgütün propagandası niteliğindeki açıklamalarının bir çelişki teşkil etmediği ve aynı amaca hizmet ettiğini” ifade etti. Şık’ın savunmasında devleti ve devlet yetkililerini suçlayıcı nitelikte açıklamalarına devam ettiğini ileri süren yargıç Öztürk, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösterir delillerin bulunduğunu kaydetti. Şık’ın herhangi bir pişmanlık göstermediğini ifade eden Öztürk, sorgusu sırasındaki beyanlarının örgüt üyelerinin açıklamaları ile aynı mahiyette olduğunu iddia etti. Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Ahmet Şık , attığı tweetler gerekçe gösterilerek dün gözaltına alındı. Ahmet Şık , savcılık ifadesinin ardından ‘örgüt propagandası’ iddiasıyla, tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi.
FETÖ’nün hapse attığı Ahmet Şık FETÖ’den tutuklandı
Cumhuriyet gazetesi muhabiri gazeteci Ahmet Şık , bugün Çağlayan Adliyesi’nde çıkarıldığı İstanbul Sulh Ceza Hâkimliğince üç ayrı örgüt, “FETÖ, DHKP-C, PKK propagandası yaptığı” iddiasıyla tutuklandı.
Ahmet Şık, 2011 yılının Mart ayında Fetullah Gülen hakkında “Dokunan yanar” isimli kitabını yazdığı için, daha kitap basılmadan FETÖ’cü polis ve savcıların kumpasıyla tutuklanmış, ODA TV davasından 1 yıl hapis yatmıştı. Aynı gazeteci Ahmet Şık , şimdi de “FETÖ örgütünün propagandasını yaptığı” iddiasıyla tutuklandı. Başta eski savcı Zekeriya Öz olmak üzere 2011 yılında Ahmet Şık ‘ı tutuklayan FETÖ’cü hakim, savcı ve polisler şimdi ya yurt dışına kaçmış ya da tutuklu durumdalar.
AHMET ŞIK: ENSEYİ KARARTMAYIN
Metris cezaevi’ne götürülen Ahmet Şık , CHP İtanbul Milletvekili Barış Yarkadaş ile, “Hiç kimse enseyi karartmasın. Bu güç bu iktidar bunlara da kalmayacak ve Türkiye mutlaka aydınlığa kavuşacak” mesajını gönderdi.
Adliyeden ayrılırken eşi Yonca’ya sarılan Şık, “Kızımıza iyi bak” diye seslendi.
TWEETLERİ SORULDU
Ahmet Şık’a savcılık sorgusundaki soruların genellikle attığı twitlerden olması dikkat çekti. Ahmet Şık , ifadesinde “5 yıl önceki Ergenekon örgütü bağlamında suçlandığımda mesleki faaliyetlerim soruşturma konusu olmuştu, Şimdi de mesleki faaliyetlerim başka bir isimle soruşturma konusu edilmeye çalışılıyor” dedi.
Savcı sorgusunda, Ahmet Şık ‘a, Twitter isimli sosyal paylaşım sitesinde @sahmetsahmet kullanıcı adlı hesaptan yapılan, ‘Tahir Elçi’yi tutuklamak yerine katletmeyi tercih ettiler. Katil sürüsü bir mafyasınız’, ‘Devlet mafyalaştıran suçlarının soruşturulmasını engellemek için savaş çıkardığına inananlar bomba patlatacağına neden inanmaz’, ‘Geçmişte Kürt meselesindeki en şahin şiddet uygulamalarının bir aktörü olan Ağar o dönemde soruna siyasi çözüm söylemiyle sahne almıştı’, ‘Katil devlettir deyince bozuluyorsunuz’, ‘Suikastçinin Nusra’cı değil FETÖ’cü olduğunu kanıtlama gayretindeki iktidar ve yancıları katilin polis olduğu gerçeğini ne yapacaksınız’ şeklindeki twitlerini sordu.
Gazetecileri serbest bırakın çağrısı
Ahmet Şık’a twitlerinin, “Terör Örgütü Propagandası Yapmak” ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 301 maddesindeki düzenlemeye göre “Türkiye Cumhuriyetini, Yargı Organlarını, Askeri ve Emniyet Teşkilatını Alenen Aşağılama” suçu kapsamında değerlendirildiğini belirten Savcı, konuyla ilgili ifadesini sordu.
Ahmet Şık, “Ben bütün soruları ve paylaşımları görüp öğrendikten sonra beyanda bulunup bulunmayacağıma karar vereceğim, şimdilik bu soruya cevap vermek istemiyorum” diye yanıt vardı.
Savcı’nın internet sitesinde çalışmadığı halde, “www.cumhuriyet.com.tr isimli internet sitesinde göreviniz nedir? Hangi tarihten itibaren bu görevi yerine getirmektesiniz?” gibi sorular sorması dikkat çekti.
SUÇLAMA SABAH MUHABİRİNİN YAZISI
Savcının suçlamalarından biri de, “Sabah Gazetesi muhabiri Nazif Kahraman’ın adı geçen gazetenin internet sitesinde yazdığı “MİT Tırları kumpasının başrolündeki FETÖ’den tutuklu Savcı Özcan Şişman’ın mektubuna Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan Ahmet Şık ‘ın bu şekilde saldırıyı MİT’in üzerine yıkmak ve olaydaki FETÖ etkinliğini karartmaya çalışmakla suçlanıyor” şeklindeki iddiasıydı.
Son olarak Savcı’nın, “C. Savcısı Şehit Mehmet Selim Kiraz’ın öldürülmesi öncesinde olayı gerçekleştiren kişilerle herhangi bir şekilde görüşmeniz oldu mu? Röportaj yaptınız mı? Bu kişilere siz mi ulaştınız, yoksa bu kişiler mi size ulaştı, bu kişilerle ilginiz nedir? Bu konudaki beyanlarınızı söyleyiniz” suçlamasına, Ahmet Şık , tüm soruları kapsayan bir şekilde cevap vererek şöyle dedi:
“Ben yukarıdaki soruların hepsine genel olarak cevap vermek istiyorum, 15 Temmuz kalkışması başarılı olsaydı, su an yaşadığımızı yaşamış olacaktık, yani darbenin engellenmiş olması bir cuntanın iktidarda olduğunu değiştirmiyor ve böyle bir dönemde zaten geçmişten beri sorunlu olan yargının kendisinin hukukla bağının bu kadar zayıf olduğu bir süreçte mesleki faliyetlerimin soruşturma konusu edilmesini meslek ahlakıma hakaret sayarım, kimsenin de haddine değildir.
Dolayısıyla bu sorulara yanıt vermek istemiyorum, yargı bağımsız tarafsız ve adil olabilseydi o zaman ifade vermek isterdim, zaten böyle bir soruşturma olmazdı. Savcılık makamının yönelttiği sorulardan birisi Sabah Gazetesi’nde Nazif Karaman’ın imzasıyla yayınlanan bir haberden yola çıkılarak yöneltilmiştir, haber metninde savcılık makamı kastedilerek şahsımın suçlandığına ilişkin bazı konular dile getirilmektedir, ancak soru bizzat haber metninde yazan konu ile ilgilidir. Haberi yazan kişinin iddiasına ne diyorsunuz şeklindedir.
Soruşturmayı Adalet Bakanlığı’na bağlı savcılık makamımı yürütmektedir, yoksa bir medya çalışanı mı yürütmektedir. Şuanda sahnelenen senaryoyu daha önce ben yaşadım, 2011 yılında AKP ve Gülen cemaatini taht kavgasına tutuşunca şuanda yaşanan savaş günlerine gelindi, günümüzün kullanışlı sözcüğü de daha önce adlandırılan bahsetmekten bile korkulan Gülen Cemaatini kasteden FETÖ olarak karşımıza çıktı. Ergenekon sürecinde poliste yargıda örgütlenmiş bir suç örgüt olarak çalışan Gülen cemati kadroları ve bu çetenin siyasi onay makamı AKP hükümeti hedef aldıkları her kim ise öncelikle kendilerine yakın medya organlarında asılsız suçlamalarla itibar suikastine uğratıldı, daha sonra bu suç örgütüne mensup polisler hedef alınan kişiyi gözaltına alır, gözaltının süresinin sonunda suç örgütünün başka bir uzantısı olan savcılık makamının karşısına çıkartılırdı, Orada karşınıza çıkacak sonuç belliydi, tutuklama istemiyle sevk olma, hakimler zaten bu suç örgütü zincirinin diğer halkasıydı, yani suçlama sorgulama, hüküm ve her şey önceden belirlenmiş bir senaryonun parçasıydı, iki eski iktidar ortağının birbirleriyle savaşa tutuşmaları neticesinde Gülen cemaati kadroları büyük oranda polis teşkilatı ve yargıdan tasfiye ediliyormuş gibi görünüyor, Ancak o dönemde karşımıza çıkan hukuğun paspas edilmesi süreci yeni figüranlarıyla ve daha pespaye bir biçimde sergilenmeye devam ediyor. 5 yıl önceki Ergenekon örgütü bağlamında suçlandığımda mesleki faaliyetlerim soruşturma konusu olmuştu, Şimdi de mesleki faaliyetlerim başka bir isimle soruşturma konusu edilmeye çalışılıyor, bu aşamada söyleyecek başka bir sözüm yoktur.”
SAVCININ 301. MADDEDEN SORUŞTURMA İZNİ YOK
Ahmet Şık’ın avukatlarından Tora Pekin, TCK’nin 301. maddesinden soruşturmanın izne tabi olduğunu ve bu iznin alınıp alınmadığın dikkat çekti. Ahmet Şık ‘a yöneltilen suçlamalar için, “Sorulan sorulardan suçlamanın ne olduğu kesinlikle belli değildir” diyen avukat Pekin, “TCK’nın hangi maddesinin hangi gerekçe ile ihlal edildiği anlaşılamamaktadır. Bu durum Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin açık hükümlerine aykırıdır. ‘Ne düşünüyorsunuz, ne kastettiniz’ gibi sorularla sadece niyet okunabilir, herhangi bir suç soruşturması yapılamaz” dedi.
NAZİF KARAMAN’IN HABERİNİ SORU OLARAK SORDULAR
Avukat Can Atalay da gözaltına alma işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek, gazeteciliğin bir kamu görevi olduğunu hatırlattı. Atalay, Şık’ın gözaltına alınmasından sonra AKP yandaşı Sabah gazetesinin muhabirlerinden Nazif Karaman’ın yazdığı bir haberin internetten alınan çıktısının doğrudan okunarak soru olarak sorulduğunu bunun da hukuka aykırı olduğunu ifade etti.
‘SABİTLEMİŞ TWEET’ SORULDU
Ahmet Şık’a sorulan sorular arasında Twitter profiline sabitlediği tweetin de sorulması dikkat çekti. Savcı, Ahmet Şık ‘a, “Twitter hesabınızda “Tanrısı değişir, kendisi değişmez, tek din faşizmdir” şeklinde paylaşım ile neyi ve kimleri kastediyorsunuz, bu konuyu açıklayınız” sorusunu yöneltti.
AHMET ŞIK’IN ANAYASA HAKKI İHLAL EDİLDİ
Avukat Evren İşler de, İsnatın somutlaştırılmadığına dikkat çekerek, Ahmet Şık ‘ın Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan çok sayıda hakkının ihlal edildiğini zabta geçirdi.
1970 yılında Adana’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. Mesleğe, üniversitenin birinci sınıfında iken Milliyet gazetesinde stajyer muhabir olarak başladı.1991 ve 2007 yılları arasında Cumhuriyet, Evrensel ve Yeni Yüzyıl gazeteleri ile Nokta dergisinde muhabir, Reuters haber ajansında da foto muhabir olarak çalıştı.
2005 yılında Radikal gazetesinde çalışırken Doğan Grubu’na alacak davası açtığı için işten çıkarıldı. Sonrasında çalışmaya başladığı Aktüel dergisinden de açtığı dava gerekçe gösterilerek işine son verildi.
Hrant Dink suikastı sonrasında Nokta dergisinde yayımlanan “Asker İç Güvenlikten Elini Çekmeli” başlıklı röportaj ve Hayata Dönüş Operasyonunun yıldönümünde Bayrampaşa Cezaevi’nin kadın koğuşunda sağ kurtulan Münevver Köz ile yapılan “Bayrampaşa’da O gün” başlıklı söyleşi nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesinden yargılandı. 8 Mart 2007’de medyanın askerler tarafından fişlendiğinin iddia edildiği “Askerin medya notları!” başlıklı habere imza attı.
Radikal gazetesinden çalışma arkadaşı Ertuğrul Mavioğlu ile birlikte yazdığı Kontrgerilla ve Ergenekon’u Anlama Kılavuzu ve Ergenekon’da Kim Kimdir? kitaplarında “Ergenekon Soruşturması’nın gizliliğini ihlal ettiği” iddiasıyla üç yıl hapis istemiyle yargılandığı davadan 13 Mayıs 2011’de beraat etti.
Aralık 2016’nın sonunda, “Tahir Elçi’yi tutuklamak yerine katletmeyi tercih ettiler. Katil sürüsü bir mafyasınız.”, “Devlet mafyalaştıran suçlarının soruşturulmasını engellemek için savaş çıkardığına inananlar bomba patlatacağına neden inanmaz.”, “Geçmişte Kürt meselesindeki en şahin şiddet uygulamalarının bir aktörü olan Ağar, o dönemde soruna siyasi çözüm söylemiyle sahne almıştı.”, ‘Katil devlettir deyince bozuluyorsunuz.”, “Suikastçinin Nusra’cı değil FETÖ’cü olduğunu kanıtlama gayretindeki iktidar ve yancıları katilin polis olduğu gerçeğini ne yapacaksınız?” şeklindeki tweetleri yüzünden Türkiye Anayasasına göre “Terör Örgütü Propagandası Yapmak” ve “Türkiye Cumhuriyetini, Yargı Organlarını, Askeri ve Emniyet Teşkilatını Alenen Aşağılama” suçlamaları yöneltilerek gözaltına alındı. Şık, sorgusu tamamlandıktan sonra “PKK/KCK ve FETÖ/PDY örgütlerinin propagandasını yaptığı” gerekçesiyle tutuklandı. Cumhuriyet Gazetesi, olayı “FETÖ’nün ipliğini pazara çıkaran Ahmet Şık , ‘FETÖ propagandası’ iddiasıyla tutuklandı.” şeklinde duyurdu
İsmail Ergüneş Gaziosmanpaşa ak parti yi toparlayacak tek aldernediviniz
verdiğiniz detaylı bilgilerden ötürü çok teşekkür ederim