DOLAR

34,5467$% 0.18

EURO

36,0147% -0.62

STERLİN

43,3470£% -0.52

GRAM ALTIN

3.005,41%1,48

ONS

2.705,79%1,29

BİST100

9.549,89%1,94

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul AZ BULUTLU
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Üzeyir Garih cinayetinde FETÖ izi!

Üzeyir Garih cinayetini ört bas etmek için sokaktaki çocuklara ve kadınlara işkence yapmışlardı.

Ve bu olayda Üzeyir Garih cinayetini başka yöne çeken ve olayları Sümer altı yapan karakol amiri bir komiser bir üst rütbeye atanmıştı

 İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi eski Müdürü Adil Serdar Saçan, olay açıklamalar yaptı: Üzeyir Garih’in cinayetinde Musevi bir kadına ait kan izi bulduk. Bunu söyleyince FETÖ’cü müdürler bizi görevden aldı.

 

90’lı yıllarda Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü yapan Adil SerdÜzeyir_Garih147314581788014731457805981473146013648ar Saçan, bu dönemde işlenen birçok cinayette FETÖ parmağı olduğunu anlattı. Hrant Dink, Behçet Oktay, Zirve Yayınevi cinayetlerinin arkasında FETÖ’nün olduğunu belirten Saçan, Necip Hablemitoğlu’nu ise FETÖ’cü bir polisin vurduğunu söyledi. Takvim’e konuşan Saçan’ın çok konuşulacak açıklamaları:

GARİH CİNAYETİNDE FETÖ İZİ:

Üzeyir Garih cinayetinde olay yerine giden ilk müdürüm. Cesette çok sayıda bıçak darbesi vardı. Birini bıçakladığınızda, eğer kemiğe denk gelirse bıçak geri teptiğinden eliniz kesilir. Cinayeti işleyenin de eli kesilmiş ve kan içinde kalmış. Bunu şuradan anladım. Orada bir mezar taşı vardı. Katilin eli kanamış. Sağ eliyle mezar taşına tutunmuş ve aşağı doğru çekmiş. Mezar taşında elinin izi vardı. Kan izi incelemesinde Musevi bir kadına ait olduğu ortaya çıktı. Garih’in evine gittik. Yakınlarının içtiği sigaralardan DNA örnekleri aldık. Ancak kimseye uymadı. Biz Musevi bir kadının kanı çıktığını söylediğimizde, İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir ‘bu olaya bakmayacaksınız’ dedi ve soruşturmayı elimizden aldılar. FETÖ’cüler soruşturmayı devraldı.

 

 

MERKEZLERİ MALATYA’YDI:

Erhan Tuncel, Dink cinayetinin ardından Zirve Yayınevi cinayeti öncesi Malatya’da neden bulunmuş? Ali Osman Kahya, Malatya Emniyet Müdürü. Polis okulunda bizi Işık evlerine çağıran kişidir. Bana göre çok önemli bir FETÖ’cüdür. Tüm cinayetleri Malatya’da planlandılar.

MHP LİDERİNE SUİKAST:

Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırıyı bunlar yaptı demiyorum ama terör örgütü Karadeniz açılımı yapıyorsa, neden karakolu basmıyor da, Kılıçdaroğlu’na suikast yapıyor? Bunlara FETÖ öncülük ediyor. Karadeniz’deki jandarma ve polislere soruşturma yapılsın, dediklerim çıkar. Bunların resmi ve sivil suikast timleri var. MHP liderine suikast düzenlemeleri de çok yüksek ihtimal..

DİNLEME YAPIYORLAR:

Emniyette bazı çok pahalı dinleme ve izleme üniteleri kayıp. Ayrıca FETÖ’nün cep telefonu firmalarındaki elemanları da yerlerinde duruyor. Hâlâ dinleme ve izleme yaptıkları kesin. Bunları eski istihbarat polisleri ile yapıyorlar. Taşeron örgütlere istihbarat desteği sağlamaları olasılığı da çok yüksek…

Saçan, katil zanlısı Yener Yermez’in hiçbir şeyden haberi olmadığını iddia etti. “Suçu üstüne yıktılar. Dayısı da aniden zenginleşti” dedi.
Musevi işadamı Üzeyir Garih 25 Ağustos 2001’de Eyüp Mezarlığı’nda esrarengiz bir cinayete kurban gitmişti.

Organize Suçlarla Mücadele Şubesi eski Müdürü Adil Serdar Saçan, Takvim Gazetesi Haber Müdürü Mevlüt Yüksel’e konuştu.

BEHÇET OKTAY’I ÖLDÜRDÜLER:

Özel Harekat Dairesi eski Başkanı Behçet Oktay, Ergenekon’da bulunan silahların bir kısmının özel harekâttan çalınan silahlar olduğunu belirlemişti. Bunu açıklayacaktı. Açıklamasın diye öldürdüler.

 

Musevi asıllı işadamı Üzeyir Garih 25 Ağustos 2001 tarihinde Eyüp mezarlığında bıçaklanarak öldürülmüştü.

Üzeyir Garih cinayetinde paralel şüphe

 

Doğan Kasadolu, dostu Garih’in cinayetiyle ilgili 2008’de adliyeye önemli bir dilekçe sundu. Bu sürede 6 savcı değişti. Dosyayla ilgili bir arpa boyu yol alınmadı. Yeni atanan savcı dosyayı yeniden açma kararı aldı.

Yaklaşık 13 yıl önce İstanbul Eyüp Mezarlığı’nda bıçaklanarak öldürülen işadamı Üzeyir Garih cinayetiyle ilgili ilginç gelişmeler yaşandığı ortaya atıldı. Cinayetin hemen ardından yakalanan asker kaçağı zanlı Yener Yermez, işadamını öldürdüğünü itiraf etti. Yermez’in cezaevine girişinin ardından sürekli cinayetin “adli bir vaka olmadığı” ifade edildi.

Akşam gazetesinden Seda Kılıç’ın haberine göre; 2008 yılında ise Ergenekon davası sanıklarından İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit Sayın’a ait bazı adreslerde yapılan aramada Garih cinayetine ilişkin belgelerin yanı sıra kan örnekleri, DNA testleri ve otopsi raporu gibi dokümanlar ele geçirildi.

TORUNUNU KELEPÇELEDİLER

Bu sırada Garih’in yakın arkadaşlarından Doğan Kasadolu, Ergenekon soruşturması savcılarına bir dilekçe sunarak cinayetin arkasındaki bağlantıların ortaya çıkarılması talebinde bulundu. Bunun üzerine, dönemin Ergenekon savcısı Zekeriya Öz, Garih cinayetiyle ilgili inceleme başlattı. Kasadolu’nun ifadesinin en dikkat çekici bölümü şuydu: “Üzeyir Garih öldürüldükten sonra da ailesiyle dostluğum devam etti. Alarko Holding’e gidip geliyordum. Tahminimce 2001-2003 yılları arasında Garih’in kızı Dalya’nın eşi Doron Herzigoviç bana şirket binasında Üzeyir Garih’in öldürülmesini ailesinin haber almasının hemen sonrasında kendilerini polis olarak tanıtan sivil giyimli birkaç kişiden oluşan bir ekibin evlerine gelerek Garih’in torunu kendisinin oğlu olan Tal Herzigoviç’e kelepçe takıp arabayla götürdüklerini, daha sonra aileye bir telefon açılarak ‘aile tarafından cinayetin üstüne gidilirse Tal Herzigoviç’e yıkılacağının söylendiğini’ anlattı.”

ASTSUBAYLARIN İFADESİ KAYIP

Kasadolu, şöyle ilginç bir iddiada daha bulundu: “Cinayeti soruşturan Eyüp Savcısı’nın katibi Metin isimli şahıs bana soruşturma kapsamında savcıyla birlikte Hasdal Kışlası’na giderek 4-5 er ile Yener Yermez’in telefonunu alıp evine götüren astsubayın ifadesini aldıklarını, daha sonra da Balmumcu’daki Merkez Komutanlığı’na giderek 4-5 astsubayın daha ifadesinin alındığını söyledi. Ancak dosyada bu ifadelerin hiçbiri yoktu.”

DOSYAM BİLE KAYBOLDU

İfade verdikten sonra olayın gidişatıyla ilgili bilgi almak için adliyeye gittiğinde dosyanın kaybolduğunu söyleyen Kasadolu, “Dönemin başsavcı vekili Turan Çolakkadı’nın girişimleriyle dosya bulundu. Daha sonra dosyaya Savcı Cihan Kansız atandı. O, dosyayı raftan bile indirmedi. Sonra 5. savcı Muammer Akkaş da dosyayı bir kenarda sakladı.” Şimdi soruşturmaya Savcı Mesut Erdinç Bayhan’ın atandığını sözlerine ekleyen Kasadolu, “Geçen hafta yeni savcıyla görüştüm. Kendisinden önceki 5 savcının hiçbir şey yapmadığını söyledim. ‘2008’den beri dosyaya tek bir sayfa eklememişler. Ben inceleyeceğim. Bakırköy’den dosyayı istedim’ dedi. Tek isteğim cinayetin ardındaki isimlere ulaşılması” ifadelerini kullandı.

İKİNCİ SAVCI İFADE ALDI

Zekeriya Öz, Garih cinayeti hükümlüsü Yener Yermez’in ifadesini alma planları yaparken dosya, diğer Ergenekon savcısı Fikret Seçen’e geçti. Fikret Seçen de 22 Ocak 2009’da Yener Yermez’in ifadesini aldı. Dosya daha sonra yine el değiştirdi ve diğer Ergenekon savcısı Nihat Taşkın’a devroldu. Taşkın da 20 Şubat 2009’da daha önce dilekçe sunan Kasadolu’nun tanık sıfatıyla ifadesini aldı. Kasadolu savcıya verdiği ifadede ilginç bilgiler verdi.

BARIŞ İSTEDİĞİ İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ

Kasadolu cinayetle ilgili suç duyurusunda bulunmasının nedenini şöyle anlattı: “Arkasındaki isimlere ulaşmak için mücadele ediyorum. Garih, Türk-Kürt kardeşliği için çalışan biriydi. 28 Şubat sürecinde ya susturuldu ya da infaz edildi. Üzeyir de bu minvalde infaz edildi.”

Alaton cinayeti örtbas etti” suçlaması

 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, İshak Alaton hakkında “Paralel Devlet Yapılanmasına” maddi ve manevi destek sağlamak suçlamasıyla inceleme başlattı.

 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, İshak Alaton hakkında “Paralel Devlet Yapılanmasına” maddi ve manevi destek sağlamak suçlamasıyla inceleme başlattı.

Sözcü gazetesinden Kamil Elibol’un haberine göre; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Üzeyir Garih’in eski İthalat Koordinatörü Doğan Kasadolu’nun suç duyurusu üzerine ünlü işadamı İshak Alaton hakkında “Paralel Devlet Yapılanmasına” maddi ve manevi destek sağlamak suçlamasıyla inceleme başlattı.

İKİ AYRI SUÇLAMA

Anayasal Düzene Karşı Suçlar Soruşturma Bürosu’nca yürütülen incelemenin Alarko Holding’in kurucusu Alaton’un hayatını anlatan “Lüzumsuz Adam İshak Alaton” kitabındaki hatıraları kapsadığı öğrenildi.

CİNAYETİ GİZLEDİ

Musevi işadamı Kasadolu suç duyurusunda İshak Alaton’un eski ortağı Üzeyir Garih cinayeti ile ilgili çok şey bildiğini öne sürerek, “Kitabındaki hatıralarından cinayetin aydınlanmasına katkı sağlamak yerine bildiklerini Savcılık makamlarından gizlemek suretiyle bu cinayetin ört bas edilmesi maksadıyla Paralel Yapı olarak bilinen bazı bürokratlarla birlikte hareket ettiği sahiptir” dedi.

 

SORUŞTURMAYA DÖNÜŞÜR MÜ?

Kasadolu’nun suç duyurusu üzerine İshak Alaton hakkında geçen yıl başlatılan Savcılık incelemesinin halen sürdüğü bildirildi. Başsavcılığın iddialar ile ilgili “takipsizlik” kararı vermemesinin incelemenin soruşturmaya dönüştürülebileceği şeklinde yorumlandı.

İNCELEME YAPIN

İnceleme Mehmet Gündem tarafından kaleme alınan “Lüzumsuz Adam İshak Alaton. Mezarlıklar Vazgeçilmez İnsanlarla Doludur” isimli kitaptaki hatıraları kapsıyor.

DESTEK SUÇLAMASI

Kasadolu, kitabın “Gülen ve Hareketi Çok Önemli” başlıklı 17’inci bölümünde yer alan hatıralarla Alaton’un PDY olarak bilinen Fethullah Gülen cemaatine maddi manevi destek sağladığını açıkça ifade ettiğini ileri sürdü.

KARANLIKTA KALAN KONULAR

Savcılık Kasadolu’nun, “Alarko camiasında bazı şahısların, ortağı İshak Alaton ve paralel yapıda yer alan bazı bürokratlarla birlikte Üzeyir Garih cinayeti ile alakalı karanlıkta kalan konuların aydınlatılmaması için çaba sarf ettikleri görülmektedir” suçlamasını da mercek altına aldı.

BASKISI SABİT

Suç duyurusunda, kitabın 237 ile 250 sayfasındaki hatıralara vurgu yapılarak, “Alaton’un Üzeyir Garih cinayetinin ört bas edilmesinde baskısı sabittir” denildi.

HİÇBİR ALAKASI YOK

Savcılığa ifade veren ve iddiaları ile ilgili dava açılması için çaba sarf eden Kasadolu suç duyurusunda, “Alaton’un kitabında yazdıkları ile cinayet dosyasındaki senaryonun düzmece olduğu ve bu cinayetin ört bas edilmesinin Anayasal Düzeni Karşı İşlenen Suçlar kapsamında ele alınmasa gerekir” dedi.

İTİBARSIZLAŞTIRMA ÇABASI

2008’den beri verdiği ifade ve dilekçeler sonucu Üzeyir Garih cinayet dosyasının yeniden açılmasına vesile olduğunu belirten Kasadolu şöyle dedi:

“Bu sebeple Alaton şahsıma çok kızmış ve şahsımı itibarsız kılmak maksadı ile kitabında ve de yazdığı bazı yazılarında şahsıma birçok gerçek dışı hakaret ve iftiraları üzerime atmaktan geri kalmamaktadır. Son kitabımda şahsımı hedef aldı”

GİZLİ AJANDASI YOK

İncelemeye “delil” olarak sunulan kitaptaki “Gülen ve Hareket Çok Önemli” bölümü ve devamındaki hatıralardan şu örnekler verildi:

“Bu hakeret büyük bir eğitim hareketi. İnsanı eğitiyor. Hayata bakışını değiştiriyor ve onu donanımlı bir dünya insani haline getiriyor. İşte Gülen hareketi böyle bir eğitim hamlesinin içinde. Bunun birebir neticelerini ben yerinde gördüm. Bir defe Moskova’daki okulun yapımında biz şirket olarak aracı olduk. Moskova Belediyesi’ne arsa tahsisini yaptırmaya muvaffak olduk ve okul orada başladı. Rus yetkililer sordular. ‘Bunlar ne yapmak istiyorlar, biz tanımıyoruz, siz ne diyorsunuz?’ diye. Ben ve Üzeyir, kefil olduk. ‘Hiç endişe etmeyin, izin verin..’ dedik.

MİTLEŞTİRME TABİRİ

Türkiye’de çıkarılan ve dış dünyaya aktarılan bu paranoyak korku, zaman içinde dejenere olacak. Bu neticede, Fethullah Gülen’in kendi gerçek boyununun yüz misli, bin misline doğru yol alan büyük bir imaja bir ‘mitleştirmeye’ yol açacak”

 

 

Üzeyir Garih cinayeti

 

Üzeyir Garih cinayeti, 25 Ağustos 2001’de işadamı Üzeyir Garih’in Yener Yermezadında bir kişi tarafından öldürülmesi olayıdır. Cinayet haberi ve soruşturması, uzun süre Türkiye gündemini oluşturmuştur.

1929 İstanbul doğumlu Alarko Holding’in kurucularından Yahudi asıllı Türk iş adamı olan Üzeyir Garih, 1951’de İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Carrier’in Türkiye şubesinde çalışmaya başlamış, 1954 yılında İshak Alaton’un teklifiyle Alarko Kolektif şirketinin eş ortağı olmuştur. Garih, o tarihten ölümüne kadar Alarko Şirketler Topluluğu’nda İshak Alaton’la birlikte başkanlık görevini aralıksız sürdürmüştür.

 

Cinayet

 

Üzeyir Garih 25 Ağustos 2001 sabahı sahibi olduğu Alarko Holding’e gidip Bulgaristan Başbakan Yardımcısı Nikolay Vassilev ile görüştü. Koruması ve şoförü izinli olan Garih, saat 12.50’de holdingden çıktı, 14.00’te Eyüp Sultan’a gitti.[1]Türkiye’nin Cumhuriyet dönemindeki ilk Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın mezarının da bulunduğu Hüseyin Şeyh Türbesi yanına geldikleri sırada Garih 10 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Bir süre sonra Garih’in cesedi mezarlık görevlileri tarafından bulundu. Fevzi Çakmak Mezarlığı’ndaki görevliler tarafından polise yapılan ihbar üzerine [2][3] İstanbul Emniyet Müdürvekili Hasan Özdemir ve birimler mezarlığa gitti. Mareşal Fevzi Çakmak’ın mezarının yanında Garih’in bıçaklanarak öldürülmüş cesedini buldu. Kimlik ve kredi kartlarından ölen kişinin Üzeyir Garih olduğu anlaşıldığında ise cenaze olaydan iki saat sonra Adli Tıp Kurumu morgu’na götürüldü

Fuat N

 

Bazı görgü tanıkları cinayetin faili olarak çevresinde Deli Fuat olarak tanınan 14 yaşındaki Fuat N.’yi gösterdi. Garih’ten sadaka aldığını belirten 8 yaşındaki Yeşim adında bir kız çocuğu, polise Fuat N.’yi Garih’in yanında gördüğünü ve bir süre konuştuklarını anlatmıştı. Üstelik F.N.’nin aynı gün bıçak bilettiği tespit edilmişti. Bunun üzerine Fuat N. polis tarafından gözaltına aldı. Faili yakaladığından emin olan polis bazı gazetecilere F.N.’nin sorguda cinayeti nasıl ve neden işlediğini anlattığına dair sonradan yanlış olduğu anlaşılan bazı ifadeler sızdırdı. Medyaya bilgi veren polisler Fuat N.’nin ifadesinde sık sık mezarlığa gelen Garih’ten para aldığını ve bu şekilde birbirlerini tanıdığını söylediğini belirterek, “O gün de para istedim vermeyince de önce sırtından sonra da diğer yerlerinden bıçakladım. Cüzdanındaki paraları da alıp kaçtım” dediğini ve uçucu madde bağımlısı olduğunu söyledi.

Ancak, gözaltanına alındığı ilk günün geç saatlerine kadar Fuat N., kendisini sorgulayan polisleri, Garih cinayetini işlemediğine ikna etti. Evinde yapılan incelemelerde herhangi bir bulguya rastlanmayan Fuat N. serbest bırakıldı. Fuat N. serbest kaldıktan sonra şu açıklamayı yaptı: “Otoparkın oradayken Tuğba adındaki bir kız, bana ve Yeşim adındaki arkadaşıma Üzeyir Garih‘i göstererek, ‘Her cumartesi buraya geliyor ve para dağıtıyor’ dedi. Bunun üzerine Yeşim’le yanına gittik, bize 200’er bin lira para verdi. Ondan sonrasını bilmiyorum. Ben mezarlığa girmedim. Çünkü mezarlıkta başka çocuklar vardı, onun için oraya giremezdim” Fuat N., Garih’in yanından ayrıldıktan sonra, Eyüp’teki bir kokoreççinin bileyletmek üzere kendisine bir bıçak ve para verdiğini söyledi. Bu işi hallettikten sonra evine döndüğünü, Televizyon seyrederken birinin öldürüldüğü haberini duyduğunu anlatan Fuat N., daha sonra lastikçilik yapan Tuncay adlı bir kişinin yanına gittiğini belirtti ve: “Bir süre sonra babamla birlikte polisler oraya geldi. Polisler babama, benim cep telefonu çaldığımı söylemişler. Alıp götürdüler beni. Sordukları soruların yanıtlarını bilmediğimi söyleyince beni çıplak halde klimalı soğuk bir odaya attılar. Yarım saat beklettiler. Üzerimde şortum kalıncaya kadar soydular, hayalarımı sıktılar ve cinayeti anlatmamı istediler. Orada hem çok üşüdüm, hem de korktum. ‘Bu işi sen yaptın, doğruyu söyle, kafanı kopartırız’ dediler. Onlara ‘Valla ben yapmadım’ dedim.”dedi

 

Yener Yermez

 

Cinayetin failinin Fuat N. olmadığı anlaşılınca İstanbul polisi olayın ikinci günü soruşturmaya yeniden başladı. Garih’in kayıp cep telefonu ve cinayet aleti bıçağın bulunması için 200 polis mezarlığa sevk edildi.[6] Üzeyir Garih’in çalınan cep telefonunun sinyallerini takip eden polis, konuşmanın Hasdal Kışlası’ndan yapıldığını tespit etti. Alınan özel izinle kışlada büyük bir arama yapan İstanbul polisi, Garih’e ait cep telefonunu bir askerin üzerinde buldu. Üzerinden Garih’in telefonu çıkan asker cep telefonunu aynı kışladaki arkadaşı Yener Yermez’den aldığını söyledi. Ancak Yener Yermez’in firarda olduğu anlaşıldı. Hırsızlıktan sabıkası olan ve geçmişte cinayetten hüküm giyen katil zanlısı Yermez, Şartlı Tahliye Yasası’ndan 23 Aralık 2000 tarihinde tutuklu bulunduğu Kayseri Cezaevi’nden tahliye edildikten sonra askere alınmıştı.

Emniyet tarafından bütün yurtta aranan 1975 doğumlu[7] katil zanlısı cinayetten 10 gün sonra memleketi Kayseri’ye giderken yakalandı.[8] Yermez’in yolcu olarak bulunduğu Ankara’dan 4 Eylül 2001 günü saat 06.00’da hareket eden şehirlerarası otobüs, saat 11.00 sıralarında Kayseri’ye 12 kilometre uzaklıktaki bir noktada durduruldu. Yermez’i daha önce hırsızlıktan yakaladığı için iyi tanıyan, bu nedenle arama yapan ekipte görev alan Hırsızlık Büro Amirliği’nde çalışan komiser Hasan Kahraman, kimlik kontrolü için otobüse girdiğinde, orta sıralarda cam kenarında oturan ve yakalanmamak için top sakal bırakıp, gözlük takan Yermez’i tanıdı. Otobüsten indirilen Yermez Kayseri emniyetine götürüldü.[9]

Yermez emniyetteki ifadesinde, Garih cinayetini başından sonuna kadar anlattı. Yermez işlediği cinayeti şöyle itiraf etti:[10]

“Adını o zaman bilmediğim ve sonradan Garih olduğunu öğrendiğim iyi giyimli kişiden, mezarlıkta para istedim. Zira cebimde 2 milyon lira vardı. O da para vermedi ve bana ‘Koskoca adamsın, para istemeye utanmıyor musun? Aslan gibi delikanlısın, git çalış’ dedi. Çok öfkelendim. Gidip, bir yerden bıçak satın alıp geldim. Üzeyir Garih orada duruyordu. İlk bıçak darbesini vurdum. Yaralanan Garih, cüzdanını çıkarıp bana parayı verdi. Sonra saydım 200 milyon liraydı. Ancak bir defa bıçaklamıştım, kanı görünce, bıçaklamaya devam ettim. Sonra cep telefonunu aldım. İmdat isteyerek bağırdığını görünce, çok sayıda bıçak darbesi daha vurup kaçtım. Sokaklarda gezip, geceleri çöplüklerde yattım

 

Yargılama

 

ener Yermez hakkında Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde idam istemiyle dava açıldı. Daha sonra, dava sürecinde idam cezasının kaldırılması nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi ve bir yıl süren yargılama sonucu Yermez, müebbet hapis ile cezalandırıldı ve sonucunda hapse gönderildi

Ergenekon iddiası

 

Garih cinayeti 2008 yılındaki Ergenekon operasyonu ile birlikte tekrar gündeme geldi. Cinayetin Ergenekon ile ilgisi olduğu yönünde birçok iddia ortaya atılırken 2009 Ocak ayında Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı Zekeriya Öz, Yener Yermez’in ifadesini almıştır.

Ergenekon davası sırasında Üzeyir Garih cinayetinin de gündeme gelmesi üzerine, Üzeyir Garih’in yakın bir çalışma arkadaşı, cinayet günü Üzeyir Garih’in torunun da asker kıyafeti giyen kişilerce kaçırıldığını ve eğer herhangi bir açıklama yaparlarsa çocuğun da öldürüleceğini söyleyerek kendilerini tehdit ettiklerini açıkladı.[12]

Zanlı Yener Yermez de cinayeti, bazı ‘güçler’ tarafından tehdit edildiği için işlemek zorunda kaldığını iddia etti. Yermez’in avukatı Mustafa Yalçınkaya, müvekkilinin olayı kimlerin kendisinin üstüne yüklediğini açıklayamadığını, cinayetin birden fazla faille işlendiğini ve olayda ikinci bir kesici alet bulunduğunun Adli Tıp Kurumu tarafından açıklandığını iddia etti.

Ayrıca, Ergenekon davası sanığı Ümit Sayın’dan ele geçirilen belgeler arasında Üzeyir Garih’in olay günü üzerinde bulunan gömleğindeki bıçak darbelerini gösteren bir şema bulundu.[13]

Yener Yermez’in Garih cinayetinden yaklaşık beş ay önce gazeteci Tuncay Güney ile beraber otomobil kaçakçılığı suçlamasıyla gözaltına alınan teğmen Murat Oğuz’un Hasdal Kışlası’nda çaycılığını yaptığı ortaya çıkmış, Yermez’in Ergenekon sanıklarında albay Fikri Karadağ’ın emrinde çalıştığı ve Ümraniye’de ele geçirilen bombaların sahibi Oktay Yıldırım ile aynı kışlada askerlik yaptığı anlaşılmıştır

 

 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

15 Temmuz’un 2. ve 3. dalgaları geliyor

HIZLI YORUM YAP