34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
43,3470£% -0.52
3.005,41%1,48
2.705,79%1,29
9.549,89%1,94
Dünden bu güne Türkiye üzerine oynanan oyunların ardı arkası kesilmeden devam ettiğinden bahsettiğimiz dünkü yazımızda “Bu yaz sıcak geçecek” demiş ve geçmişten günümüze İngiliz oyunlarına dikkat çekmeye çalışmıştık.
Türkiye’yi yakın tarihimizde “Eksen Kayması” ile suçlayanlar, bilerek veya bilmeyerek bu suçlama ile Türkiye’nin üst aklın emrinde olmasını istediğini beyan etmekteydi.
Eksen kayması ise yaşanalar, o halde en büyük eksen kaymasını AB’den çıkma kararı alan İngiltere, terör belâsına düçâr olan Fransa eksen kayması yaşamaktadırlar.
Fransa’nın eksen kayması deyince aklımıza NATO üyeliğindeki zikzakları geldi. 1949 Nisan’ında kurulan NATO’da üye olacak, 1966’da, ‘ben yokum’ diyerek üyelikten çıkacak. Sonra de (bizim bazı siyasiler gibi), “Ben NATO’nun kurucu üyesiyim. Yenileri alıp eskileri unutmayın. Beni ittifaktaki tam yerime geri döndürün” diyerek ne enteresandır ki, NATO’nun Kuruluş (4.4.1949) yıl dönümü olan 4 Nisan 2009’da tekrar dönerek “Aileden olduklarını” kanıtlamış oldular. Eksen Kaymasını kimler yaşıyormuş? (Anlamayana hatırlatma maksatlı.)
Acaba, AB’nin güçlüleri olduklarını söyleyen süper akıllılar olan ülkeler, neden bu eksen kaymasını yaşıyorlardı dersiniz? …
Terör üretenler, terörle karşı karşıya kalacağını bildiği için mi, ya da kendilerini güvenceye almak için mi eksen kayması yaşıyorlar? …
İngiltere Kasım 1915’te Mekke Emiri Şerif Hüseyin’i, Arap kavmi ve İslâm Âlemine bölücü başı oluşturmak için “Büyük Arabistan Krallığı” hülyaları ile pohpohlayarak 1916 Haziran’ında (günümüzün Gezi Kalkışması misali) Osmanlı İmparatorluğuna karşı isyân başlattırmayı başarmıştı. Ancak aynı sürede de, Hem de 1915’in Aralık ayında, Şerif Hüseyin’den gizli olarak bir diğer aşiret emiri olan İbn-i Suud ile bir başka “Krallık” anlaşması yapıyordu. Şerif Hüseyin’e vâ’d ettikleri topraklar da yeni bir krallık anlaşması yaparak nifak ustası, bölücü uzmanı, halkları düşman etme cambazı olduklarını o zamanlarda da göstermiştir.
O Gün Krallık Vâ’diyle, Bu Gün Terörle
Türkiye’nin Terör belâsı ile meşgul edilerek, yeraltı zenginliğine kavuşması, İslâm ülkelerinde söz sahibi olması, enerji üssü hâline gelmesi, tam bağımsızlık hakkını koruması – savunması, teknolojik üstünlüğe sahip olması istenmediği için, 100 yıl önce hazırladıkları ve buzdolabında tuttukları her plânlarının üzerinden buz tabakalarını kaldırdıkça Türkiye üzerine yeni yeni oyunlar kuruyorlar.
Bazı dâhili, adı “Türk” siyasiler üzerinden Türkiye üzerine oyun kuruyorlar, dışarıda (İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da, Rusya’da) Türkiye ve de Türkiye Cumhurbaşkanı aleyhine nutuklar çektiriyorlar. …
Atatürk Havalimanında organize saldırı gerçekleştiriliyor ve ne hikmettir, daha canlar yerde, olayın nedeni belli değil, patlamanın türü tespit edilememişken, failleri tanıyormuşçasına birleri çıkıyor “FAİLLER DEAŞ” diyor! …
Tıpkı Danıştay saldırısında olduğu gibi, algı oluşturmakla görevli olanlar basınında boy göstermeye başlıyor ve söylemesi istenilenleri söylüyorcasına açıklamalarda bulunuyorlar. …
DEAŞ denilen teröristlerin hamisi kim, lojistik desteğini nereden alıyor? Finansal – mali ihtiyaçlarını nereden temin ediyor? Neden illâ Türkiye (Hükümet) ile DEAŞ irtibatlandırılmak isteniyor da, Düşman kardeşler olan yabancı ülkelerin katkıları, destekleri sorgulanmıyor ya da sorgulattırılmıyor? Almanya’da, sözde soykırım tanınmasının altında yatan gerçek dahi gizleniyor. Almanya bu konuda Türkiye’den özür dilese dahi hiçbir ehemmiyeti olmayacaktır. Bundan sonra söz sahibi olmak, seçilmek isteyen her Türk Asıllı vatandaşa “Ermeni soykırımını tanıdığını kabul etme” mecburiyetini getirmiş olmaktadır. Asıl neden ve problem gelecek yıllara sâri hak sahibi olacakların istedikleri fikirdekilerin olmasını seçmek, belirlemektir. (FİŞLEMEKTİR.)
Mesele, Türkiye’nin tam bağımsız olmasının önüne geçilmesi meselesi iken, dâhili ve harici bedbahtlar ile embeddedlerinin algı operasyonları yapılmasını kolaylaştırarak, ülkeyi Terör destekçisi gibi göstermek azim ve kararlığından vazgeçmiyorlar. …
Türkiye’de yaşayan, bu coğrafyanın ferdi olan herkes, tarihimizi ve coğrafyamızı çok iyi bilmeli ve analiz etmelidir.
Dün ile bugün arasında o kadar çok benzerlikler var ki, periyodik ve kronolojik olarak tekrarlanan benzerlikleri, oyunları, oyuncuları, senaristleri çok çok iyi bilerek ders çıkartılmalıdır ki, acı ve telafisi imkânsız olaylar tekerrür ettirilmesin. …
DEAŞ İLE HEDEFLENEN;
“DEAŞ, sözde İslâmi kimlikli terörist olarak gösterilerek, Müslümân olmak isteyen Avrupalıların, her sakallıyı MÜSLÜMAN, her Müslüman’ı da terörist ve düşman sanması istenmektedir.”
(Mustafa Baygın).
Abdülhamit’i bir de böyle dinleyin