34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
43,3470£% -0.52
3.005,41%1,48
2.705,79%1,29
9.549,89%1,94
“`html
HABER ANALİZ: ORHAN KEMAL ERKILIÇ
Bakü’deki COP29 İklim Zirvesi, iklim kriziyle mücadelede önemli bir dönüm noktası olarak kabul edildi. Ancak, zirvenin sonuçları beklentilerin çok altında kaldı. Zengin ülkelerin yoksul ülkelere yıllık 300 milyar dolarlık dönüşüm fonu sözü, gelişmekte olan ülkelerin talep ettiği 1.3 trilyon dolarlık ihtiyacın çok gerisinde kaldı. Bakü’de yeni bir anlaşma sağlansa da, bu yetersiz kaldı.
Afrika ülkelerinin müzakerecilerinin, sağlanan fonu “çok az, çok geç” olarak nitelendirmeleri, küresel adalet sistemindeki ciddi eksiklikleri ortaya koydu. Zirvedeki sert tartışmalar, sadece finansal kaynakların yetersizliğini değil, küresel işbirliğinin kırılganlığını da gözler önüne serdi.
“Lancet Countdown on Health and Climate Change” raporu, kuraklığın etkisinin 1980’lerden bu yana üç katına çıktığını gösteriyor. Bu durum, yoksul ülkeleri tehdit etmekle kalmıyor, küresel gıda güvenliğini ve ekosistemleri de tehlikeye atıyor. 2023’te dünyanın yüzde otuzu üç aydan fazla süreyle şiddetli kuraklıkla boğuştu; bu oran 1980’lerde sadece yüzde beşti.
Bu çarpıcı rakamlar, iklim krizinin hızla artan etkilerine karşı acil önlemlerin alınması gerektiğini vurguluyor. Mevcut finansal taahhütler ise bu krizle başa çıkmak için kesinlikle yeterli değil.
Türkiye’de de iklim değişikliğinin etkileri giderek daha belirginleşiyor. Kuraklığın üç kat artması, sadece çevresel bir sorun olmaktan çıkıp toplumsal ve ekonomik krizlere yol açıyor. Tarıma bağımlı bölgelerde göç ve çatışmaların artması bekleniyor.
Lancet raporunun ciddiyetine dikkat çekmesine rağmen, uluslararası toplum yeterli adımları henüz atmış değil.
Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadelede iki büyük sorunla karşı karşıya: Orman yangınlarındaki dramatik artış ve plastik atık ithalatı. 2024’ün ilk sekiz ayında orman yangınlarında yüzde 78’lik bir artış yaşandı. Ağustos ayındaki 306 yangın, hem sıklık hem de şiddet bakımından kaygı verici bir artışı gösteriyor.
Ayrıca, Türkiye Avrupa’dan en fazla plastik atık ithal eden ülke konumunda. Greenpeace verilerine göre, her gün 125 çöp kamyonu dolusu atık Türkiye’ye giriyor. Yetersiz geri dönüşüm tesisleri nedeniyle bu atıkların büyük bir kısmı doğaya karışıyor veya yakılıyor. Türkiye, iç önlemlerini güçlendirmeden küresel çözümlerde etkili bir aktör olamaz.
Bakü zirvesinin 33 saat uzaması ve müzakerelerdeki tıkanıklıklar, uluslararası işbirliğinin ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi. İklim değişikliğinden en çok etkilenen gelişmekte olan ülkelerin finansal destek talepleri, gelişmiş ülkelerden yeterince yanıt bulmadı.
Dönüşüm fonunun 300 milyar dolara çıkarılması olumlu bir adım olsa da, yeterli değil. Fonların adil ve etkili bir şekilde kullanılmasını sağlayacak mekanizmaların oluşturulması şart.
Yetersiz fonlar, artan kuraklık ve çevresel tehditler karşısında uluslararası toplumun ne kadar hızlı ve etkili adım atacağı insanlığın geleceğini belirleyecek. Geri dönülmez bir noktaya ulaşmadan önce çok daha cesur adımlar atılmalı.
Çevre kirliliğinin önlenmesi için eğitimler düzenlenmeli ve özellikle dizi ve film sektörüyle iş birlikleri yapılmalıdır. Aksi takdirde, sonuçları felaket olabilir.
“`
5 milyon liralık kredi dolandırıcılığında 7 kişi tutuklandı