ABD, Yeni Dünya, Yeni Kıble
tarih 1.000 yılları. Viking Leif Ericson Norveç Kralı'ndan aldığı Hristiyanlığı yayma görevi doğrultusunda Grönland'ın batı kısımlarını görmek için, yola çıktı. Gemisini Amerika kıtasını daha önce gören ve rapor eden Herjólfsson'dan satın almıştı. Bulduğu topraklar büyük olasılıkla Kanada'nın Newfoundland bölgesiydi. Ericson’ın Hudson Körfezi ya da Büyük Göller yolu ile Minnesota’ya kadar ulaştığı da iddia ediliyordu. Kuzey Amerika'ya ayak basan ilk Avrupalıydı.
Amerika’yı Kristof Kolomb'dan beş asır önce Vikinglerin keşfettiği doğruydu…
1492’de Amerika’ya ayak basan Kristof Kolomb rastladığı bölgeyi Hindistan, yerlileri de Hintliler olarak nitelendirdi. Aslında haksız sayılmazdı. Yerlilerin ataları Asya’dan Buzul Çağı’nın yaşandığı M.Ö. 60.000-35.000 yılları arasında Bering Boğazı’nı geçerek Sibirya’dan Amerika’ya gelmişlerdi.
Kolomb‘un da asıl görevi Hristiyanlığı yaymak ve İspanya Krallığı’na yeni topraklar armağan etmek olmuştu. Amerika Kıtası'nın 1492'de keşfinden sonra Avrupa’dan göçler başladı. İspanyollar 1565’te Florida’ya yerleşti. İngilizler ilk devamlı yerleşimi 1607’de Virginia’da kurdu. Hollanda 1614’te Manhattan adasına geldi. 1664’te İngiltere burayı ele geçirdi. 18. yüzyılda Fransızlar İngiliz kolonilerini tehdit ediyordu.
Hepsi yerli halkların aleyhine toprak sahibi oluyorlardı. İngilizler, İngiltere başta olmak üzere çeşitli ülkelerden göçmenler alıp buralara yerleştirerek koloniler kurdular. 18. yüzyıl ortalarında, bu kolonilerin sayısı 13'e yükseldi. Bazı yerliler Avrupalı beyaz adamlarla birlikte yaşarken, çoğu teslim olmayı reddetti ve Batı'ya göç etti. Sayıları milyonları bulan yerliler 1890'da sadece 250.000'e düşecekti.
Doğudaki 13 koloni dışındaki topraklar İspanya, İngiltere, Fransa ve Rusya tarafından paylaşılıyordu.
Osmanlı’da Gerileme Devri’nin başladığı dönemde, 1763’te Paris’te bir barış antlaşması imzalandı. İngiltere ve Prusya’ya karşı Fransa, Avusturya ve Rusya arasında, 1756-1763 yıllarında geçen Yedi Yıl Savaşları sömürge paylaşımı, ticaret hakları ve deniz egemenliği için yapılmış, İngiltere galip gelmişti. Avrupa'da sınırlar pek değişmedi, fakat İngiltere ilk defa bir dünya gücü olarak tanındı, Asya ve denizlerinde güç dengesi sağlayacak hale geldi. Hindistan İngiliz ekonomik sisteminin en önemli parçası oldu. Meksika'nın kuzeyindeki Amerika İngilizce konuşan dünyanın bir uzantısı haline geldi. Hindistan, Afrika ve Amerika'daki Kanada, Büyük Göller ve Mississippi Vadisinin üst kısmındaki Fransız toprakları, İngiltere'nin denetimine geçti.
Fransa Krallığı büyük bir yenilgi almıştı, ancak 1789 Fransız İhtilali’ne kadar, 26 yıl, durumu idare edebildi. İngiltere de ekonomik olarak yıpranmıştı. Durumunu düzeltebilmek amacıyla, çay ve damga vergisinin kolonilerde de uygulanmasını istedi. Ancak 13 koloni, İngiltere parlamentosunda Amerikalı temsilcilerin olmadığını ileri sürerek, bu vergileri kabul etmedi. İngiltere, 1764-1773 arasında kolonilere kâğıt para, şeker, pul, damga, resim ve çeşitli mali yükler getirmeyi sürdürdü.
1774'te toplanan 1. Philadelphia Kongresi'nde, 13 İngiliz kolonisi ağır vergiler yükleyen İngiltere ile savaşa karar verdi. İngiltere, 1774-1776 arasında, vergilere ek olarak, zorlayıcı ve cezalandırıcı yasalar ve önlemler uygulayarak, savaşa hazırlanan kolonilere yanıt verdi.
Amerikan Bağımsızlık Savaşı 1775’te başladı. Koloniler, milisler ve çiftçilerden oluşan 20.000 kişilik düzensiz bir ordu topladı. General Washington ordunun başına geçti. Fransız General Lafayette de, gönüllü gruplarla İngilizlere karşı çarpışıyordu. İngiliz Ordusu 42.000 kişilik eğitimli bir kuvvetten ve Alman kökenli 30.000 paralı askerden oluşuyordu.
Ve önemli bir tarih... 4 Temmuz 1776. Fransız Devrimi’nden 13 yıl önce…
13 İngiliz kolonisi İkinci Philadelphia Kongresi'nde bağımsızlıklarını ilan etti ve İnsan Hakları Bildirisi kabul edildi: “İnsanların doğuştan, yaşama hakkı, hürriyet hakkı ve saadetini temin etme gibi başkasına devredilemez hakları vardır. Devletler, bu hakları sağlamak için kurulmuştur ve yönetenler her türlü iktidarı yönetilenlerin rızasından alırlar. Eğer herhangi bir hükümet şekli, bu gayelere aykırı hareket ederse, bu hükümeti değiştirip, yerine bir yenisini getirmek milletin hakkıdır.”
ABD'nin kurulmasında yayınlanan bu açıklama daha ziyade John LOCKE'dan etkilenmişti. Mutlakiyet yönetimine açtığı sarsıntılar sonucunda İngiliz, Amerikan ve Fransız büyük devrimlerin temelleri oluşmuştu. Doğal hukuk doktrinini savunuyordu. İnsan doğası bencildi, herkes eşit ve özgürdü, hayatını, sağlığını, özgürlüğünü ve varlıklarını savunmaya hakkı vardı. Güçler ayrılığı esastı, devrim hem bir haktı hem de bir ödevdi. Yöneticinin otoritesi mutlak değildi. Karşılıklı güven ile toplumsal sözleşme oluşturulmalıydı. İnsanın özgürlüğü yasalarla, güven ve kayıt altına alınmalıydı.
Kısacası, genç ABD tepesinde bir kral istemiyordu…
Savaş devam etti ve 1777’de İngiliz ordusunun bir kısmı Saratoga’da yenilerek teslim oldu. Saratoga zaferi, Fransızları 1778’de savaşa girmeye teşvik etti. ABD ve Fransa arasında bir ittifak yapıldı. Kolonilere 1776'dan beri el altından para ve malzeme yardımı yapan Fransa, filolarını ve ordularını hazırladı ve Haziran 1778'de İngiltere'ye savaş ilan etti. Bu, savaş dinamiklerini değiştirdi ve İngilizler denizlerdeki egemenliğini kaybetmekle kalmayıp, Fransa’nın İngiltere’yi istila tehlikesiyle dahi karşılaştı.
1779'da İspanyollar, 1780'de Hollandalılar da savaşa girdi. 1780'den sonra deniz savaşı İngilizlerle Amerikalıların Avrupalı müttefikleri arasında geçti. İspanya ve Hollanda, Britanya Adaları'nı büyük ölçüde denetime alarak İngiliz deniz gücünü açık denize çıkarmadı. 1781’de, Washington, Fransız birliklerinin desteğiyle, Yorktown Muharebesi’nde İngiliz General Cornwallis'i yenerek savaşın sonucunu belirledi.
3 Eylül 1783. Fransız Devrimi’nden altı yıl önce…
Fransa, İspanya ve Hollanda'dan yardım alan kolonilere yenilen İngilizler barış istedi ve 8 yıl süren savaş sonunda Paris Versaille Antlaşması imzalandı. İngiltere, batıda Mississippi Irmağını da içine alan geniş sınırlarla, 13 sömürgenin oluşturduğu ABD’nin bağımsızlığını tanıdı. Kanada İngiltere'nin elinde kaldı, İspanya Doğu ve Batı Florida’yı, Fransa Antillerden bazı adaları ve Senegal'i aldı.
Rönesans, reform, keşifler ve icatlar sonrası güçlenen Batı’nın, zayıflayan Doğu’ya egemen olmak için, liderlik kavgası ve sömürgelerin ele geçirilmesi için açgözlü bir paylaşım mücadelesi başlıyordu.
ABD’nin ilk yüzölçümü 835.687 kilometrekare idi (Türkiye kadar), daha sonra, Fransa, İspanya, Rusya ve Meksika ile yapılan antlaşmalarla ve savaşlarla bugünkü 9.371.786 kilometrekareye kadar büyüyecekti.
Sırada iç mücadeleler vardı...
Her koloninin ayrı bir devlet olmasını isteyen Cumhuriyetçilerle, her devletin içişlerinde serbest, fakat güçlü bir merkez etrafında birleşmesini isteyen Federalistler arasındaki çatışmalar 1787’de başladı ve 4 yıl sürdü. Kanlı çatışmalardan sonra Konfederasyon yeniden düzenlendi. Bağımsızlıklarını ilan eden eyaletler içişlerinde serbest olmak şartıyla bir araya gelerek Amerika Birleşik Devletleri'ni kurdu.
1800’lere kadar toparlanan ABD, topraklarını genişletmeye ve temizliğe başlıyordu. 1803’te Louisiana Bölgesi Fransa’dan 15 milyon $’a satın alınıyor ve topraklar iki katına çıkıyor. 1819’da İspanya Florida’yı ABD’ye terk ediyor. 1820’de kuzeydeki Maine, özgür eyalet olarak birliğe katılıyor. Kölelik Missouri’de serbest bırakılıyor. 1821-1825 arasında, İspanya ve daha sonra Meksika’nın izniyle, Amerikan göçmenler Teksas’a yerleşiyor.
ABD’nin 1823 Monroe Doktrini ile Avrupalıların Amerika kıtası topraklarını tekrar kolonileştirilmesi önleniyor. Meksika, 1830’da Amerikan göçmenlerin Teksas’a yerleşmelerini yasaklıyor. 1830-1840’larda, binlerce yıl önce Asya’dan gelen kızılderililerin yurtlarından doğuya doğru uzaklaştırılması siyaseti uygulanıyor...
1835’te başlayan Teksas Bağımsızlık Savaşı 1836’da Teksas’ın bağımsızlığını ilan etmesiyle sona eriyor. ABD'ye katılmayı resmen isteyen Teksas, 1836-1845 arasında, ABD’nin Pasifik’e genişlemesini istemeyen İngiltere baskısıyla bağımsız kalıyor. Meksika 1842’de Teksas’a saldırıyor, ancak İngiltere’nin müdahalesiyle ateşkes ilan ediliyor. Sonunda bağımsız cumhuriyet Teksas 1845’te 28’inci Eyalet olarak ABD'ye iltihak ediyor. Teksas üzerinde toprak iddiasını sürdürünce, 1846’da ABD Meksika'ya savaş ilan ediyor. 1847'deki Buena Vista zaferiyle yenilen Meksika, 1848 Antlaşması ile Rio Grande nehrinin kuzeyinde kalan bütün toprakları Amerika'ya terk ediyor...
Kölelikle ilgili İç Savaş başlıyor...
1857’de Kongre’nin sömürgelerde köleliği serbest bırakmasını ve kölelerin vatandaş olmasını önleyen kararı ABD Yüksek Mahkemesince kabul edildi. Bir yıl sonra, Başkan Abraham Lincoln birlikten ayrılma tehdidinde bulunan köleci Güneylilere ve demokratlara ultimatom verdi. 1860 yılına gelindiğinde, kuzeyde köleliğin reddedilmesine tepki olarak güneyde 11 konfederasyon eyaleti oluştu. Ertesi yıl, Güney Carolina ve arkasından altı Güney Federe Devleti’nin Birlikten ayrılıp silaha sarılmasıyla ABD İç Savaşı başladı.
Başkan Abraham Lincoln 1863’te Konfederasyon eyaletlerindeki kölelere özgürlüklerini verdi.
ABD İç Savaşı’nın sona erdiği 1865 önemli bir kilometre taşı. Köleliğe karşı olan kuzeyin zaferi 600.000 kişinin ölümüne yol açtı. ABD’nin Birinci Dünya Savaşında 116.000, ikinci Dünya Savaşında 405.000, Vietnam’da 58.000 kişinin kaybından fazlaydı.
Aynı yıl, ABD’nin cumhuriyetçi Başkanı Lincoln suikast sonucu öldürüldü.
Birliğini sağlayan ABD genişlemeye başlıyordu. 1867’de Alaska Rusya’dan 7,2 milyon $’a satın alındı.
Biraz da komplo teorisi (!) 1877 yılında, John D. Rockefeller, Cecil Rhodes, John P. Morgan, Mayer A. Rothschild ve Andrew Carnegie beşlisi ABD’de Yuvarlak Masa’yı oluşturdu. Bölgesel şekilde yönetim birimlerinin oluşturulması ve dünyanın tek elden yönetimi öngörülmekteydi. Öncelikle İngilizce konuşan dünya halkları birleştirilecek ve yönetim altına alınacaktı.
1898’de Hawaii kendini ABD’ye bağladı. Aynı yıl Porto Rico, Guam ve Filipinler için İspanya ile savaş başladı.
- yüzyıl başındayız. Geriye bakıyoruz. Vergiler ve yasal düzenlemelerde özyönetime razı olan 13 İngiliz kolonisi, İngilizlerle çatışmanın genel savaşa ve bağımsızlığa gideceğini düşünmemişti. Ama olaylar ve uluslararası rekabet yeni bir ulusun temellerini attı. Güçlerini, ekonomilerini, toplumlarını ve yaşamlarını yeniden düzenlediler. Yani, Amerikan Devrimi önce ekonomik, sonra siyasaldı. Devrim, özgür yaşamayı ve mülkiyet haklarını isteyen orta sınıf tarafından desteklendi. Daha bağımsızlık elde edilmeden, savaş sürerken, İnsan Hakları Bildirisi’ni yayınlayan bir anlayış egemendi...