DOLAR

34,3088$% 0.2

EURO

37,3788% -0.06

STERLİN

44,2627£% 0.14

GRAM ALTIN

3.030,02%0,33

ONS

2.745,97%0,09

BİST100

8.863,88%-1,58

Faysal ATMACA

Faysal ATMACA

30 Temmuz 2024 Salı

    DİL KİMLİKTİR

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    “Vatanı önce dil sonra ordu bekler”
    Recep Tayyip Erdoğan
    T.C. Cumhurbaşkanı

    Dil’in insanoğlu için önemi bir batında anlatılacak gibi olmasa da yazımız ölçeğinde değinebildiklerimiz önemini anlatmaya yeteceğine inanıyorum.

    Recep Tayyip Erdoğan’ın yukarıya aldığımız sözünden başlayarak son söz kabilinden kelâm ederek yazının devamını kolaylaştırmak isteriz.

    Ülkelerin;
    kara,deniz ve havadan kan veya uluslararası anlaşmalarla edindiği yeryüzü parçasının tapusudur ülke sınırları.

    Bu sınırları elinde tutabilmek için ordular beslerler ve besledikleri ordulara ve savunma bütçelerine gelirlerinin önemli bir kısmını ayırırlar.Haksızda sayılmazlar.

    Yazımızın devamında önemini daha çok anlayacağımız dilimiz için ne kadar bütçe ayırdığımız geleceğimize ışık tutacağını unutmamamız lazım.

    Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı Ekrem Erdem’in;

    “Dilimiz Kimliğimizdir”

    betimlemesi

    “Vatanı önce dil sonra ordu bekler” manifestosunun dil ile ilgili kısmını açıklamaya yeterlidir sanırım.

    Ünlü Edebiyatçımız

    Peyami Safa:

    “Bir milleti yok etmek isterseniz askeri istilaya gerek yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısı ile manevi değerlerini, ahlakını ‘bozmak’ ve soysuzlaştırmak kâfidir.”

    Diyerek

    Dil
    Din
    Tarihin

    Birbirlerinin mütemmim cüzleri olduklarını nede güzel anlatmıştır.

    “Konfüçyüs’a:
    “Bir ülkeyi idare etmeye çağrılsaydınız, yapacağınız ilk iş ne olurdu?” diye sormuşlar.

    O da:

    “İşe önce dili düzeltmekle başlardım. Çünkü dil bozulursa kelimeler düşünceleri iyi anlatamaz. Düşünceler iyi anlatılmazsa, yapılması gereken işler yapılamaz.”

    Demekle dilin bozulmasının nasıl sonuçlara yol açacağınında nede güzel anlatıyor.

    “Bir kimsenin ne söylemesi gerektiğini bilmesi yeterli değildir;nasıl söyleyeceğini de bilmesi gerekir”
    Sözü ile Aristo’da dilin kültürün omurgası olduğunu ikibinbeşyüz yıl öncesinden haykırıyor adeta.

    İngiliz yazar
    David Crystel:

    Yok etmek istediğiniz milletlerin
    ele geçirilebileceği tezini üç aşamada değerlendiriyor.

    Bunlar;

    -Sokabildiğiniz kadar yabancı kelime ile top atışına tutmak.

    -İkinci aşamadaki kuşaklar arası bağlantıyı kesip alabildiğince anlaşmalarını engellemek.

    -Ve son aşamada ise gelecek kaygısı pompalayarak ikinci bir dili temel ihtiyaca çevirmek.

    Dikkatlice okunduğunda Türkçe’mizin ve milletimizin başına örülmek istenen çorap’ın bu formül ile ne kadar örtüştüğünü görmek
    zor olmayacaktır.

    Bugün dilimize hiç gereği yokken giren yabancı kelimeleri görmeyen veya farketmeyen var mı dersiniz?

    Bugün gençliğin Z kuşağı yutturmacasıyla kendinden önceki kuşaklarla hem gönül hem iletişim dili olarak ne kadar uzaklaştığını ve yabancı dile susadığını üzülerek müşahade ediyoruz maalesef.

    Nihat Sami Banarlı
    ile tarih sürecinde izlediğimiz güzergâhlarla girdiğimiz karşılıklı dil etkileşimini günümüzün tek taraflı ve istilacığını karıştırmamayı öğrenelim ki anlatmak istediklerimiz karıştırılmasın:

    “Kelimeleri hor görmek, hakir görmek, hele şu veya bu politik veya ideolojik sebeple dilden atılabilir görmek, onların oluş ve yontuluş tarihini bilmemekten ve umursamamaktan doğan bir gaflettir. Çünkü milletlerin olduğu gibi kelimelerin de tarihi vardır. Bu milletin ataları asırlarca o kelimelerle duymuş, onlarla düşünmüş, birbirlerini ve evlâtlarını o kelimelerle sevmiş, bu kelimeleri millî bir sanatla işleyip güzelleştirmiş ve kendi musıkîsiyle seslendirmişse, evlâtlar artık o kelimelere düşman kesilemezler. Buna büyük milletler değil, yaratılıştan küçük milletler bile cesaret etmemiştir.”

    Nihai kelâm,Allah’ın sıfatlarından biri ve kullarıyla iletişimi sağladığı vahyinde ifadesidir.
    Söz süt kadar temiz,akarsu kadar berrak,anlaşılır,içten,tatlı ve kusurlardan uzak olmalıdır.
    İnsana düşen görev dilini muhafaza etmek ve vahyin ışığında kullanılmasını sağlamaktır.Zira dil çok hassas yaratılmış duyu organlarından biri olmasının yanı sıra

    Zikrin ifadesi,
    İnsanın tercümanı,
    Kalbin meyvesi,
    Cennetin’de anahtarıdır.

    Dolayısıyla kemiksiz yaratılmış bu organın amacı doğrultusunda kullanmak gerekir.
    Aksi halde değil ülkenin insanlığın felaketi olur vesselam.

    Selâm ve dua ile

    [email protected]

    Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.