34,7999$% 0.27
36,8294€% -0.07
44,4413£% -0.01
2.942,59%0,29
2.631,51%0,02
10.081,00%1,46
TBMM-BHA
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin idari merkezi konumundadır, dedi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz. Bu merkez elbette ki kapsamlı bir alt yapı, geniş bir personel kadrosu ve gerekli güvenlik önlemleriyle korunmalıdır. 85 milyonluk bir ülkenin yönetiminden söz ediyoruz sonuçta.
Yılmaz, sözlerini TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda dile getirdi. Komisyonda, Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşların 2025 bütçeleri görüşülürken, milletvekillerinin sorularını ve eleştirilerini cevapladı.
22 yıldır kesintisiz iktidarda olan AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın 23. bütçesinin, ülkenin her kesimine hizmet etmeyi hedeflediğini vurgulayan Yılmaz, bu bütçenin hazırlık aşamasının bile istikrarın göstergesi olduğunu belirtti. Uzun dönemli yönetimin, Türkiye’nin kapsamlı dönüşümler geçirmesinde önemli bir rol oynadığını da ekledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sağladığı hız ve istikrarla, “Türkiye Yüzyılı” hedeflerine emin adımlarla ilerleyeceklerini ifade etti Yılmaz.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en çok tartışılan konulardan biri olduğunu belirten Yılmaz, sistemin demokratik yapısının önemini vurguladı. Farklı yönetim sistemlerinin her zaman mümkün olduğunu belirterek, parlamenter sistem kadar başkanlık sisteminin de demokratik olabileceğini savundu.
Yönetim sistemlerinin ülkelere ve bölgelere göre değişiklik gösterdiğini belirten Yılmaz, şöyle devam etti: “Türkiye’de halk oylamasıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildi. Ancak sanki kusursuz bir sistemden kötü bir sisteme geçilmiş gibi bir algı yaratılmasına karşı çıktım. Önceki sistemin ideal bir parlamenter sistem olup olmadığı tartışılır. 12 Eylül sonrasında vesayetçi bir anlayışla kurulmuş, birçok ekonomik ve siyasi krize sahne olmuş bir dönemden bahsediyoruz. Bu nedenle, mevcut sistemin olumsuz gösterilmesini doğru bulmuyorum.”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin, ülkenin istikrarına ve bekasına katkıda bulunduğunu, yönetimde istikrar sağladığını, krizlere hızlı karar alınmasını kolaylaştırdığını savundu Yılmaz. “Halkımız farklı bir karar almadığı sürece, bu sistemi demokratik bir ortamda sürdüreceğiz,” dedi.
Yılmaz, her sistem gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin de geliştirme ve iyileştirmelere açık olduğunu söyledi. Tecrübeyle ortaya çıkan eksikliklerin giderilmesi için bir tabu olmadığını, aksine sistemin dinamik bir yapıda olduğunu ve gerektiğinde kanunsuz bazı tedbirler alabilme esnekliğine sahip olduğunu belirtti. Sistemin her zaman daha iyiye götürülmeye açık olduğunu vurguladı.
Ülkelerdeki parti sayısının seçim sistemlerine bağlı olduğunu belirten Yılmaz, ABD ve İngiltere’nin, farklı yönetim sistemlerine rağmen dar bölge seçim sistemleri nedeniyle az sayıda partiye sahip olduğunu örnek gösterdi. Türkiye’deki 158 partinin fazlalığından bahseden Yılmaz, parti kurmanın kolaylığını eleştirdi ve seçim sistemlerinde iyileştirme yapılması gerektiğini belirtti. İktidarın istikrarı ve temsilin adaletini bir arada sağlayacak bir sistemin ideal olduğunu ve bu konunun tüm ülkelerde tartışıldığını ekledi.
Bakan atamalarıyla ilgili tartışmalara değinen Yılmaz, hem parlamenter sistemde bakanlık hem de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde Cumhurbaşkanı Yardımcılığı görevlerinde bulunmasına rağmen, her iki dönemde de halk tarafından seçilmediğini hatırlattı. Geçmişte de bakanların doğrudan seçilmediğini, genellikle milletvekilleri arasından atandığını belirtti. Yeni sistemde de seçilmiş veya seçilmemiş kişilerden bakan atanabileceğini açıkladı. Bakanların siyasi kimliğinin tartışılmaz olduğunu ve meclisle daha yoğun bir ilişki kurulmasının her zaman değerlendirilebileceğini belirtti.
Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bütçesinin tartışıldığını belirterek, Külliye’nin 85 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yönetim merkezi olduğunu vurguladı. Gerekli altyapı, personel ve hizmetlerin olması gerektiğini, ancak yanlışlıklar varsa düzeltileceğini belirtti. Cumhurbaşkanlığı bütçesinin abartılı olduğuna dair eleştirilere yanıt olarak, 2007 öncesi başbakanlık bütçesiyle birleştirme sonucu 2018’de bütçenin %0,32 iken 2025’te %0,11’e düştüğünü ifade etti. Bu bütçenin bir kısmının barış koruma hizmetleri, kütüphane gibi alanlara ayrıldığını da hatırlattı.
Taşıt alımlarıyla ilgili eleştirilere yanıt veren Yılmaz, 2023’te 20 araç planlanmasına rağmen sadece 6 araç alındığını, 2025 için de 20 Togg marka araç alımı planlandığını açıkladı. Bazı araçlardaki rakamsal artışın, enflasyon nedeniyle mevcut araçların değer artışından kaynaklandığını ve yeni araç alımından değil, kaydi bir artıştan ibaret olduğunu belirtti.
Yılmaz, ekonomiye dair değerlendirmelerinde, üçüncü çeyrekte yüzde 2,1’lik büyüme ile 17 çeyrektir kesintisiz büyümenin sürdüğünü belirtti. Yıllık büyümenin yüzde 3,6 olduğunu ve yıl sonu büyüme tahminini yüzde 3,5 olarak açıkladı. Daha dengeli bir büyüme yapısına geçildiğini ve dış talebin büyümeye katkısının arttığını vurguladı. Fiyat istikrarını sağlama hedefiyle dengeli büyümeyi sürdürmeye devam edeceklerini söyledi.
Cari açık, bütçe açığı, rezervler ve istihdamda beklenenden daha iyi sonuçlar elde edildiğini ancak enflasyonun beklentilerin üstünde gerçekleştiğini belirtti Yılmaz. Hizmet enflasyonundaki katılığın önemli rol oynadığını vurguladı.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Cumhurbaşkanlığı’nın 2025 bütçesine ilişkin görüşmelerde milletvekillerinin sorularını ve eleştirilerini yanıtlayan Yılmaz, enflasyonla mücadeleyi sürdürürken dengeli büyümeyi, deprem sonrası rehabilitasyonu ve sosyal talepleri karşılamayı amaçladıklarını ifade etti. Üç aşamalı enflasyon mücadele planından bahseden Yılmaz, geçiş dönemini tamamladıklarını, cari açıkta dramatik düşüş ve bütçe açığının kontrol altına alındığını, Merkez Bankası rezervlerinde tarihi bir artış olduğunu, ülke risk primlerinde de ciddi düşüş yaşandığını belirtti.
Kur Korumalı Mevduat (KKM) mekanizmasının geçici bir önlem olduğunu ve hızlı bir çıkış sürecinin devam ettiğini belirten Yılmaz, KKM’nin finansal istikrarı bozmadan görevini yerine getirdiğini ve belli bir hızda tasfiye edildiğini söyledi. KKM’nin mevduatlar içindeki payının yüzde 6’lara düştüğünü ekledi.
Enflasyonun büyüme ve gelir dağılımı için olumsuz etkilerine değinen Yılmaz, kısa vadede bazı zorluklara yol açabileceğini kabul ederken, orta ve uzun vadede enflasyonun düşürülmesinin büyüme ve gelir dağılımı için elzem olduğunu vurguladı. Enflasyonun düşürülmesiyle yatırım ortamının iyileşeceğini ve sosyal dengelerin güçleneceğini belirtti.
Orta Vadeli Program’da bazı alanlarda hedeflenenlerin üzerinde başarı sağlandığını belirten Yılmaz, cari açık, bütçe açığı, rezervler ve istihdamda olumlu sonuçlar elde edildiğini ancak enflasyonun hala istenen seviyede olmadığını söyledi. Hizmet enflasyonunun yüksekliğine dikkat çekerek, beklentileri uygun düzeye çekmek için çalışmaların devam ettiğini belirtti. Sadece para politikasıyla değil, mali disiplinle de enflasyonla mücadele edildiğini ekledi.
Yılmaz, beşeri sermaye, konut, gıda arzı ve enerji alanlarını öncelikli alanlar olarak belirledi. Sosyal konut projelerini artıracağını, gıda arzını güvence altına almak için sulama yatırımlarını ve gıda lojistiğini güçlendireceğini, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak enerji maliyetlerini düşüreceğini ve dışa bağımlılığı azaltacağını belirtti.
– Türkiye “en yüksek insani kalkınmışlık” grubunda
Kalkınma Bakanlığı geçmişinden bahseden Yılmaz, kalkınmanın sadece ekonomik büyümeden ibaret olmadığını, ekonomik büyüme, sosyal adalet, sürdürülebilirlik ve yönetişimin bir bütün halinde ele alınması gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’in insani kalkınma endeksinde “en yüksek insani kalkınmışlık” grubunda yer aldığını ve son 22 yılda sağlığa ve eğitime yapılan yatırımların bunda önemli rol oynadığını ifade etti.
Türkiye’nin savunma sanayisindeki dönüşümünün devrim niteliğinde olduğunu belirten Yılmaz, yerlilik oranının yüzde 20’den yüzde 80’e yükseldiğini ve bunun sadece güvenlik değil ekonomik boyutunu da içerdiğini söyledi. Savunma sanayisinin sivil endüstriye de teknolojik ve insan kaynağı transferi sağladığını, katma değeri yüksek bir ekonomi ve nitelikli istihdam yarattığını belirtti. Geçen sene 5,5 milyar dolarlık savunma sanayi ihracatına dikkat çekti. Proje bazlı uluslararası ortaklıkların artacağını, ancak yerli ve milli kimliğin korunacağını belirtti.
Sanal kumarla mücadelede dışarıya finans akışının kontrol edilmesinin önemine değinen Yılmaz, MASAK’ın görevlendirildiğini ve bir eylem planı uygulandığını belirtti. Uyuşturucu bağımlılığıyla mücadelede ise arz ve talep tarafının ele alınması gerektiğini, kolluk kuvvetlerinin arz tarafıyla mücadele ederken, önleyici tedbirlerle bağımlılığın önlenmesi gerektiğini vurguladı. Rehabilitasyon oranlarının düşük olduğunu belirterek, riskli gruplara yönelik koruyucu mekanizmaların geliştirilmesi için bir eylem planı hazırlandığını belirtti.
2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 39 günlük bütçe görüşmelerinin sonuna gelindiğini ve 21 birleşimde 227 kamu kurumunun bütçesi ve 226 kurumun kesin hesabının ele alındığını söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve komisyon üyelerine teşekkür etti.
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Mehmet Muş, 22 Ekim’de başlayan ve 29 Kasım’da sona eren bütçe görüşmelerinde 21 birleşim, 81 oturum ve yaklaşık 235 saat mesai yapıldığını ve 267 milletvekilinin 1330 söz talebinin karşılandığını açıkladı.
Cumhurbaşkanı kararlarıyla köy bağlantıları değişti
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.