Seçime kısa bir süre kala işe alındıkları tespit edilen ve iş akitleri feshedilen İBB çalışanları, Saraçhane binası önünde eylem yaptı.
Eyleme kayıtsız kalmayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, göstericilerden aralarında sözcü seçmelerini istedi. Eylem yapan grup, aralarından seçtikleri 3 kişiyi, İmamoğlu’na yolladı.
Sözcüleri makam odasında ağırlayan İmamoğlu, eylemcilerin sorunlarını dinledi. İmamoğlu, “Herkesin hayatla ilgili zorlukları var. 16 milyon insan için hayatın zorlukları var. Biz, bir düzen kuracağız. Bundan sonra yapacağımız her alımda, kim hangi partili, nereli, o, bu, şu, kökeni ne, mezhebi ne… Bu işlere biz girmeyeceğiz. Temiz bir dönem başlatacağız. Biz, siyasi alanda değiliz. Biz, şu alandayız: Hakkaniyetle, adil bir süreç yönetimi yapacağız. Seçime 20 gün kala, 1 ay kala ya da iki seçim arasında eleman alımını doğru bulmuyorum” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, iş akitleri feshedildiği için Saraçhane’deki merkez bina önünde eylem yapan eski İBB çalışanlarının seçtiği 3 sözcü ile makam odasında bir araya geldi.
“Burada olan ya da olmayan hiçbir arkadaşımızla bizim kişisel bir sorunumuz yok” diyen İmamoğlu, “Bu işin bir siyasi tarifi yok. Siyasi bir hamle değil bu. Bu süreçte özellikle karar verdiğimiz bir şey vardı. Bu seçim dönemindeki işe alımlarla ilgili adaletin, vicdanın işlemediğini düşünüyoruz. Bu konuda hukukun doğru, düzenli bir şekilde oluşması adına verilmiş bir karar bu. Şahsınızla, kişiliğinizle hiçbir ilgisi yok. Ben, o dönemde yetkili birisi olsaydım, seçime bir ay kala eleman alımına müsaade etmezdim” dedi.
“İHTİYACIMIZ OLUNCA YİNE PERSONEL ALACAĞIZ”
İmamoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Aynı siyasi anlayışta olmasına rağmen, 2004 öncesi, 2004 sonrası binlerce insanı işten çıkardılar. Ama ben öyle yapmadım. Beylikdüzü Belediye Başkanlığım döneminde de seçime 1 ay, 1,5 ay kala işe alınanları çıkardım. Burada da aynı şeyi yaptım. Bunun, sizin hayatınızla, yaşamınızla, sizin tercihinizle, kaderinizle hiçbir ilgisi yok. Buralar benim şahsi malım değil. Tümüyle şeffaf bir düzen kurmaya çalışıyoruz. Bütün arkadaşlarınıza bunları söyleyebilirsiniz. Ben, her birinizin işle ilgili girişimini yenilemesini öneririm. İhtiyacımız olunca yine personel alacağız. Ben seçildiğimden beri 150 bin başvuru var. Peki o iki seçim döneminde kime duyuru yaptılar? Bir ilanla mı geldiniz buraya?”
“TEMİZ BİR DÖNEMİ BAŞLATACAĞIZ”
Bu sırada araya giren kadın sözcü, “Başkanım, İSTGÜVEN Genel Müdürümüz Ahmet Can Buğday, bayramda bizimle bayramlaşmaya geldi. Bize mesaj yazdı. Hep beraber oturduk. Bize, hiç kimseyi çıkartmayacaklarını söyledi. Bizim 5 ay önce girmiş olmamız konu edilmedi. İçimizde AK Partili arkadaşlarımız da var, CHP’li arkadaşlarımız da var. Her partiden arkadaşlarımız var. Biz, çok zor durumda kaldık. Ahmet Can Bey, ‘Özellikle bayan güvenlik açığımız var. Eleman alacağız’ dedi. Biz çalışırken, iş başvurusu için insanlar gelmeye başladı. Benim 4 çocuğum var” diye konuştu.
İmamoğlu, sözcüye karşılık olarak, “Allah bağışlasın. Herkesin hayatla ilgili zorlukları var. 16 milyon insan için hayatın zorlukları var. Biz, bir düzen kuracağız. Bütün arkadaşlarınıza önerimdir: Eleme şeklinde yaptığımız düzenlemede, sizlerin başvuruları da mutlaka gözetilecek. Burada taahhüt ediyorum bunu. Arkadaşlarınıza bunu söyleyebilirsiniz.
Bundan sonra yapacağımız her alımda, kim hangi partili, nereli, o, bu, şu, kökeni ne, mezhebi ne… Bu işlere biz girmeyeceğiz. Temiz bir dönem başlatacağız. Biz, şu alandayız: Hakkaniyetle, adil bir süreç yönetimi yapacağız. Seçime 20 gün kala, 1 ay kala ya da iki seçim arasında eleman alımını doğru bulmuyorum” ifadelerini kullandı.
“BU DÜZENİ TAMİR EDECEĞİZ”
Beylikdüzü’nde oturduğunu belirten diğer sözcü ise, “5 ay öncesinden bizi aldılar, gelin, bilmem ne. Şahsi adıma söylüyorum. Beylikdüzü’nde oturuyorum. Ben, her sabah 4’te kalkıp Çemberlitaş istasyonuna göreve gidiyorum. Ben, sizin belediye başkanı olduğunuz dönemi de biliyorum, orada yaşıyorum. Şimdi ben, ekmeğim için geldim buraya. Mahalleden bir tanesi, alt komşum dedi ki, ‘Seni belediyeye yerleştirelim.’ Ben, Beylikdüzü’nde bankada 7 yıl görev yaptım. Ben, sadece ve sadece alacağım maaşa bakarım. Evime, evladıma ne kadar yetebilirim, gelecek sunabilirim. Ben bunun derdindeydim. 5 ay öncesinden bizi aldılar. Diyorlar ki, siyasi rant altında girdiniz. Ama benim siyasi eylemle ne alakam var, ne bir
partiye gitmişim, ne bir partici ile tokalaşmışım” diyerek sıkıntılarını dile getirdi.
Bunun üzerine İmamoğlu, “2 seçim sürecinde, 2 bin 700 civarında eleman alımı var. Bu kadar elaman alımı içerisinde sizin pozisyonunuz tek tek değerlendirilecek değil. Ne yazık ki bunu yapamam. Yani 3 arkadaşım için söylüyorum. Bizim baktığımız pencere şu. Dedik ki; şehit yakınımı. Çünkü özel hakları var. Engell mi? Ayırın dedik. Birinci derecede akrabası bizde vefat etmiş, işe almışsak, ki ben de Beylikdüzü’nde bu uygulamayı yapıyorum, yine yapacağım. Onu da ayırın dedik. İş başında ölmüş vesaire…
Biz, burada sizi yok saymıyoruz. Sakın böyle bir şey düşünmeyin. Biz, hakkaniyetli işe alım sürecini yaşatmak zorunda olduğumuzu düşünüyoruz. Bizim bu dönemdeki işe alımların adil yapıldığı konusunda şüphelerimiz var. Sizin suçunuz yok. Ama bu düzeni biz tamir edeceğiz” karşılığını verdi.
HİÇBİRİNİZLE ŞAHSİ SORUNUM YOK”
Üçüncü sözcü de “Bizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz” diyerek, şunları söyledi:
“Bu noktada mağdur emekçiler olarak, bu süreçten sonra yeni alımlar olacaktır. İş olursa diye demiyorum. Bu noktada süreci yakından takip edeceğinizi beyan ediyorsunuz. Şimdi dışarıdan arkadaşlarımız bizden sözlü olarak seçtiği için bir cevap bekliyor. Dolayısıyla sorumuz şu? Yeniden bu alımlarda ihtiyaç durumu tespit edildiği takdir de dışarda bekleyen emekçiler öncelik tanınacak mıdır?” İmamoğlu, sözcünün sorusuna, “Öncelik tanıma şu değil. Önce bunu bil. Sıradan ‘Sen gel’ diye iş alımı olmaz. Ama şunu tanıyacağız. Arkadaşlarına şunu söyleyebilirsin. Arkadaşlarında biliyor benim o talimatımı. O çıkarılan insanlar da da uygun iş, uygun kişi. Önümüzdeki hafta duyurusunu yapacağız bize nasıl gelip başvuracaklarını. Bununla ilgili tanıtımımızda olacak. O arkadaşlarımıza not koyarız. Öncelikli analizlerini yaparız. Ve sürece katarız. O süreç nedir?
Yazılımı mı, mülakat mı neyse. Süreci tam bilmiyorum. Kuruma göre değişiyor çünkü.
Öncelikle bu sürece hepsinin böyle tek tek çağrılacağını arkadaşlarınıza söyleyebilirsiniz. Ama şunu bizden kimse beklemesin: Herkese söylesin. 2 bin küsur insan işten çıkarıldı. Yarın bin 500 insan. Zaman gelecek sizi davet edeceğiz. Hiçbirinizin şahsı ile sorunumuz yok.
Kendi belediye başkanlığı yaptığım yerde tek bir eleman alımına müsaade etmedim. Çok acil ihtiyaç hariç. Çünkü bu dönem bitiyor. Ben orada öyle bir süreç yaşatırsam görevim değişir. Ben kendi şirketime eleman almıyorum ki. Kamuya alıyorum. Kamuya alırken kendi işinden bin kat daha titiz olmak zorundasın. Ve mutlaka bu süreç gözetilecek ve analiz edilecek. Tekrar söylüyorum. Gösteri hakkınız, kendinizi ifade etme hakkınız var.
Ben başka bir gelenekten geliyorum. Bunların hiçbirisi bizi yaralamaz. Bu sizin hakkınızdır. Hakkınızı arayacaksınız. Bize yazın, dilekçenizi verin. Listenizi yapın. Bütün bunlar bizde gözetilir. Hak aramanın bir dili vardır. Onun dışında mücadele edin ve hakkınızı arayın. Zerre kadar kırgın değilim. Hatta üzülüyorum. Ama üzülürken de adil olmak zorundayım. Biz bir işe insan alacaksak bunu kamuya açık yöneteceğiz.
İmamoğlu, sözcünün, “Başkanım, biz işten bir SMS ile ayrıldık. Sözleşmemizin fesih edildiği bize bu şekilde bildirildi. 15 gün öncesinden haber verilse. Dışarı da iş arasak. Çat kapı misafirlikten ateş alıp kalkma gibi bir şey oldu” sitemine, “Usulünü sorgularım. Söz. Kurumlarda nasıl bir işleyiş işlemiş minik bir özet sunulsun” karşılığını verdi.