EMEKLİLER SOSYAL ATIK DEĞİLDİR
Ekonomi, insanların yaşayabilmesi için üreten ve ürettiklerini bölüştüren ve bu faaliyetlerinden doğan ilişkilerinin bütünü olarak kabul edilir.
Bu nedenle, ekonomi ile ilgili çalışmalarda temel kavramlar arasında arz, talep, fiyat, maliyet, kâr, üretim ve istihdam gibi unsurlar bulunmaktadır.
Kişisel ekonomi yönetimi dediğimizde ise akıllara ilk gelen şey PARA ve paranın yönetimidir.
Şuanda ülkede EKONOMİ BAKANI olmadığından üretime yönelik bir çalışma maalesef yapılmamaktadır.
Ancak onun yerine para politikasını uygulayan finansa dayalı Hazine ve Maliye Bakanlığı ve onun başında bakan olarak atanan bir Mehmet ŞİMŞEK bulunmaktadır.
AK Parti hükümeti olarak Türkiye’de ilk olarak 2011 yılında 61. Hükümet içinde EKONOMİ BAKANLIĞI kuruldu ve ilk Ekonomi Bakanı da Zafer ÇALAYAN oldu. 2018 yılında 66. Hükümetin kurulmasıyla da kaldırıldı.
İktidar bu bakanlığı kaldırmayıp liyakatli bir Ekonomi Bakanı atamış olsaydı enflasyonla nasıl mücadele edilir hep beraber görürdük.
Şuan ki iktidarın başında bulunanlar enflasyonu ekonomi biliminin gereği şekilde kontrol altına almak varken, cezalarla, zabıtaları marketlere göndererek, soğan depolarını basarak fiyatları kontrol altına almaya çalışmaktadırlar.
Ülkenin başında bulunan ve bir türlü indirilemeyen enflasyonun iki kaynağı vardır;
- Talep kökenli enflasyon
- Arz kökenli enflasyon.
Arz kökenli enflasyonda önemli olan ülkede yaşayan insanlara yetecek ve gerekli ihtiyaçlarını karşılayacak mal ve ürünlerin üretilmesidir. Yani ÜRETİM ŞART.
Talep kökenli enflasyon da ise, yapılan üretimin talebi karşılaması gerekir. Şayet bu ürettiğimiz mal ve ürünler talep miktarını
karşılayamıyorsa piyasada az bulunan bu mal ve ürünlerin fiyatı artacaktır.
Bunun en önemli sebeplerinden en önemlisi ise demografik yapının değişmesidir. Yani iktidar olarak ülkede yaşayan 85 milyon vatandaşın varken sen bu ülkeye 10 milyona yakın sadece tüketen Suriyeli, Afganlı, Pakistanlı gibi göçmenleri toplarsan arz – talep dengesini bozarsın ve enflasyonun önüne geçemezsin.
AK Parti iktidarı ne yaptı, ülkedeki tüm üretime yönelik milli servetleri satıp vatandaşın ihtiyacını dışarıdan ithal ederek karşılama yolunu seçti.
Sonuç ortada.
* * *
Şuanda, kişisel ekonomi dediğimiz finans yönetimi, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK’ e bırakıldı.
O da üretimin önceliği olan ekonomi modelini tercih etmeyip kişisel ekonomi modeli dediğimiz para politikası modelini tercih etti.
Bu yönetim sisteminde devlet harcamalarını karşılayacak gelirin olmadığından ve kasanda da para ve parayla ölçülebilecek değerler bulunmadığından bu giderleri karşılayabilmek için ya içeriden veya dışarıdan faizle borç para bulman gerekmekte ya da ülkedeki harcamalarda tasarrufa yönelip ve ayrıca da tüm mal ve hizmetlere zam yapman gerekmektedir.
Bu yöntemde de yapılacak hamleler eşitlik ilkesi çerçevesinde ve sınıf ayılmadan yapılmalıdır.
Kamuda tasarruf tedbirleri diyerek sadece kamu personellerinin yeme içme ve ulaşım giderlerinde tasarruf uyguluyorsun ama saray ve çevresindeki şatafata sesin maalesef çıkamıyor.
Kamuda tasarruf tedbirlerinden sonra sıra vergi paketlerinde istikrar adı altında vergi artışlarına gidiyorsun ve vatandaşa ek vergi uyguluyorsun.
Emekliye, asgari ücretliye ara zam yapmıyorsun ama onlara vereceğin zammı partililere ikinci, üçüncü maaş olarak onlara ödüyorsun. (Hatta Mehmet Şimşek’in kendi ekibinde bile tek maaş alan bulunmuyor.)
Engellilere sunulan ÖTV kaldırıyorsun ama yandaş şirketlerin vergilerinde defalarca indirime gidiyorsun.
Dünyanın vicdanı olmaya davet ediyoruz diyerek insani yardım adı altında ihtiyacı olan ülkelere para göndererek en çok yardım yapan ülke sıralamasında birinci oluyorsun ama kendi ülkemizde yaşayan yardıma muhtaç insanlara vicdan gösteremiyorsun.
Garsonun bahşişinden medet umuyorsun.
Ve daha niceleri.
Bu acı reçetenin tüm faturasını vatandaşın sırtına yüklenmesi adaletsizliğin ve haksızlığın ta kendisidir.
O zaman Mehmet Şimşek’e, sormak isterim, yapılan bu tasarruftan ve vergilerden toplanan paralar nereye harcanacağından çok, kimin ve kimler için harcanacak.
Sarayın uçaklarına mı? Korumalara mı? Yoksa sayısını bile bilmediğimiz danışmanlara mı?
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bir ekonomist olmayıp sadece para politikasını iyi bilen bir finans uzmanıdır.
Bu ülkenin ekonomisi ancak üretim yaparsa düzlüğe çıkar. Bunu hangi ekonomiste sorarsanız sorun aynı cevabı alacaksınız. Öyle “ faiz sebep, enflasyon sonuç veya Nas varken sana bana ne oluyor “ demelerle bu iş olmaz.
Buralara nasıl geldik ve neden bunlara ihtiyaç duyuyoruz derseniz, bunun tek bir cevabı vardır. O da koskoca bir ülkede ben ekonomistim diyen tek kişinin karar vermesidir.
Son olarak bütçenin açığının sebebi emekliler diyerek onlara SOSYAL ATIK olarak bakan AKP iktidarına sesleniyorum, onlar bu ülkede yaşayan 16 milyon insandır ve bir hapşırırlarsa hepiniz nezle olursunuz.
Bunu sakın unutmayın.25.08.2024