35,4028$% 0.26
36,8547€% 0.15
44,2449£% 0.01
2.966,38%0,28
2.616,58%0,03
9.672,75%0,48
Hüseyin Baş, “Erdoğan Ortadoğu politikasını başlattığı günden beri Türkiye’yi böyle bir zifiri karanlığın içine attı. Bu karanlığın içine attığından beri neler yaşayacağımızı biliyordu. Belli siyasi ikballer için, belli menfaatler için bunu kabul etti” dedi.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş Suriye gündemini değerlendirdi.
Kişisel Youtube kanalında açıklamalarda bulunan BTP lideri sığınmacı sorunu, Suriye’nin kuzeyinde Türk bayrağına saldırılar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Esad ile görüşme açıklamaları ve AKP iktidarının genel Suriye politikası üzerine değerlendirmeler yaptı.
“Sığınmacılar konusunda toplum ciddi bir reaksiyon veriyor, ciddi bir rahatsızlık var. Bu işin sorumlusu hükümettir” diyen Hüseyin Baş şunları söyledi;
“Müslümanların kanı muhafazakârım diyen vatandaşın eline bulaştı”
“Erdoğan bu işler 2011 yılında başladığında yani Arap Baharı başladığında bunun
nereye evrileceğini, nasıl sonuçlar doğuracağını, bize sığınmacılar getireceğini, Ortadoğu’daki istikrarsızlığın Türkiye’ye neye mal olacağını biliyordu. Bunları görmek için çok aşırı zeki olmaya, çok öngörülü olmaya, çok uyanık olmaya ihtiyaç yok. O gün koltuğuna güçlü oturabilmek için, o gün birilerine yaranabilmek için böyle kararlar verdi ve bunları uyguladı, bunun yanında oldu. Suriye’nin iç karışıklığına, Libya’nın iç karışıklığına bizim hükümetimiz destek oldu, Irak’ın işgaline destek oldu AK Parti hükümeti. AK Parti bunlara destek olurken Müslümanlar öldürüldü ve bu ülkede ‘Ben muhafazakârım, Müslümanım’ diyen seçmen AK Parti’ye oy verdi yani Iraklının kanı, Suriyelinin kanı, Libyalının kanı bu iktidara bulaştı, bu iktidarın aracılığı ile ‘Ben Müslümanım, ben muhafazakarım’ diyen vatandaşımıza da bulaştı.
“Türk bayrağına saldıran Müslüman olamaz”
Ay ve yıldızın neyi temsil ettiğini herkes bilir. Dolayısıyla Müslüman bir insan ay ve
yıldıza karşı aşağılayıcı bir tavırda olmaz, onu yırtmaz, onu ayak altına almaz, onu yakmaz. Şimdi buna şuradan geleceğim; yıl 1915 tehcir uygulanıyor Talat Paşa’nın hatıratlarında 1 milyon civarı Ermeninin Anadolu’dan tehcir edildiği yazıyor.
Bu insanlar büyük oranda Beyrut’a ve Suriye’ye gönderiliyor. Şimdi Suriye’den buraya gelenler bizim Müslüman din kardeşlerimiz mi, tırnak içinde söylüyorum, yoksa o dönem gönderdiğimiz azınlık unsurlar mı bilemiyorum.
“Türkiye ile Suriye’nin normalleşmesi istenmiyor”
Önce Kayseri’de olaylar sonra Suriye’de olaylar. Bunlar birbirini takip eden meseleler. Şu soruyu sordum vaktinde; proje Türkiye’nin sığınmacı doldurulması mı yoksa Ortadoğu’nun insansızlaştırılması mı? Bu sorunun cevabını aslında bu konuda görüyoruz. Suriye ile Türkiye’nin normalleşmesi aslında projenin ikisi de olduğunu gösteriyor. Neden? Diyelim ki Türkiye ile Suriye normalleşti ve Suriyeliler topraklarına döndü, Türkiye’de sığınmacı kalmadı, Ortadoğu’nun toprak sahipleri yurduna dönmüş oldu. Bunu istemiyorlar. İstenen Ortadoğu’nun insansızlaştırılması. Neden? Çünkü Avrupalı, Amerikalı vesaire Ortadoğu’da kendine yurt edinme projesini zaten on yıllardır belli satır aralarında söylüyorlar, bunları biliyoruz.
“ABD petrolü kontrol ediyor, Rusya sıcak denize iniyor ceremesini biz çekiyoruz”
Rusya da orada doğru bir tutum orada doğru bir tutum sergilemiyor. Bakıyorsun, Amerika ve Rusya orada kendine alan buluyor, kendine yer açıyor, kendi siyasi ikballeri için orada bir şeyler yapıyor. Amerika orada petrolü kontrol ediyor, Rusya orada sıcak denizlere iniyor. Hepsinin bir emeli var ama ceremesini Suriye vatandaşlarıyla, Türkiye vatandaşları çekiyor, ceremesini çeken biziz. Niye? Rusya ile Amerika kendine yer bulsun diye. Bizim normalleşmemizi kim istemiyor? Amerika bunu istemiyor, Rusya da istemiyor, hiçbiri istemiyor çünkü hepsi oradan bir menfaat elde etmenin peşinde.
“Hükümetin başka ülkelerin menfaatlerini değil Türkiye’nin menfaatlerini savunması lazım”
Türkiye’nin hükümetiyle şöyle bir yere gelmesi lazım; başka ülkelerin menfaatlerini
savunan, başka ülkelerin menfaatlerini güden değil kendi menfaatlerini koruyabilen, kendi menfaatleri uğruna bir siyaset yapan bir noktaya gelebilmesi lazım ama bu
hükümette bu mümkün değil. Ben bunu yapabilirim, ben bunu yapmak için siyaset yapıyorum zaten. Ben diyorum ki, ‘Bizim milletimiz, bizim devletimiz payelensin, bu güçlensin, bunun menfaatine işler olsun. Birileri, ‘Bana ne Suriye’den’ diyor ya mesele Suriye değil ki. Bana ne Amerika’dan, bana ne Rusya’dan diyebildiğimiz zaman bu işten kurtulacağız.
“Erdoğan neler yaşayacağımızı biliyordu”
Erdoğan Ortadoğu politikasını başlattığı günden beri Türkiye’yi böyle bir zifiri karanlığın içine attı. Bu karanlığın içine attığından beri neler yaşayacağımızı biliyordu. Belli siyasi ikballer için, belli menfaatler için bunu kabul etti. Bunu hayata geçirdi. Bizim kendimize ait değerlerle yürümemiz şart, başka değerleri benimseyen, başka ülkelerin çıkarlarını benimseyen unsurlarla, siyasetçilerle yürümeye kalktığımız
sürece bu sonuç değişmeyecektir.”
Saadet’te kongre süreci kızıştı. İki aday var…