DOLAR

34,2538$% -0.04

EURO

37,3198% 0.21

STERLİN

44,5483£% 0.26

GRAM ALTIN

3.063,29%-0,24

ONS

2.779,29%-0,28

BİST100

8.957,69%-0,54

FETÖ’den Hollanda Türklerine tarihi soygun; pandoranın kutusundan Turan Yazır çıktı!

Hollanda’nın en yüksek tirajlı gazetesi De Volkskrant, FETÖ’nün Hollanda Türklerinden nasıl milyonlarca Euro para soyup, mağdur ettiğini ön-sayfadan gündeme ‘Gülen’in kıskacında’ başlığıyla taşıdı. Gündeme taşınan tarihi soygunu gerçekleştiren kuruluşlardan birisinin Rotterdam’da bulunan Akyazılı Vakfı olduğu; vakfının başkanının da, Rotterdam’ın Hristiyan Birlik Parti’li (CDA) belediye meclis üyesi Turan Yazır olduğu ortaya çıktı.

Pensilvanya’da kaçak hayatı süren terörist-başı Fethullah Gülen’in yönettiği bilenen Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) yaşattığı korkunç mağduriyet bu sefer Hollanda’nın gündemine bomba gibi düştü.

7 TANE ‘EX-GÜLENİST’ FETÖ’NÜN HOLLANDA YAPILANMASINI İFŞA ETTİ
Hollanda’da da bulunan ve ‘ex-Gülenisten’ olarak nitelendiren 7 tane ‘eski Fethullahçı’ De Volkskrant’a itiraflarda bulundu.

Bir aşçı, bir mühendis, bir öğretmen ve 4 girişimci olmak üzere bir garajcı, bir araba kiralayıcısı, bir işçi bulma bürosu sahibi ve bir de başarılı girişimcinin aralarında bulunduğu 7 eski Fethullahçı itirafçı konuştu ve Fethullah Gülen Örgütü’nün Hollanda’da nasıl çalıştığını anlattı.

FETÖ’nün yaptığı 15 Temmuz darbe girişimi olmadan örgütten ayrıldıklarını aktaran itirafçılar, örgüte ‘Fethullahçı Terör Örgütü’ anlamına gelen ‘FETÖ’ diyorlar. Örgütün daha fazla yer-altına çekildiğini aktaran 7 eski FETÖ’cüden hepsi birbirini tanımıyor. Çeşitli bölgelerden geliyorlar. 6 tanesi Erdoğan’ı desteklediğini açıkça derken, bir tanesi de ‘ikisi de kötü ama Erdoğan kötünün iyisidir, Gülen teröristtir’ diyor.

HİMMET SOYUGUNUN MERKEZİ AKYAZILILAR VAKFI
Merkezi Rotterdam’da bulunan Akyazılı (Akyazili) Vakfı’nın FETÖ’nün ‘himmet’ adı altında gerçekleştirdiği soygun faaliyetinin merkezinde bulunduğunu aktaran eski FETÖ’cü, Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) kıskacına aldığı Türklere, ‘himmet’ adı altında para koparmak için baskı kurduğunu anlattı.

FETÖ AKYAZILI VAKFI’NDA MİLYONLARI HALKTAN SOYDU
33 yaşındaki Mustafa Acer, Fethullahçı ‘abiler’ tarafından para verilmesi için kışkırtıldıklarını (opgefokt), baskı altına alındıklarını ve radikalleştirildiklerinin altını çizdi. Himmet toplantılarında Fethullahçıların “ben 10 bin Euro veriyorum”, bir başkası “50 bin veriyorum”, bir başkası ise “ben 60 bin veriyorum” diyerek diğerlerini kışkırtılıyordu ve halkı soyuyorlardı. Acer, büyük soygunların yapıldığı büyük himmet buluşmalarının Rotterdam’da bulunan Stichting Akyazılı Nederland Vakfı’nda yapıldığını ve milyonlarca Euro kara parayı FETÖ’nün din sömürüsüyle bu şekilde halktan soyduklarını söyledi.

DAHA FAZLA PARA TOPLANMASI İÇİN YUKARIDAN AŞAĞIYA BASKI YAPILIYORDU
1992-2002 yılları arasında FETÖ’de görev alan 47 yaşındaki mühendis Mesut Soygül ise abilerin yaptığı baskıyı ve yaşadıklarını şöyle aktarıyor; “Fethullahçı örgütlenmesi hiyerarşisinde daha yüksekte bulunanlar, daha aşağıda bulunanları, duygu sömürüsüyle kötüye kullanmaktadırlar.”

FETÖ SOYGUN İÇİN ÖZEL TEFECİLİK SİSTEMİ KURDU
35 yaşındaki Rotterdam’lı araba kiralayıcısı Murat Eren ise örgütün ‘woekerdonaties’ adı verilen tefecilik sistemi kurarak bu yoldan sürekli para toplayıp halkı soyduğunun altını çiziyor.

Bir başka öğretmen kökenli eski FETÖ’cü ise; Fethullahçı Terör Örgütü’nü lideri, yazılı olmayan kuralları ve sürekli gizlilik ve kapalılık içinde bulunup operasyonlar yapan bir tarikat (sekte) olarak tanımlıyor.

Toplanan paraların, toplanma amacına gitmediğini söyleyen eski FETÖ’cüler, sosyal ve manevi baskı altında tutulduklarını ve bunun özellikle Ramazan ayında daha yoğun olduğunu, o ay daha fazla insan kandırmayı başaran Fethullahçı örgütün büyük hasıla yaptığını altını çizdi.

HİYERARŞİK YAPIYI GİZLİYORLAR ve BÜYÜK ABİLER
Toplumsal ilgide uzak yaşayan, adına ‘büyük abi’ denen Necdet Said Başaran gibi doğrudan terörist-başı Fethullah Gülen’le irtibatı bulunan kişilerin örgütü yönettiğini söyledi

Fethullahçılar-Gülenistler, bunu farklı anlatıyorlar. Onlar örgütün olmadığını ve Gülen tarafından ‘etkilenmiş sempatizanlar’ olduğunu söylüyorlar. Oysa bu yalan. Bu örgütün tabi ki hiyerarşisi bulunuyor. Fethullahçı örgütlenme piramit bir hiyerarşi olarak örgütlüdür ve bunu istihbarat yöntemlerini kullanarak gizliyor.

FARKLI BÖLGELER VE SEKTÖRLER
FETÖ’den ayrılan işsiz bir aşçı, örgütte işçilerin etkisi olmadığından onların etkisiz konumda olduğunu aktarırken, Fethullahçı örgütlenmede paraya göre bir etki olduğunu, seviye olarak yukarıya doğru gidildikçe para ve yetkiye sahip abilerin olduğunu, bunların da girişimci olduğunu itiraf ediyor. Bunun üzerinde de abilerin olduğunu ve bu abilerin ev toplantılarını organize eden kişiler olduğunu, bunların aynı zamanda sektörlere ve bölgelere göre ayrılmış örgütün bölümlerinde ve kimi zamanda bu bölümleri temsilen kurulmuş olan Fethullahçı vakıflarda yönetici olduklarını altını çizdi. Eğitim sorumlusu abinin yanı sıra medya, sözde hayır işleri ve iş-hayatı içinde abilerin olduğunu söyledi.

akyazili-vakfi

BİR İLERİ BİR GERİ GİDEN AHMET TAŞKAN PARAYLA İLGİLİ KISMI İNKAR ETTİ
Örgütün resmi bir sözcüsünün bulunamaması ise Hollandalı gazeteciler de rahatsız etti. Daha önce camileri ve Türkleri hedef aldığı bilinen, HOGİAF‘ın müdürü FETÖ tetikçisi Ahmet Taşkan ise gazeteye yaptığı açılamada, örgütte büyük miktarda paranın dolaştığını inkar etti, ancak ‘hayırseverlik’ çalışmalarında zarf içinde para toplandığını söylediği bildirildi. Taşkan ayrıca, her zamanki gibi örgütün yapısını da inkar etti. Taşkan, çeşitli şehirler ve bölgelerde bulunan FETÖ vakıfları arasında para trafiği bulunmadığını söyledi.

UMNED ADIYLA AÇIKTAN ÖRGÜTLENME FİYASKOYLA SONUÇLANDI
‘Kapalı tarikat’
 ve ‘gizli örgüt’ görüntüsüyle yıllardır boğuştuğunu itiraf eden Fethullahçı Taşkan, 2012 sonunda ‘Hollanda toplumuna kendilerini şeffaf göstermek için’ başlattıkları UmNed adlı çatı-kuruluşunu fiyaskoyla sonuçlandığını ve Fethullahçı örgütün kendisini buna hazır his etmediğini, gizli kalmak istediğini söylediği belirtildi.

HİMMET SOYGUNUN MERKEZİ AKYAZILI’NİN BAŞKANI TURAN YAZIR
Öte yandan, Hollanda Türklerinden din istismarı ve duygu sömürüsüyle milyonlarca Euro’luk paraların kopartıldığı öğrenilen Rotterdam’daki Akyazılı Vakfı’nın başkanının, Leefbaar (Yaşanabilir) Rotterdam Partisi’nin raporuna göre, Hristiyan Birlik Parti’li (CDA) belediye meclis üyesi Turan Yazır olduğu ortaya çıktı. Akyazılı Vakfı’nda ‘himmet’ adlı altında yapılan soygun hakkında konuşmaktan özenle kaçındığı öğrenilen, Turan Yazır’ın Hollanda medyasına verdiği açıklamalarla Fethullahçı ve Gülenist olduğunu açıkça itiraf eden birisi olarak biliniyor. Ayrıca Mart 2017’de Hristiyan Birlik Partisi CDA’dan milletvekili adayı olmak için başvurduğu öğrenilen Yazır’ın listeye konmadığı ve Hollanda’nın ikici büyük şehri olan Rotterdam’ın Büyükşehir Belediye meclis üyeliğine devam ettiği gelen bilgiler arasında.

– TÜRK AYDINLARI VE STK TEMSİLCİLERİ FETÖ’NÜN SOYGUNUNU ANALİZ ETTİ

GAZETECİLER CEMİYETİ FETÖ’NÜN SOYGUN DÜZENİNDEN RAHATSIZ
De Volkskrant’ın deşifre ettiği FETÖ’nün Hollanda’da kurduğu soygun düzenini AVRUPA TÜRK GAZETESİolarak, Avrupalı Türk medya mensuplarının sendikası olan etkili STK’lardan birisi konumundaki Avrupa Türk Gazeteciler Cemiyeti‘nin Genel Başkanı Oğuzhan Kılıç‘a sorduk.

“BAŞARILI ÇALIŞMALARINDAN ÖTÜRÜ MESLEKTAŞLARIMIZI TEBRİK ETTİM”
Araştırmacı-gazetecilik dalındaki çalışmalarıyla bilinen Kılıç şunların altını çizdi; “Çalışmanın medyayla ilgili yönü için şunu söylemekte yarar görüyorum; De Volkskrant’ın ön-sayfadan, sürmanşetten Fethullah Gülen’in örgütlü eşkıyalıklarının yansıtılmasının tarihi önemi vardır. Bu, FETÖ’nün çökmekte olduğunun yeni bir sinyalidir. Hollandalı meslektaşlarımızı başarılı çalışmalarından ötürü tebrik ettim. Ancak, FETÖ’nün alanda-toplum üzerinde gerçekleştirdiği, mafya ve organize suç boyutu mutlaka daha derin incelenmesi gerekmektedir. Onun için meslektaşlarımızın işi şüphesiz ki bitmiş değildir.

FETÖ GAZETECİLERE DE BASKI YAPIYOR
Bunun yanında FETÖ’nün yasal ve yasadışı enstrümanları devreye sokarak gazetecilere yaptıkları susturma ve sindirme amaçlı baskıları ortadadır. Haydar Meriç cinayetinde görüldüğü gibi FETÖ’nün acımasız ve hunharca infazlar ve suikastlar tek tek ortaya çıkmaktadır. Fethullahçıların özellikle Türk gazetecilere yaptıkları baskılar, önemli bir özgürlüğün kullanımını kısıtlamaktadır. Medya özgürlüğünün, demokrasinin temel ögelerinden olduğu hesaba katılırsa, FETÖ’nün insanlığın ortak değerlerine ve özellikle demokrasiye düşman, totaliter ve faşist ideolojiye sahip bir yapılanma olduğu bir gün gibi gerçektir. Zaten terörist Gülen, ‘Küçük Dünyam’ kitabında, örgütünün ‘askeri model’ ve ‘askeri disiplin’de yapılandığından bahsediyor, ki bu bölüm kitabın ilk baskısından hemen sonra kitaptan çıkartıldı, ancak körpe beyinlere yerleştirdiği felsefesi ve korkunç uygulamaları kaldı. Yüz binlerce mağduru hanesinde yazılı bulunan terörist-başı Fethullah Gülen ve örgütü FETÖ; modern insanlığın kötülükler tarihinde, tanımlaması bir cümleyle yapılamayacak kadar, çok-boyutlu ve geniş bir yelpazede değerlendirilmesi gerekmektedir.”

KORKMAYIN YARDIM ve DAYANIŞMA İÇİN İLETİŞİME GEÇİN
‘FETÖ’nün hedefi olacağım’ diyerek konuşmaktan korkan o kadar çok mağdur var ki, yerin ağzı olsa da anlatsa. Hollanda otoritelerinin -güvenlik güçlerinin, mağdurların etnik kökenine bakmadan Fethullahçılara karşı önlem alması Anayasal düzen, hukuk devleti ve insan haklarının gereğidir. Yoksa Hollanda Türk toplumu, bu türden faşist mafya yapılanmalarının ve kriminal suç örgütlerinin hedefi olmaya devam edecektir. Vatandaşlarımız FETÖ’den korkmamalıdır, zaten FETÖ’nün istediği de budur, korku ve panik yaymak. Batı Avrupa’da yaşayıp dayanışmaya önem veren, FETÖ’den mağduriyeti bulunan veya FETÖ’nün yasadışı faaliyetlerini tespit eden, yaşayan ve gören vatandaşlarımızı çekinmeden Avrupa Türk Gazeteciler Cemiyeti‘mizle iletişime geçmeye davet ediyorum. Biz talep eden insanlarımızı Hollanda makamlarına veya Hollanda medyasına yönlendireceğiz.”

HOLLANDA TÜRKLERİ KONSEYİ’DE FETÖ’NÜN SOYGUNUNA KARŞI VATANDAŞLARI UYARDI ve SAHİPSİZ OLMADIKLARINI SÖYLEDİ
FETÖ’nün Hollanda Türklerini ‘himmet’ adı altında gerçekleştirdiği tarihi soygunu kamuoyuna yansıması üzerine AVRUPA TÜRK GAZETESİ‘ne analiz yapan Hollanda Türkleri Konseyi Başkanı Sefa Yürükel, “Açık konuşmak gerekirse, Hollanda devletinin haberi olmadan burada bir kuş bile uçamaz. Ancak Hollanda devleti’ninde uluslararası anlamda handikapleri var. Bunlardan en önemlisi, söz konusu, siyasi, askeri ve istihbarat olarak göbekten bağımlı olduğu NATO ve onun patronu ABD olunca Hollanda’nın eli-kolu zaten bağlanmaktadır.” diyerek söze başladı.

sefa-yurukel-analiz-ve-yorum

Sosyal-antropolog Yürükel, “Hollanda gibi ‘güvenli ve hukuka bağlı’ olduğu iddia edilen bir yerde; Fethullahçı mafya örgütlenmesinin, gizlice, Hollanda Türklerinin geleceğini olumsuz yönde etkileyecek güce getirilmiş olmasını, palazlandırılmış olmasını ve buna karşın Hollanda devletinin hiçbir önlem almadan müsaade etmiş olmasını nasıl görüyorsunuz?” sorusu üzerine şu yanıtı verdi.

FETÖ’YÜ HOLLANDA’DAKİ YURTSEVER UNSURLAR DEŞİFRE ETTİ
Derin bir analizde bulunan Sefa Yürükel, “Hollanda, ABD’nin CİA örgütünün bir alt birimi olan FETÖ yapılanmasını esas olarak rahatsız edemez. Fakat her NATO ülkesinde olduğu gibi, her ülkenin yurtsever unsurları vardır. Bu yurtsever unsurlar, Amerikancı Gladyocularla zaman zaman güç dengeleri ve kendi itibarlarını korumak için çatışıyorlar. Yani Hollanda devleti içerisinde, ABD icadı casusluk örgütü olan FETÖ’den rahatsız olup direnenler mutlaka vardır. De Volkskrant gazetesinin durup dururken diğer medya organlarının tam tersi FETÖ’yü ifşa eden bir yayın yapması tesadüf değildir. Hollanda gibi devletlerde bu bir kere asla tesadüf değildir. Bu yayın Hollanda devleti içerisinde ABD’ye karşı direnişi de göstermektedir. Bence Hollanda’nın sosyal-demokrat eğilimli ünlü De Volkskrant gazetesinde, ABD ile aynı yerde olmak istemeyen ve ülkelerini FETÖ adlı casusluk şebekesine karşı korumak isteyen, Hollanda yurtseverlerinin yönetici elit içerisindeki temsilcilerince bu mülakatı -çalışmanın yaptırılmış olması en büyük ve tek ihtimaldir.

FETÖ’YE KARŞI ÇIKMAK DEMEK HOLLANDA’YA SAHİP ÇIKMAK DEMEKTİR
Yani Hollanda’da her devlette olduğu gibi ABD konusunda iki çizginin mücadelesi var. Birisi ABD’ci ve biriside Hollanda’cı ve Avrasyacı kanat var. Olayı böyle görmek gerekiyor. Bundan sonra FETÖ üzerinden birileri Hollanda’da güç mücadelesine girecektir. Kim kazanırsa, o kadar FETÖ’nün işleri kolaylaşacak yada FETÖ burada barınamayacaktır. Burada Hollanda yurtseverlerini; bilgi, düşünce, toplumsal olarak desteklemek, her Hollandalı’nın olduğu gibi Hollanda’da yaşayan her Türk’ün de, anti-emperyalizmin gereği olarak vatandaşlık ve insanlık görevidir.” dedi.

NEDEN HEP FETÖ’CÜLER ve PKK’LILAR ‘HOLLANDA TÜRKLERİNİN TEMSİLCİSİ’ OLARAK ÖNE ÇIKARTILIYOR?
Sözünü sakınmayan Avrupalı Türk bilim insanı, sosyal-antropolog Sefa Yürükel’e şu soru yönetildi,“Yolsuzlukla ve şaibeyle içi içe olan siyasetçi görünümlü kimseler Hollanda Türklerinin temsil edebilir mi? Sizce Turan Yazır gibilerin Hollanda’da ‘azınlıkları temsilen’ öne çıkartılması kasıtlı mıdır? Neden sürekli PKK’lılar ve FETÖ’cüler Hollanda siyasetinde Hollanda Türklerinin temsilcisiymiş gibi öne çıkartılıyor? Burada, yukarıdan ‘üst akıl’ veya ’emperyalizm’ olarak yönlendirme çabası açığa çıkmış olması demokrasinin geleceği açısında tedirginlik vermiyor mu?”

HOLLANDA ‘DİNGONUN AHIRI’ DEĞİLDİR, HERŞEY BİR SİSTEM İÇİNDE YÜRÜYOR
Yürükel, Hollanda’da siyasetçilerin nasıl elekten geçirildiğini şöyle anlatıyor; “Bir kere Hollanda devleti istemese kimse, burada güvenlik soruşturmasından geçip, milletvekili, belediye başkanı veya meclis/encümen üyesi, müsteşar, bakan veya her hangi bir dereceden bürokrat olamaz. Testlerden geçmeniz gerekiyor. Sadece siyasi parti seçim komisyonlarından geçmeniz yetmez. Zaten siyasi partilerde de Hollanda güvenlik makamlarının önemli imkanları var. İstediği zaman istediği aday adayını eleyebilir/-ler.

Hollanda ‘dingonun ahiri’ değildir. Hollanda 17 milyonluk nüfusu ile kaya gibi bir devlettir. Uluslararası organlarda etkilidir ve söz sahibidir. Kimse Hollanda’yı küçümsemeye kalkmasın. Dünya’nın en eski ve en tecrübeli emperyalist devletlerinden birisidir. Büyüklük, coğrafya ve nüfusla ölçülmemelidir.

SİYASİ TERCİHLER ve SOYGUN OPERASYONLARI DAHİL, HERŞEY BİLGİ DAHİLİNDE OLUYOR, 
Eğer FETÖ’den birisi, aday ve saire olup bir yere getiriliyorsa, belediye başkanı veya meclis/encümen üyesi olmuşsa, bu Hollanda devletinin ilgi ve bilgisi dahilindedir. Amerikancı kanat bunlara izin verdirtirmiştir.‘Himmet’ adı altında soygun yaptığı yazılan Rotterdam’daki Fethullahçı Akyazılı Vakfı’nın kim olduğunu, sokaktaki bir kısım insan biliyor da, Hollanda’daki çok kontrollü bürokrasi ve güvenlik makamları mı bilmiyor sanıyorsunuz? Bence Hollanda’daki Gladyo (süper-NATO), bunu bir şekilde testten geçirmiştir.

DEVLET PARTİLERİ SAF DEĞİL
Bu sistematik soygun ve beşinci kol gizli örgüt faaliyetleri burada da, KPSS’deki önceden verilmiş soruları misali gibidir. CDA gibi ‘Devlet Partileri’ öyle saflar tarafından yönetilmiyor. Hollanda’da PvdA, CDA, Başbakan Rutte’nin Partisi VVD’de ‘Devlet Partileri’dir. Bu mevkilerde, belediye’de başkan, meclis/encümen üyesi ve milletvekili olabilmeniz için çok şeye ‘evet’ demeniz gerekir.

HOLLANDA DEVLETİNDEKİ AMERİKANCI KANADIN ALANDA KULLANDIĞI FETÖ UNSURLARI, CDA’DA GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ ‘MODEL TÜRK’ OLARAK TOPLUMA TURAN YAZIR GİBİLERİ POMPALIYOR
Burada FETÖ örgütlenmesinin halktan para toplama birimi başta olmak üzere, çok boyutlu şaibeli-faaliyetlerinin önemli bir parçası olarak bilinen Akyazılı Vakfı ve bu oluşumun başkanı olmuş Turan Yazır’ın CDA’ya sızmış olması söz konusu bile olamaz.

SADECE HOLLANDA DEĞİL ALMANYA’DA DA ÖRNEKLERİ VAR
Bu bilerek yapılmıştır. Amerikancılar, Türklerin temsilcileri olarak bu tip şahısları buralara getirtmişlerdir. Aynen Almanya’daki Yeşiller Partisi Eş-Başkanı sözde Türk Cem Özdemir gibi. Hatta bu, Turan Yazır’ın bile haberi olmadan yapılmıştır. Burada işleyiş budur. İleride, Avrupa’daki Türkleri de bu tip örgütler vasıtası ile ABD ve Avrupa’daki Amerikancılar tarafından kullanmak amacıyla bu gibi seçimleri onlar açısından ileriye dönük yatırım olarak görülmelidir.

GLADYO FETÖ VASITASIYLA AVRUPALI TÜRKLERİN BENLİĞİNİ YOK EDEREK ONLARI ‘BİRER ELVERİŞLİ VASITA’YA DÖNÜŞTÜRÜYOR
Unutmayalım Avrupa’daki Türk kökenlilerin oranı 7,5 milyon insanı kapsamaktadır. Bu neredeyse İsveç devletinin nüfusuna denktir. Bunun için Amerikancılar bu potansiyeli kendi kurdurdukları FETÖ tipi örgütler tarafından değerlendirerek kontrol etmek ve kullanmak istemektedir. Bu bütün Avrupa’da maalesef böyledir. Türkler kendi temsilcilerini değil, iyi bir ambalajla sunulmuş, ABD yanlısı Gladyocuların (süper-NATO’cular) önerdiği insanları, bilip-bilmeden seçmektedir.

Seçilenler bile niye seçildiklerinin farkında bile değildir çoğunlukla. Önce yavaş yavaş daha sonrada işin içine girdikçe itaat etmekten başka bir şey yapmazlar. Yapmaya kalkanında kariyerini ellerindeki kişiye hitap eden dosyaları ifşa ederek bitirirler. Bu Avrupa’daki demokrasinin, saf insanların sandığa gitmesi ile oluştuğu yargısının tam tersi bir durumdur.

LOBİCİ GEÇİNEN KRİPTO-FETÖ’CÜ GÜRUHUN PALAVRALARI
Avrupa’daki ‘Devlet Partileri’ ve onları kontrol eden hakim sınıflar, adayları halkın önüne koyar ve seçtirir. Bunun üzerine bunların sözde STK’lardaki adamları vasıtasıyla, kendi adaylarına oy toplatıyorlar. Bu şekilde de sözde ‘demokratik görünen’‘nur toplu gibi’ sözde meclis üyeleri ve milletvekilleri oluyor. Sorgulayan insanlar ancak bu tiyatroyu görürler. Ancak son 30 yıldır, sendikaların, entelektüellerin, akademisyenlerin sorgulama alışkanlıkları da azaldığı için, piyasa ekonomisinde olduğu gibi, piyasaya göre şerbet veren bir güruh oluşmuştur. Bu güruh, anlattıklarımızı saklayarak ve görmemezlikten gelerek, halkın demokrasiyle yönetildiği palavrasını işlemektedir.

FETÖ KİMDEN YÜZ BULARAK HOLLANDA’DA PERVASIZCA CİRİT ATIYOR?
Demokrasinin sadece, seçimlerde oy kullanma ve yöneticileri seçme olmadığını, Avrupalı ve tabi ki Hollandalı seçmen uzun süredir unutmuş durumdadır. Bugün, halkı yönetenler ne yazık ki, önceden belirlenen insanlardır. Hollanda ve önemli ölçüde de bütün NATO ülkelerinde ve ABD yanlısı yönetimlerin olduğu ülkelerde Başbakan, Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve Maliye Bakanı, Gizli Servisin yönetici kadrosu mutlaka ABD’ci olmak zorundadır. Yoksa çok fazla yönetimde kalamaz. Buralar ABD’nin siyasi, askeri kolonileridir. Hal böyle olunca FETÖ’nün Vakıflarının ve yöneticilerinin bu kadar pervazsızca Hollanda’da cirit atmaları, önemli siyasi partilerde görev verilmesi, ‘devede kulak’ olarak görülmelidir. Yani, çok kontrolün olduğu Hollanda gibi ülkelerde hiç bir şey tesadüfen gerçekleşmez.

‘YURTSEVERLER EMPERYALİZME KARŞI EL-ELE’ ÇAĞRISI
Hollanda’daki Amerikancı kanadın, Hollanda’daki yönetimdeki kolu-kanadı olduğu müddetçe, FETÖ’cüler ve bunun gibiler, PKK ve Ermeni diasporası burada bu konumlarını aşağı-yukarı koruyacaklar. Buna karşın bunlardan rahatsız olanlar, Hollanda’nın Amerikancı olmayan yurtsever kesimleriyle dirsek teması ve beraber hareket etmesi gerekiyor ki; Turan Yazır’lar ve Akyazılı Vakfı gibi Fethullahçılar, PKK uzantısı oluşumların faaliyetleri sözde değil özde yasaklansın. Görev budur. Hollanda’yı, ‘yeni vatan’ olarak gören Hollanda Türklerinin de Hollanda’ya sahip çıkması gerekiyor. Yoksa daha çok Akyazılı Vakfı veya Turan Yazır’lar olur.

GLADYO’NUN TESCİLİ UZANTISI OLAN FETÖ’YE KARŞI NE YAPILMALI?
Kimse sızlanıp durmasın. Yapılacak bellidir. Alana açık çıkılmalıdır. Milletin ağzına bir parmak bal çalmak için,“biz arka planda çok iş yapıyoruz, bunları millete anlatamayız açıkça” diyen kibirli, kripto ve zavallılardan uzak durulmasını ve herkesi bunlara kendini enaye yerine kondurmamasını tavsiye ediyorum.

FETÖ’YE BAYRAK AÇAN KAHRAMANLAR, LOBİCİ DİYE ORTALIKTA GEZİNEN ZATLARLA, KIYASLANMAYACAK DERECEDE ADAMDIR
De Volkskrant’taki mülakata katılanlar, gerçek kahramandır. Gerçek mücadele adamlarıdır. “Lobicilik yapıyoruz” diye ortada gezinen ve diaspora örgütlenmesi palavraları atanlar gibi lafı gevelememektedirler. Somutlar, mülakattaki sözleri ile Hollanda’ya, buradaki demokrasiye ve çok-kültürlü yaşama büyük yardım yapmışlardır. Ödüllendirilmeleri gerekir. Hem Hollanda devleti ve Türk devleti, hem de Hollanda halkı tarafından. Bundan sonra bu şekilde açık oynanarak toplum bilgilendirilmeli ve Hollanda devleti içerisindeki ABD karşıtı anti-emperyalist yurtseverlerin manevraları desteklenmelidir.” dedi.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

TELENGİT TÜRKLERİNİN DİNİ İNANIŞLARI

HIZLI YORUM YAP