GENÇ BEYİNLERİN FİRARI!..
Son zamanlarda sıklıkla duyduğum bir cümle var : “Aaah bir yurt dışına çıkabilsem.."
Günümüzde gençlerin planları arasındaki yurt dışında yaşama isyanı giderek yaygınlaşıyor maalesef. İçinde bulundukları olanaklar açısından değersizleştirilmiş olmaları isyana sebep oluyor.
Sebepleri sıralamak zor değil elbette ancak çözüm bulabilmek ve bu fırtınalı beyinleri değerlendirmek de bir o kadar zor. Biz Y Kuşağı olarak hak vermekten uzak, çok çok uzak kalıyoruz. Kaldı ki bu sorunlara çözüm olabilecek şuan ki X Kuşağı siyasilerin anlamasını beklemek hayalperestçe bir yaklaşım. Bir kaç tanesine değinmek gerekirse;
Ekonomik Kaygılar taşıyorlar. Siyasi olarak iç çatışma halinde olmakta cabası. Ekonomik kaygı taşıyan gençliğin geleceklerine dair hiçbir garanti taşımamaları onları aile kavramından da uzaklaştırıyor.
Diploma notun ne olursa olsun dayısı baskın olanın, bulunmayı istediği konuma hakkı olmadığı halde getirilmesini kabullenemiyorlar. Z Kuşağını öyle bir ortamda büyüttük ki düşünen, sorgulayan, araştıran beyinler fikirlerini özgürce savunuyorlar. Fikirlerini doğru ortamlarda savunmuyorlar belki de ama bu fikirlere sahip çıkıyorlar. Gençlere doğru platformlar kurulmuş olsa ortaya çıkacak beyin fırtınasını hayal etmek beni bizzat heyecanlandırıyor.
Kaçışlarının başka bir sebebi de vergilerin yüksekliği. Kazanç üzerinden alınan vergilerin yüksek olması. TL nin Döviz karşısındaki düşük değere sahip olması. Asgari ücretin yeterli düzeyde olmadığını savunan gençler, İşsiz kalmaktansa asgari ücret ile de olsa çalışmayı seçiyorlar. Üstüne bu ücret üzerinden alınan vergilerin yüksek olduğundan yakınıyorlar. Vergi dilimlerinin esnetilmesi gerektiğini savunan gençler bu çalışma sonucu rahat bir nefes alabilme derdinde.
Sebepler biter mi burada? Tabi ki bitmez. Gelelim konunun başka bir açıdan görüntüsüne. Yıllarca emek verip zaman harcadıkları mesleki eğitimlerinin değersizleşmiş olması. . Konuyu biraz daha derine inerek irdeleyebiliriz. Yani, bir doktor, bir mühendis olmayı seçmeyip diğer dallardaki eksikliği görüp odaklandıkları alanların şuan hiçbir değerinin olmadığını yaşayarak görmeleri hayal kırıklıklarının zirvesi oluyor. Ülkemizde hala bazı mesleklerin çalışma alanları sığ. Örneğin; genetik mühendisliği, su ürünleri, sosyal hizmetler gibi saymaya devam edebiliriz. Bu durum kendi alanlarının dışında meslek edinmeyi de getiriyor. Mesleki uzmanlaşmanın çıtasını yükseltirken buna fırsatı olmayan gençleri ise tabi ki yurt dışına kaçmaya itiyor.
Yaşam standartları yüksek olan insanları sosyal mecralarda görmek çok kolay. Bu durumu gören gençlerin kendi yaşam standartlarının da yüksek olmasını istemeleri pek tabii. Lüks yaşam isteyen Z kuşağının geçmişte yaşanılan zorlukların, sıkıntıların tecrübesizliğine dayanarak bu isteklerinin olması çok doğal. Sermaye sahiplerinin asgari ücret üzerinde çalışanına emeğinin karşılığını vermek yerine, kasada biriktirme ya da lüks yaşamlarına özendirme dışında başka hiçbir işe yaramadığını görmeleri hayli zaman alacağa benziyor. Paylaşmanın tadını unutmuş olmaları hiç hatırlamayacak olmalarını göstermez elbette. Bu durumun öncüleri onlar olacak ve sermaye sahipleri tarafından düzeltilecek.
Ülkemin, gençleri kaybetme lüksü yok. Avrupa’nın yaş ortalamasına bakarsak, fırtınalı beyinleri kalifiye olmak kaydıyla kabul etme nedenleri ortaya çıkar. Yaşlanan Avrupa kendilerine modern köleler arıyorlar. Ve bizlerde gençlerimizi göz göre göre onlara feda edeceğiz. Ne uğruna peki?..