36,3076$% 0.01
38,1532€% 0.69
45,9010£% 0.38
3.434,36%0,25
2.942,19%0,22
9.807,50%0,45
Parti Sözcümüz Azmi Karamahmutoğlu, partimizin haftalık basın toplantısında konuştu.
Azmi Karamahmutoğlu: Dört ay önce, 22 Ekim’de Devlet Bahçeli’nin duyurmasıyla başlatılan ikinci çözüm, ihanet sürecinin pazarlık masasını dağıtmak için başlattığımız Türk vatandaşlarını bilgilendirme, gizli ve kirli pazarlığı ifşa etme çabalarımız, Partimizin Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın, gençlerimizin Ümit Hocasının Silivri mahpushanesinde tutuklu olarak alıkonmasıyla engellenmeye çalışılmıştır. Bugün 27. gün gençlerimizin Ümit Hocasına yargı marifetiyle siyasetten el çektirilmiştir.
Zafer Partisi olarak bir ay öncesine kadar ‘Mehmetçik Katillerine Af Yok’ sloganıyla meydanlara inerken şimdi Zafer Partisi, Ümit Özdağ’a özgürlük çabasına girmek zorunda bırakılmıştır. Yapılmak istenen aslında tam da buydu. İstenen vatandaşların yargı sopasıyla sindirilmesi ve susturulmasıdır. İstenen Türk halkının ve ülkenin sorunlarının konuşulmamasıdır.
İktidardaki siyasal İslamcı zihniyet yalnızca dini değil artık ne yazık ki yargıyı da siyasallaştırmıştır. Bugün Zafer Partisi olarak bu basın toplantısında bugün sizinle emeklilerimize sadaka gibi verilen açlık sınırının altındaki maaşlarını konuşmak isterdik. Fakat bunu yaparsak hakkımızda emeklileri kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasıyla savcılık tarafından soruşturma açılabilir. Bugün yine açlık sınırının altında kalan asgari ücreti konuşmak isterdik fakat bunu yaparsak işçileri kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasıyla hakkımızda savcılık soruşturması başlatılabilir.
Yine aynı şekilde bozulan eğitim sistemini konuşmak isterdik sizinle. Öğrencileri kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasıyla hakkımızda savcılık soruşturması başlatılabilir bunu yaparsak. Yine evinde tencere kaynatamayan, çocuklarını yatağa aç yatıran, okula aç gönderen annelerden, yokluktan, yoksulluktan, açlıktan bahsetmemiz gerekirdi bugün fakat ev kadınlarını kin ve düşmanlığa tahrik suçlamasıyla hakkımızda savcılık soruşturması başlatılabilir. Peki, siyasallaşan yargının sopası sırtımıza inecek diye Türk halkının, ülkemizin sorunlarını, yaralarını konuşmayacak mıyız?
Elbette konuşacağız. Konuşacağız ve bunu bir fedakarlık olarak yapmayacağız. Yani kendimizi Türk milleti için eziyet çekiyor görmeyeceğiz. Gerçekte bunu halktan, haktan, haklıdan ve doğrudan yana olduğumuz için yapacağız.
Yani aslında her birimiz yine yaptığımız bu mücadeleyi kendimiz için yapacağız. Vatandaşlık hukukuna sahip çıktığımız için kendi şahsiyetimiz ve haysiyetimiz için yapacağız. Artık sendikalar da kendileri için konuşmalı. Aydınlar kendileri için konuşmalı. Üniversiteler kendileri için konuşmalı. Meslek odaları kendileri için konuşmalı. Ve halk tek tek vatandaşlar kendileri için konuşmalı. Değerli Türk kamuoyu Vatandaşlara sorulan Türkiye’deki en önemli sorun nedir sorusuna katılımcıların %87’si ekonomi cevabını vermiş.
Fakat Cumhur İttifakı sanki vatandaşın yeni bir anayasa isteği varmış gibi, böyle bir ihtiyacı varmış gibi, sanki birincil öncelikli sorun olan ekonomi sorununu çözümleyecek uygulamalar anayasa değişikliğindeymiş gibi, Cumhur İttifakı iktidarı Türkiye’mizin öncelikli gündemini ekonomiyle değil, anayasa tartışmalarıyla meşgul etmektedir. Halbuki 1982 Anayasası sadece AK Parti hükümetleri döneminde yani son 22 yılda 177 maddelik 82 anayasasının 134 maddesini değiştirmiştir. AKP hükümeti üçü referandum yoluyla olmak üzere 82 anayasasında 12 defa değişikliğe gitmiştir. Birinci öncelikli sorun olan ekonomiyi sayıları 13 milyonu bulan yasalışı kaçak nüfus ve sığınmacılar sorunu takip ettiği halde ekonomi sorunundan sonra AKP hükümeti hapis cezasını çekmekte olan terörist başı Abdullah Öcalan’ın salıverilmesi tartışmalarıyla ülke gündemini meşgul etmektedir.
Yani kaçak, yasa dışı nüfus ve göçmen sorununun yaratmış olduğu demografik bozulmanın yanı sıra ülkeye yüklemiş olduğu ekonomik yükü de konuşturmamak için terörist başı Abdullah Öcalan’ın salıverilmesi tartışmalarıyla da ayrıca ülkeyi meşgul etmektedir. Bilindiği gibi İmralı Adası yüksek güvenlikli ceza ve infaz kurumudur. Yüksek güvenlikli ceza ve infaz kurumu olan İmralı Adası’nın adeta yüksek konforlu tatil ve balayı adası haline getirilmek istendiğini duyuyor, okuyorsunuz. 40 yıldır sürdürdüğü kanlı terörüyle yalnızca asker, polis, öğretmen değil beraberinde bebeklere kadar inen sivil vatandaş katliamları bile yapan terörist başı için İmralı mahpushanesini İmralı Balayı Adası’na çevirmek istemeleri hangi mecburiyetin sonucudur?
Nasıl bir cebir söz konusudur? Cumhur İttifakı’nın iki başat siyasisi olan Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’ye bu teröristle pazarlık masasını dayatan, kurduran gerekçeler, koşullar nelerdir? Belki Cumhur İttifakı iktidarı Türkiye’nin yararına ve çıkarına olmayan bazı kararları almak zorunda kalmış olabilir. Fakat Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin herhangi bir mecburiyeti yoktur.
Sizin karşı karşıya bulunduğunuz içinde bulunduğunuz zorunluluk her neyse onu sırtınıza alın ve Türkiye’nin sırtından düşün. Türk milletinin yolunu önünü tıkamayın. Değerli Türk kamuoyu toplumlar yaşadıkları topraklarından yurtlarından kopartılmamalı. Zafer Partisi ve Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ uzun yıllardır Suriye’nin kuzeyinin boşaltılmasına oradaki insanların Türkiye’ye getirilerek burada yerleşik hale getirilmesine karşı çıkmakta ve itiraz etmektedir.
Çünkü bu Türkiye’nin öncelikli sorunlarından biriydi. Toplumlar yaşadıkları topraklarından, yurtlarından kopartılmamalıdır. Bu yapılanın yani Suriye’den buraya göç ettirilen Suriyeli nüfusun bu yapılanın o bölgeyi Suriye’nin kuzeyini arapsızlaştırmak için yapıldığını orada garnizon bir terör devleti kurulması için yapıldığını söyleyegelmiştir Zafer Partisi ve Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ.
Suriye’nin parçalı bir devlet ülke yapısında olmasını Ortadoğu’da isteyen tek devlet İsrail’dir. Bir halkın topluca göç ettirilerek bir bölgenin etnik temizliğe tabi tutulması girişimlerinin bir benzerini şimdi de Gazze’de uyguluyorlar. Suriye’de uyguladıktan sonra Suriye’nin kuzeyinde yaptıktan sonra şimdi de Gazze’de uyguluyorlar. Gazze’deki Filistinlilerin topluca ülke dışına göç ettirilmesi siyaseti Suriye’nin kuzeyinde Arap topluluğuna uygulanan politikanın aynısıdır.
Nasıl ki Gazze Filistinlilerin ise ve Suriye’nin kuzeyi de orada yaşayan halkın ise ve tam da bu sebeple Türkiye’de artık yerleşik hale gelmeye başlayan Suriyeliler vatanlarına, topraklarına geri dönmelidir. Yaşadığımız uluslararası diplomasi, politika ve krizler Zafer Partisi’nin yasa dışı göç ve kaçak nüfus konusunda ne kadar haklı olduğunu ortaya çıkarmaktadır. İşte tıpkı Gazzeliler gibi Suriyelilerin de kendi vatanlarında olması gerektiğini söylüyoruz. Buradaki Suriyeliler kendi vatanlarına dönmelidir.
Tutarlılık budur. Biz siyasal Sslamcılardan siyasi ahlak beklemiyoruz fakat en azından tutarlılık bekliyoruz. Nasıl ki AKP hükümeti İmralı Adası’nı adeta şahsa özel bir balayı adasına çevirmek istiyorsa ABD Başkanı Donald Trump da Gazze’yi bir tatil köyüne çevirmek istiyor. Gazze’yi bir tatil köyüne çevirmek istiyor.
Trump geçen hafta başı gazetecilerle yaptığı söyleşide Gazze’yi satın almaya ve sahiplenmeye kararlıyım diye açıklamış. İsrail politikasını, Filistin politikasını böyle açıklamış. Gazze’yi satın almaya ve sahiplenmeye kararlıyım. İsrail’e ilk yerleşimler yapılırken izlenen yolu, Yani Filistinlilerin arazilerini satın alma yöntemini Filistinlilerin elinde kalan son topraklar içinde yöntem olarak kullanmak istedikleri anlaşılıyor.
Açıklamalardan anlaşılan aynı şekilde yakın bir gelecekte Batı şeria içinde Gazze’den sonra Batı şeria içinde aynı şeyleri söyleyecektir. Şimdi bizim Türkiye olarak beklentimiz, Ürdün ve Mısır’ın ensar muhacir güzellemesi yapmayarak Trump’ın politikasına çanak tutmaması ve Filistinlilerin kendi topraklarında yaşama hakkını savunmasıdır. Ve aynı politikayı yine hem Filistinliler hem de ülkemizdeki Suriyeliler için AKP hükümetinden istiyor ve bekliyoruz. Ensar Muhacir güzellemesi yapmadan Mısır ve Ürdün’den beklediğimizi Türkiye için de uygulanabilir yapmalıyız.
Bunu sadece Suriyelilerin çıkarı için değil, Türkiye’deki Türk vatandaşlarının hak ve çıkarları için de istiyoruz.
Ümit Özdağ, Silivri’den Basın Açıklaması Yaptı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.