İSPARK

Esenler Otogarı'nın İSPARK'a devrini durduran karar nihayet ortadan kaldırıldı.   Yoksa büyük bir hukuk skandalı olacak ve halkın malının özel şirketler tarafından sömürüsüne yönelik bir adaletsiz bir karar alınmış olacaktı. Allah'tan hukuk mekanizması kendi kendine düzen verdi.   15 Temmuz Demokrasi Otogarı otopark bölümünün İSPARK'a devredilmesine özel sektör işletmeci şirket de itiraz etmişti. Mahkeme her nedense, özel sektöre cüzi bir kira karşılığında verilen 15 Temmuz Demokrasi Otogarı'nın kamunun yani halkın firması İSPARK'a devir kararının uygulanmasıyla telafisi güç zararlar oluşacağı gerekçesiyle bu devir işlemini  durdurmuştu. Çok enteresan durumdaydı adalet mekanizması! Halkın malını halka ait bir kamu firmasına verdirmiyordu!   İSPARK'a devir ile Otogar gelirinin yüzde 25’inin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) aktarılacağı ve otogara giriş çıkışlarda ise ilk 1 saatin ücretsiz olacağı ifade edilmişti. Bu oldukça halkın faydasındaydı oysa. Buradan oluşan gelir olarak yine belediyeye aktarılacak ve belediye hizmetleri ile yine halkımıza geri dönecekti. Zaten otogarı kullanan halkımız önceki özel sektör yönetiminin 10-15 dakikalık kısa sürelerdeki giriş çıkıştan bile para alıyor olmasından oldukça rahatsız ve şikayetçiydi. Bu durumun değişiyor olması halk ve kamu yararına bir durum yaratacak, bir çok kesimi mutlu etmese bile halkımızı rahatlatacak bir uygulama olacaktır.   Kamusal alanda normal bir ticari işletmeden bedeli ne ise ödeyip bilet alarak şehirler arası otobüse binmek isteyen, yolculuk yapmak isteyen kişinin bedel ödediği otobüsüne ulaşmak için girdiği otogara geldiği araçlar için girişte fahiş ücretler alınması ne kadar etik, ne kadar doğru bir durum, ayrıca ve özellikle tartışılması gereken bir konudur.   Hali hazırda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yönetiminde bir politika değişikliğinin olduğu şu yeni dönemde, özellikle demokrat ve halktan yana bir yönetime geçtiğini tahmin ederek ve İSPARK'ın önceki dönemlerde oluşan zorla haraç toplayan, yasal değnekçi imajından kurtulması için artık tam zamanının geldiğini düşünüyorum. Halkını düşünen, vatandaşını ve kamu yararını gözeten ve temsilcisi olduğu halkın gelir durumuna ve hayat şartlarına uyan düzenlemeler yapma zamanı bana göre gelmişte geçmiştir bile. Şu zamana kadar İSPARK ile ilgili halkın gözünde oluşan "yasal değnekçi ve zaruri durumdan faydalanan, adeta halkına haraç kesen bir işletme" imajından kurtulması için yine kamuoyundan edindiğimiz aşağıda teker teker sıralanan maddeleri yetkili ve ilgili mercilere iletmekte büyük fayda görüyorum.   - İSPARK, daha önce aşırı yoğunluğu olan ana arter caddelerde konumlandığında almış olduğu son dönemlerdeki saatine 7-8 TL kimi yerde 9 TL tutarlar Türk asgari ücret ortalamasına göre çok yüksek bir bedel olarak gözükmektedir. Bu ücretler halkın nabzı ve tepki derecesi gözetilerek günden güne yukarı doğru çıkmaktadır. Bu ücretlerin dağa makul seviyelerde sunulması gerekmektedir.   - İSPARK, son dönemlerde çok da yoğun olmayan arka cadde ve ara sokaklara da el atarak hareket gördüğü her yerde faaliyet göstermeye başlamıştır. Bu yayılmacı, sadece halkın, vatandaşın binalarının altında  yeterli otoparkının olmaması sebebi ile zaruretten kullanmak  zorunda kaldığı ara cadde ve sokaklardan ücret alınması değnekçi ve haraççı düzeni bire bir işaret etmekte, halkın bu kuruma karşı saygısını ve bakışını hiç istenmeyen yönlere, olumsuz taraflara çekmektedir.   - İSPARK, sadece iş günleri 09:00 - 18:00 iş saatleri arasında başladığı operasyon ve çalışma saatlerini her nedense çabuk unutmuştur. Bir süre sonra baktı halkın malından, vatandaşın yolundan elde edilen bu işte iyi gelir ve para var, halk da hazır alışmış ve ses çıkarmaktayken  bu çalışma saatleri de nedense uzamaya başlamıştır. Kendine ait kamu yoluna araç park etmek için para vermeye meyilli görülen halk, ISPARK Yöneticilerinin önce saat 19:00, sonra 11:00 -00:00 saatlerine kadar faaliyet aralığını genişletmiştir. Özellikle Nişantaşı gibi gece de hayatının sabaha kadar sürdüğü yerlerde bu sefer gece sabaha kadar da tahsilat işini sürdürmeyi bir maharet olarak sergilemeye başlamıştır. Yani halkın kendine ait kamu yollarını doyumsuzluk derecesinde 24 saat boyunca hakimiyet altına aldığı görülmüştür. Bu yeni durum vatandaşın gözünde "halkın kendine ait sokaklarının tek haraççı ve değnekçi çetesi" olarak ISPARK'ın tanımlanmasına sebep olmuştur. Artık el insaf demenin vakti gelmiş ve hatta geçmiştir bile. Bu konuda halkın ve çevre sakinlerinin düşünecek bir yapının sağlanması şarttır.   - Son olarak, İSPARK önceden bazı yerlerde orada oturan öncelikle çevre sakinlerini düşünerek Cumartesi ve Pazar günleri çalışmazken ve bu bir prensip haline gelmesi gerekirken ne yaptı biliyor musunuz? Her nedense İSPARK'ın yöneticileri çevre halkının kapısının önünü normalde iş ve çalışma saatlerinde ISPARK'a tahsisi makul görülürken, aslında hakkı olmamasına rağmen hafta sonları yani CUMARTESİ - PAZAR günleri de faaliyetlerini sürdürme kararı almalarına olumlu bakmamaktadır. Bu halkın gözünde tamamen sebepsiz ve tamamen ISPARK'ın oluşan bu yeni ranttan çok daha fazla yararlanma çabasıdır. Halkın ve özellikle o cadde veya sokak sakinlerinin tamamen kendi hakkını aramaktan çekinmesi ve kamu ile uğraşmak istememe görüşü sayesinde tamamen doğaçlama ortaya çıkmış bir uygulamadır. Normalde imar yasalarına göre her bir apartmanının altına otopark yapılma zorunluluğu vardır. Ama müteahhit ile ilgili belediye arasında ufak bir belediye bağışı karşılığı otopark zorunluluğunun ortadan kalması sonucu park yeri bulamayan vatandaş evinin veya işyerinin yakınındaki sokak ve cadde kenarlarına park etmek zorundadır. Baştan bunun denetimini yapmayan, işlerliğini sağlayamayan belediyelerin halkın kendi kapısının önünden park ücreti alması ne kadar mantığa ve ahlaka   uygundur? Bu da tartışılması gereken diğer bir konudur.   Sadete gelecek olursak, İSPARK inşallah bu değişen yeni yönetimi ile birlikte kamu yararını gözettiği kadar, halkımızın fiziki ve ekonomik durumlarını gözeterek hareket eden, kamusal düzene zarar vermeden halkının menfaatlerini ve haklarını da düşünerek adil ve adaletli şekilde hareket eder. Ve ait olduğu halkın gözündeki geçmiş dönemlerden kalan kötü imajını silerek, kamu yararını gözetmenin yanı sıra halkını da koruyan, gözeten, onun faydasına da çalışan bir belediye firması olmaya namzet olur.   Belki de, bu yeni yönetim anlayışı ile tüm İstanbul'u tahsilat ağı ile sardığı halde geçmiş dönemlerdeki zarar eden bir belediye firması olmaktan da çıkıverir değil mi? Bekliyoruz.