İSRAİL, FIRSATI GANİMET OLARAK GÖRÜYOR
İran’ın nükleer geliştirme projesini nükleer silaha dönüştürmesini sınırlayan, bunun karşılığında da İran’a uygulanan yaptırımların kademeli olarak kaldırılmasını esas alan anlaşma, 2015 yılında imzalanmış ve bugüne kadar da uygulanagelmiştir.
Anlaşma Obama’nın çabalarıyla, BM daimi üyeleri ve Almanya (5+1) ile İran arasında gerçekleştirilmiştir. Ancak Başkan Trump, bu anlaşmanın gerçek dışı ve eksiklikleri olduğu gerekçeleriyle anlaşmadan çekileceğini sürekli beyan etmektedir. Bu konudaki kararını da 12 Mayıs’da açıklayacağını söylemiştir.
Ortam, İsrail’in de kışkırtmasıyla gittikçe gerilmektedir.
ABD’nin anlaşmadan çekilme gerekçeleri
ABD, yapılan anlaşmanın eksikliklerinden dolayı İran’ı frenlemediğini, balistik füze programlarını kapsaması gerekirken bunun açık olarak belirtilmediğini, o dönemde İran’ın nükleer kapasitesi daha ileri seviyede olmasına rağmen anlaşma yapılırken İran’ın bunu düşük gösterdiğini, anlaşmanın şimdiki haliyle devam etmesi halinde, anlaşma süresi olan 7 yılın sonunda, İran’ın çok daha ileri bir seviyeye ulaşacağını iddia etmektedir.
Ayrıca İran’ın yaptırımlardan kurtuldukça elinin rahatladığı, böylece Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da, Yemen’de ve Libya’da etkinliğini artırdığı ifade edilmektedir.
Diğer taraftan uluslararası nitelikte olan bu anlaşmanın, ABD senatosu tarafından onaylanmadan BMGK onayından geçmesinin ABD iç hukuku açısından eksiklik yarattığı da çekilmek için bahane olarak gösterilmektedir.
Trump’ın anlaşmadan çekilme hamlesinde, uluslararası destek aramaya çalıştığı görülmektedir. Ancak Fransa ve Almanya liderleriyle yaptığı görüşmelerde kendisine fazla bir destek gelmediği, aksine bu liderlerin Trump’ı anlaşmadan çekilmeme yönünde ikna etmeye çalıştıkları müşahede edilmektedir.
İsrail iddialarıyla ortalığı kışkırtıyor
İsrail Başbakanı Netanyahu, İran’ın, yapılan anlaşmaya rağmen nükleer silah geliştirmeye devam ettiğini iddia etmiştir. Bu konuda Tahran’daki gizli depolardan ele geçirdiği ve nükleer silah programıyla bağlantılı olduğunu öne sürdüğü çok sayıda belgenin kopyalarını kamuoyuyla paylaşmıştır. Çeşitli animasyonlarla yaptığı açıklamada, ellerindeki dokümanların, İran’ın kesin olarak yalan söylediğinin kanıtı olduğunu savunmuştur.
Netanyahu, ABD Başkanı’nın doğru şeyler yapacağından emin olduğunu da söyleyerek, Trupm’ı kışkırtmaya çalışmış, adeta yangına körükle gitmiştir.
Bu durum, ASAM’da çalıştığım yıllarda, 2002-2003 yıllarında İsrail Begin-Sedat düşünce kuruluşuyla yaptığımız toplantılarda İsrail’in, sürekli olarak İran’ın 2-3 yıl içinde nükleer silah sahibi olacağına ilişkin iddialarını anımsatmıştır. Aradan bu kadar yıl geçmesine rağmen İsrail’in hala benzer argümanları kullanarak ABD’yi İran’a karşı kışkırtmaya çalıştığı görülmektedir. İddialara karşı ihtiyatlı davranılmasında fayda görülmektedir.
ABD ve İsrail, İran konusunda aynı frekansta
Trump’ın, Ortadoğu politikaları kapsamında, İran’ın etkinliğinin kırılması önemli bir yer tutmakta, bu nedenle her konuyu bir fırsat olarak değerlendirmeye çalışmaktadır. İran’la yapılan anlaşmayı “delilik” olarak nitelendirerek, anlaşmadan çekilme talebi de bundan kaynaklanmaktadır. Anlaşmadan çekilmekle elinin serbest kalacağını, böylece istediği şekilde hareket edebileceğini hesaplamaktadır.
Trump, yedi yılda anlaşmanın süresi dolacağından, İran’ın nükleer silah üretmede serbest kalacağını ileri sürerek, anlaşmadan çekilme durumunda ABD’nin ve uluslararası toplumun çıkarlarını kollayan gerçek bir anlaşma yapılabileceğini ifade etmektedir.
İsrail’in güvenliği de kendisi açısından önemli olduğu için her alanda bu ülkeye destek çıkmaktadır. Netanyahu’nun açıklamalarını yüzde yüz haklı görmesi de, hem İran’a karşı olan tutumundan, hem de İsrail’e olan desteğinden kaynaklanmaktadır.
İran’ın bu gelişmelere sert tepki vermesi üzerine Netanyahu, savaş istemediklerini söylemiş, ancak İran’ın durumu dikkate alarak hareket etmesi gerektiğini hatırlatarak, fırsattan yararlanma düşüncesinden de geri kalmamıştır.