34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
43,3470£% -0.52
3.004,84%1,46
2.705,79%1,29
9.549,89%1,94
KİBİR
Kibir,İnsanın doğasını kemirerek,et-kemik yığını haline çeviren sinsi hastalıktır.
Kibir, insan doğasının derinliklerinde yer alan ve zaman zaman yüzeye çıkan karanlık bir gölgedir.
Kibir, kişinin kendisini başkalarından üstün görme, abartılı bir öz saygı ve başkalarını küçümseme eğilimi olarak tanımlanabilir.
Tarih boyunca birçok filozof, din adamı ve düşünür kibirin tehlikeleri üzerinde dursada biz Cenab-ı Hakk’ın rehberliğinde anlamaya çalışacağız ve çaresini de elbette aynı yerde bulacağız.
“Kadınlar, oğullar, yük yük altın ve gümüş, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insana süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçimliğidir. Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah’ın katındadır.”
Ali İmran 14
Cenab-ı Hak kibrin kaynaklarını bir bir saydığı bu fermanla insanoğlunun doğasında bunlara ulaşma arzusu olduğunu ama bütün bunların Cennettekilerinin numuneleri olduğunu,dengeli ve hakça ulaşmanın da sakıncasız olduğunu söyler bir yandan.Yani kaynak hamurumuzda olsada çarede hamurumuzda der bize.
Ama genellikle insan içsel güvensizliklerinden ve yetersizlik duygularından veya çokça sahipliğinden;ya bastırmak için yada aşağılamak için hemcinslerine karşı tiyatral rol yapar denge yerine.
Kişi, kendi değersizlik hissini örtbas etmek için kendisini yücelterek bir savunma mekanizması geliştirir.
Bu, bireyin dış dünyada kendisini kabul ettirme çabasıdır şüphesiz.
Psikolojik açıdan bakıldığında;
kibirli davranışlar, narsisistik kişilik özellikleriyle de ilişkilendirilebilir.
yani varlıkları da yoklukları da ben merkezlerinde değerlendirilir.Zaafiyetler örtülürken başarılar kabartılarak hep benler şişirilir durur durmadan.
Bununda büyük günah olduğunu hatta Allah’a ortak koşmaya eşdeğer olduğunu söyleyen dinimize rağmen hemde.
“Meleklere: “Âdem’e secde edin!” dediğimizde İblîs dışındakiler derhal secdeye kapandı. İblîs ise direnerek bundan kaçındı, kibirlendi ve kâfirlerden oldu.” Bakara 34
“A‘râftakiler, simalarından tanıdıkları cehennem ehli bazı adamlara seslenerek şöyle derler: “Gördünüz ya, ne kalabalık taraftarlarınız, ne hesapsız servetiniz, ne de kibirli tavırlarınız bugün size bir fayda sağladı.”
A’râf 48
Ayeti kerimelerden de net olarak anlaşılacağı gibi Cenab-ı Hak kibri kendine ortaklık olarak kabul ediyor ve insanı kafirlik çukuruna yuvarladığını beyan ediyor bize.
Üstelik kibir hem bireysel hem toplumsal düzeyde yıkıcı etkileri Öte dünyaya göçmeden burada vurur insanın suratına.
Bireysel düzeyde,başkalarını küçümseme ve kendini yüceltme eğiliminde ki bu insan sağlıklı ve samimi ilişkide kuramaz.
Sonuçta yalnızlaşır ve sosyal izolasyona uğrar.
Toplumsal olarak ta, gruplar arasında çatışmalara ve bölünmelere yol açar.
Kibirli liderler, başkalarının görüşlerini dikkate almadan kararlar alabilir ve bu da toplumsal huzursuzluğa neden olabilir. Tarihteki birçok savaş ve çatışmanın arkasında, liderlerin kibirli tutumları ve üstünlük iddiaları yatmaktadır.
Kibirin üstesinden gelmek, kişinin kendini tanıması ve içsel bir yolculuğa çıkmasıyla mümkündür. İlk adım, kibirli davranışların farkına varmak ve bu davranışların kaynağını anlamaktır.
Kişi, kendisini başkalarıyla kıyaslamaktan vazgeçmeli ve içsel değerini dışsal başarılarla ölçmemelidir.
Mütevazı olmayı öğrenmek, kibirle başa çıkmanın önemli bir yoludur.
Kişi, kendi hatalarını ve eksikliklerini kabul etmeli ve başarılarını takdir etmelidir.
Bu, hem bireysel gelişim için hem de toplumsal barış için önemlidir. Ayrıca, empati kurma yeteneğini geliştirmek, kibirli tutumları azaltmada etkili olabilir.
Başkalarının duygularını ve bakış açılarını anlamaya çalışmak, kibirli davranışların yerine daha anlayışlı ve hoşgörülü bir yaklaşım koyar.
Sonuç olarak, kibir, aslında insan doğasında var olan ve zaman zaman ortaya çıkan bir zayıflıktır. Ancak, bu zayıflıkla başa çıkmak mümkündür. Kişi, kendisini tanıyarak, mütevazı ve empatik bir yaklaşım benimseyerek kibirin yıkıcı etkilerinden kurtulabilir. Kibirden arınmış bireyler ve toplumlar, daha sağlıklı ve huzurlu bir yaşam sürdürebilirler ancak.
Ve en önemlisi de bunu başkaları üzerinde değil kendi üzerinde yapmaya başlaması sonuca hizmet eder.
-Kibrin açtığı yaralara tevazuları ile merhem olanlara,
-Büyüdükçe küçülenlere,
-Öğrendikçe cehaletlerinin idrakine erenlere,
-Hasılı insanlıkta dengeyi yakalayanlara selam olsun..
Selam ve dua ile..
ŞARK KURNAZI YOBAZLIĞI?