KİM BU ŞEYDA TALUK

AK Parti seçmenine ve müslümanlara yönelik yaptığı çıkışlarla bilinen Şeyda Taluk Yaptığı açıklamalarla, Müslümanları çileden çıkardı.

HAKARET DAVASI AÇARAK GEÇİMİNİ SAĞLIYOR.


"Şeyda Taluk kendine hakaret edenleri Mahkemeye vererek Yüzbinlerce Lira tazminat alıyor. aldığı tazminatlarla rahatça geçmini sağlayacak duruma geldi. "Adalet Müslümanlara hakaret etmesini görmezden gelirken sosyal medyada yorum yapanlara da bir dünya tazminat ödemeye mahkum ediyor.
Halk TV de bir proğrama katılmış , ağza alınmayacak sözler söylemişti. Kendisini eleştirenlerden de şikâyetçi olmayı ihmal etmedi...

Yapılan şikâyet üzerine yaklaşık 4 binin Üzerinde soruşturma açıldığı tespit edildi.
Akla ziyan sözleriyle gündeme gelen Şeyda Taluk, Yaptığı açıklamalarda, Ak Parti Seçmenine ve müslümanları aşağlayan hakaret dolu sözler sarfetmişti bunun üzerine sosyal medyada eleştiri bombardımanına tutulan Taluk Amacına da ulaşmış oldu. Binlerce kişi kendini karakolda bulurken, yine binlerce kişi tazminat ödemeye mahkum bırakıldı.


4 BİN SORUŞTURMA AÇILDI

Taluk, skandal sözlerine sosyal medyada tepki gösteren herkesi tek tek savcılığa şikâyet etti. Sadece İstanbul Adliyesi'nde Taluk'un şikâyeti üzerine yaklaşık 4 binin üzerinde soruşturma açıldığı tespit edildi.
Türkiye genelinde ise Taluk mağdurlarının sayısı tam olarak bilinmiyor. Şikâyet üzerine "şüpheli" sıfatıyla ifadeleri alınan vatandaşlar, toplumu ayrıştıran sözleri nedeniyle Taluk'un yargılanması gerekirken, kendilerine suçlu muamelesi yapıldığını dile getirdi.


AMAÇ TAZMİNAT KOPARMAK

SABAH' gazetesinden FATİH ULAŞ "ın yaptığı araştırmaya göre ise Taluk'un başvurduğu yöntemde, şikâyet edilen her bir kişiden tazminat kazanılması hedefleniyor. Hem ceza hem hukuk davalarına muhatap olan vatandaşlar, davayı kaybetmeleri durumunda şikâyetçinin avukatlık ücretini de ödüyor.
Halk TV'de Ayşenur Arslan'ın sunduğu Medya Mahallesi isimli programa konuk olarak katılan Taluk, 'Koronavirüs ağırlıklı olarak yaşlıları vuruyor ve AK Parti'nin seçmeni zaten yaşlı bir seçmen' sözleriyle rezalete imza atmıştı. 20 Mart'taki program sonrası, sosyal medyadan tepki yağmış, "CHP'li teyzeler programa alkollü mü çıktı" yorumunu yapmıştı.

ADALET NEYE GÖRE KİME GÖRE CEZA VERİYOR
Adaletin Kestiği parmak albetteki acımaz, ancak bu kadar kişiye ceza verirken, NEDEN HAKARET EDİLDİĞİ KONUSU GÜNDEME GELMİYOR: ? Birde Rtük" ün, o yapılan proğramlara kestiği cezalar göz önünde neden bulundurulmuyor.
işte Rtük 'ün resmi sayfasındaki "Taluk " ile ilgili yapmış olduğu ceza….

Haber Kıymet Taylan


Toplantı No: 2020/13
Toplantı Tarihi: 25.3.2020
Karar No: 19
Şerh Konusu: Üst Kurulun 25.03.2020 tarih ve 2020/13 sayılı toplantısında alınan 19 nolu karara karşı oy yazısı.

İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 24.03.2020 tarih ve 423 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda "HALK TV" logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 20.03.2020 tarihinde saat 11:00’de yayınlanan "Medya Mahallesi" isimli program sunucusu Ayşenur Arslan ve konuğu Şeyda Taluk'un;

“Şeyda Taluk: Ben Faruk Bey de bahsetti hakikaten en önemli şeylerden birinin medyanın gerçekten bu sefer sorumluluğu, bu konunun uzmanı, bu bir kamu sağlığı, bu iş İdlip'de kaç kişi öldü ölmedi, terör var mı, o var mı meselesi değil anlatabildim mi? Belki kamunun önemli bir bölümü ya da seçmeni AKP seçmeni bununla ilgilenmiyor olabilir, ama bu virüs herkesi, yani virüsün siyasi bir şeyi yok sen osun sen busun kayırmayacak, ağırlıklı olarak yaşlılara vuruyor ve Ak Parti'nin zaten seçmeni yaşlı bir seçmen. Yani ben olsam çok ciddi titizlik yaparım. Yani medyaya uzmanlar çıksın istiyorum, bilim insanları çıksın konuşsun artık.

Ayşenur Aslan: Dahası Diyanet Cuma Namazları ve Kandillerde camiler kapalı dedi. Daha önce dediler ki açık kalacak ama gitmeyin. Olur mu öyle hani insafına bırakacaklar, gitmeyin giderseniz de mesafe koyun olmadı, olmadığını görünce de gecikmiş bir karar. Mesele zaten bu, halk dalkavukluğu diyeceğiz buna herhalde. Değil mi çok kısaca bu konuda yorumunu alayım.

Şeyda Taluk: Umre meselesinde de bence öyle bir şey oldu, büyük bir ihtimalle ben kesin bir bilgim yok ama, herkes Bilim Kurulu'nun ve Fahrettin Koca'nın umreden gelenlerin karantinaya alınması muhakkak gerektiğini söylediğini ancak ancak bunu siyasi gruba kabul ettiremediğini söylediler.

Ayşenur Aslan: Sağlık Bakanı?

Şeyda Taluk: Sağlık Bakanın ya ben tabi ki söylenti o nedenle kaynak veremem böyle bir söylenti olduğunu söylüyor, ama Bilim Kurulu'nun eminim, büyük bir ihtimalle demişlerdir, çünkü sen o kadar güzel bir laf ettin ki; bilgi, yani bilgi ne işe yarar, veridir bilgi. Sizin bundan sonra ki yolculuğunuzu, gerçeği görmek kötü bir şey değil, kötü olan o gerçeği değiştiremeyeceğinize dair inançsızlık ve psikolojinizin düşmesidir. O gerçeği görüp işte bununla Angela Merker örneğini, Macron örneğini ya da liderlik dediğimiz şeyin örneğini, orada çok iyi görüyoruz. Faruk Bey çok doğru bir şey söyledi, benim de kafama takıldı, yani siz paydaşlarla toplandık toplandık Çankaya'da diyorsunuz ve bırakın Türk Tabipler Birliğini Türkiye'nin bu alandaki risk altındaki en önemli iki şehri Ankara ve İstanbul'un Büyük Şehir Belediye Başkanları'nı ki burada gerçekten Mansur Yavaş bence ders verir. Ben bu sürecin başından beri artık biz bir Yılmaz Büyükerşen Belediyeciliği diyorduk, valla yavaş yavaş bir Mansur Yavaş belediyeciliğinden de konuşmaya bence başlayacağız ve gerçekten belediyenin malları olan yerlerde kiraları iki ay erteliyorum dedi, kumanya işine girdi, dezenfektasyonlar kısmını falan anlatamıyorum, orada şunu görüyoruz siz bunları niye bir kere bu paydaşları, bu iki önemli paydaşı, yine bunu bir AKP toplantısına çevirip almıyorsunuz, bu şehrin ve büyük bir ihtimalle şu anda bir pandeminin ağırlıklı olarak ki İstanbul'u biliyoruz ağırlıklı olarak vuracağı şehirler bu şehirler ve bu şehirlerin yönetimindeki ve bunu da başarıyla İmamoğlu da keza bu süreci başarıyla yöneten iki belediye başkanını, Tabipler Birliğini, başka bir tek bunlar değil, paydaş dediğiniz bu alanda çalışan o kadar bilim insanı, yerel yönetici, siyasetçi, muhalefeti. Yani bu eğer bir seferberlik ise milli seferberlik ilan ediyorsanız, bu milli seferberliği bütün toplumun bütün katmanları ile yaparsınız. İkinci bir şeyin altını çizmek istiyorum o toplantıda beni en rahatsız eden şey bir siyasi miting havasında olmasıydı Erdoğan'ın. Bağıra çağıra insanların zaten korkuları var, can korkusu kadar büyük bir korku var mı? Sevdiğini, canını ya sevdiğini kaybetmek, kendi canını kaybetmekten büyük bir korku var mı dünyada, yaşamlarımızda. Bu ülkeniz yarısından fazlası neredeyse yüzde yetmişi böyle bir korku içerisinde. Ve siz hala bağıra çağıra insanlara, o arada da birine bak, hoşuna gitti mi, diyerek daha böyle hani nasıl diyeyim bir mahalle diliyle konuşamazsınız. Bir geminin kaptanıysanız konuşamazsınız. Ben Faruk Bey gibi düşünüyorum, iletişi stratejisi bence kuruluyor, ama o eski zamanlardaki gibi o başarılı ekibin olmadığı çok ortada ve her tarafından dökülen…”

Yukarıda yer alan ifadeler nedeniyle, 6112 sayılı Yasanın 8. Maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan ,"Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasi ve felsefi düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez." hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle yayın kuruluşuna yaptırım uygulanması yönünde “oy çokluğuyla” verilen karara aşağıda belirttiğim nedenlerden dolayı katılmadım:

Söz konusu programda ki ifadeler ve yorumlar eleştiri sınırları içinde olup her hangi bir hakaret, tehdit, aşağılama içermemektedir. Bütün Dünyayı saran korona salgınının henüz başladığı bir tarihte yapılan programda yer alan ifadelerin ne kadar doğru saptamalar olduğu zaman içinde ortaya çıkmıştır. Bu ifadeler halkı korku ve paniğe sürükleyen değil aksine konunun ciddiye alınarak alınması gereken tedbirler ve bu konuda halkın şeffaf olarak bilgilendirilmesinin önemi vurgulanmaktadır.

Öyle ki, yaptırıma gerekçe gösterilen yaşlı vatandaşlarımız konusunda daha koruyucu tedbirlerin alınması görüşünün haklılığını iktidar da ilerleyen zamanlarda kabul ederek, 65 yaş üstü kişilerin sokağa çıkmasını yasaklamıştır. Bu bile programda konuşulanların ne kadar haklı eleştiriler olduğunu göstermiştir.

İfade özgürlüğü; çoğulcu ve anayasal demokrasilerin temel taşlarındandır. Farklı tanımlara yer verilmekle birlikte genel kabule göre, ifade özgürlüğü; insanın serbestçe haber, bilgi ve başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği fikir ve kanaatlerden dolayı kınanmaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve serbestisidir. İfade özgürlüğü, sadece “düşünce ve kanaat sahibi olmayı” değil, “düşünce ve kanaatlere ulaşma” ve “düşünce ve kanaatleri açıklama, yayma” özgürlüklerini de kapsamaktadır. Ayrıca ifade tarzları, biçimleri ve araçları da bu özgürlük kapsamındadır.

AİHM’ye göre ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun en önemli temellerinden olup, toplumsal ilerlemenin ve her kişinin gelişiminin başlıca koşullarından birini teşkil etmektedir. AİHS'nin 10. maddesinin 2. fıkrası saklı kalmak koşuluyla, ifade özgürlüğü, yalnızca iyi karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olduğu düşünülen değil, aynı zamanda kırıcı, hoş karşılanmayan ya da kaygı uyandıran “bilgiler” ya da “düşünceler” için de geçerlidir. Çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik bunu gerektirir ve bunlar olmaksızın “demokratik bir toplum” olamaz. (Handyside/Birleşik Krallık, 5493/72, 07.12.1976).

Pandemi salgınında yöneticiler tarafından alınması gereken tedbirlerin konu edildiği ve doğruluğu zaman içinde ortaya çıkan programdaki bu ifadeler nedeniyle yaptırım uygulanmasının hukuki olmadığı görüşündeyim. 01.07.2020

Ali ÜRKÜT
Üst Kurul Üyesi