Kim Kimi Sattı ?  

  Kimi çevrelerde çok daha uzun sürmesi ve çok daha büyük kayıplarla bedel ödenmesi beklenen Afrin operasyonu beklentilerin aksine daha kısa sürede başarıyla sonuçlandı. Elbette ki bu başarının Türkiye için bölgede yakın gelişmelere yön verecek diplomatik sonuçları ve iç siyasette karşılığı olacaktır. Başarılı Harekâtın en önemli sonucu; emperyalist saldırganların bölgede “garnizon kantonlara” malzeme yapmak için terör örgütlerinin peşine takarak ayrıştırmak istedikleri Kürtlerin tam da aksi bir duruşla Türkiye ile bütünleşmesidir. PKK/PYD cephede sıkıştıkça arkalarında göremedikleri (silah, mühimmat ve eğitim desteği dışında) ABD için “bizi sattı” diyorlar ya bakmayın siz aynı şeyi ABD’de Afrin’den sıvışıp kaçan örgütler için söylüyordur. Bu durum müttefiklerine kazık atmayı marifet zanneden ABD’yi ve diğer yol arkadaşlarını terör örgütleri ile iş tutmanın sonuçlarını yeniden düşünmeye, gözden geçirmeye sevk etmekte. Afrin operasyonu, bundan sonraki süreçte terör örgütleri üzerinden kurgulu bütün planlarını hükümsüz kılmaktadır. Bidayetinden beri terör örgütlerinden muzdarip ve mesafeli kalan bölge halkının Türkiye ile gösterdiği birliktelik ve sahada bir kez daha tescillenmiş askerî operasyon yeteneğimizle birlikte yakın gelecekte yapılacak müzakerelerde Türkiye’nin masadaki asli gücüdür. ABD Dışişleri Bakanlığı, Washington yönetiminin Afrin’de yaşanan gelişmelerden ‘derin endişe’ duyduğunu açıkladı. “ABD, Türkiye, Rusya ve Suriye hükûmeti dâhil Suriye’nin kuzeybatısında operasyon yürüten ilgili aktörlere uluslararası insani yardım kuruluşlarının bölgeye girişine izin vermeye çağırıyor” denildi. İnsani yardımdan bahsedene de bak! Suriye rejim güçleri ile iş birliği yapan terör çetelerinin zulmünden savrulan milyonlarca mazlum insan telef olurken sadece seyredenlerin bugün insanlıktan bahsetmesi ne garabet. Bu açıklama ABD’nin gelecek planlarından ziyade uğradığı hayal kırıklığını gösteriyor. Oysa arka plan oyuncusu İngiltere farklı düşünüyor. The Independent’ın Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn, Türkiye’nin Afrin’i almasını yorumlarken Suriye planı için Kürtlere muhtaç olduğunu vurgulayarak “YPG ağır can kayıplarıyla kaybedeceği bir muharebeye girmemekle akıllıca davrandı. Türkler açısından bu, kolay bir zafer olmuş olabilir, ama sonuçta bir zafer ve Suriye krizinde onları daha önemli bir oyuncu hâline getirecek. Ama kritik soru, Erdoğan’ın bu noktadan sonra ne yapacağı. Afrin’i almış olabilir, ama Suriye’deki asıl Kürt bölgesi Fırat’ın batısındaki Arap şehri Menbiç’ten başlayıp Irak sınırına kadar uzanıyor. Burada, Afrin’den farklı olarak, Kürtler ve Kürlerle bağlantılı güçler ABD korumasında. Kürtler ABD’nin kendilerini terk edebileceğinden korkuyor. Ama ABD Suriye’de kalacaksa, kendi çıkarları açısından bir kara gücüne muhtaç ve bunun için tek aday Kürtler” ABD’yi uyarıyor. İngiltere doğrudan sahaya girmese de ABD’nin bölgede sonuç alması için Kürtleri kullanmasının mecburiyet olduğu fikrinde. Bu tam da İngiltere’nin sömürgeci geleneğine uygun. Hasılata ortak olma, mağlubiyette ise itibar kaybetmemeyi garantileme. ABD ve arka plan oyuncularının kafası karıştı. Suriye planları doğaçlama gelişiyor, Türkiye’nin operasyonları ne yöne giderse o tarafa eviriliyor. Belli ki Rex Tillerson’ın azledilip yerine Pompeo’nun getirilmesi istikametlerini Suriye’nin kuzeyinde aradıklarını bulamayınca İran üzerine çevirecek. ABD Orta Doğu’yu “Wild West” zannediyor ama görüntü o ki; bu macera ona Vietnam’dan daha pahalıya mal olacak… HİKMET KÖKSAL