34,6160$% 0.15
36,4161€% 0.23
43,5861£% 0.13
2.920,37%0,11
2.624,66%-0,03
9.659,96%1,15
Adı Hüseyin Avni Önder. 15 temmuz 1986 Yalova doğumlu ve henüz 33 yaşında. Ancak bu genç ömrüne onlarca başarı sığdırmış durumda. 3 yıl önce bir İBB çalışanı olan Önder’in bugün milyonluk ihalelerin altında imzası bulunuyor.
Kamuoyu onu 4 Ekim 2019 tarihinde Sirkeci ve Haydarpaşa istasyonlarının ihale sürecinde tanıdı. 2 yıl önce 10 bin lira sermaye ile kurduğu Hezarfen adlı şirketle gar ihalesine katıldı ve sadece 2 yaşındaki bu şirket ihalede İBB’nin 3 katı teklif sundu. İhaleye katılan diğer şirketler ise çeşitli gerekçelerle ihaleden ya elendi ya da çekildi.
Böylece istasyon ihalesinde, biri İBB iştirakları diğeri ise Hüseyin Avni Önder’in olan Hezarfen Danışmanlık sona kaldı. İhale komisyonu, finale kalan tarafları 15 gün sonra yeniden pazarlığa çağırmıştı ki, 18 Ekim’de İBB ihaleden men edildi. Gerekçe ise İBB’nin ihale müracatında “müşterek ve müteselsilen” yazması gerekirken “ortaklaşa ve birlikte” yazması. Böylece ihalede Hezarfen adlı şirket tek başına kalarak Sirkeci ve Haydarpaşa istasyonlarının işletmesini devraldı.
Durum böyle olunca herkesin aklına aynı soru geldi; Kim bu Hüseyin Avni Önder?
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu sosyal medya hesaplarından konuya ilişkin yaptığı açıklamada “(ihalenin) sermayesi 10 bin lira olan, daha düne kadar İBB’den 3 bin lira maaş alan, daha düne kadar bir ailenin fertlerinden oluşan bir vakfın genel müdürü olan bir şahsa verilmesinin altındaki motivasyon nedir?” diyerek duruma isyan etti. Biz de bu genç girişimcinin başarılarını derledik.
TİCARET…
İstasyonların ihalesini alan Hüseyin Avni Önder henüz 3 yıl önce İBB’de 3 bin lira maaş alan bir çalışandı. 2017’de İBB’den istifa ederek 10 bin lira sermayeyle Hezarfen adlı şirketi kurmuştu.
Bu şirket bugün istasyon ihalesinde İBB’nin rakibi pozisyonunda. Hezarfen adlı şirketin sadece iki yılda müşterisi haline gelenler ise dudak uçuklatan cinsten. İşte Hezarfen’in internet sitesinde müşterilerimiz dediği o liste;
♦ Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı
♦ PTT
♦ TCDD
♦ Beyoğlu Belediyesi
♦ İstanbul Büyükşehir Belediyesi
♦ Vakıf Katılım
♦ TRT
♦ Halkbank
♦ Türkiye Jokey Kulübü
♦ Türk Kızılayı
♦ Emlakbank
♦ Ziraat Bankası
Üstelik liste bunlarla sınırlı değil. Hezarfen, kamuda faaliyet gösteren hemen hemen tüm şirketlere danışmanlık hizmeti veren çok yönlü bir şirket. İnternet sitesinde şirket kendisini “Bin ferli, çok hünerli” olarak tanıtıyor.Tüm bu ihaleleri alırken şirketin gösterdiği sermaye ise sadece 10 bin lira…
TARİKAT …
Hüseyin Avni Önder, ticaretteki başarılarının yanı sıra sosyal sorumluluk projelerinde de aktif biçimde görev alıyor. Önder, Bilal Erdoğan’ın yönetim kurulu üyesi olduğu Okçular Vakfı’nın genel müdürlüğünü de yapmış. Kendi ifadeleriyle 500 yıl önce kurulmuş eski adı Okçular Tekkesi olan vakfın, okçuluğun önemi, okçuluk malzemeleri ok atmanın incelikleri konusunda çalışmaları bulunuyor. Vakıf bu faaliyetlerinden ötürü geçen yıl İBB’den 4,4 milyon lira nakdi destek de aldı.
Hem ticari hayatta hem de sosyal hayatta dur durak bilmeyen Önder’in siyasi başarıları da gün yüzüne çıkmaya başladı. AKP üyesi olan genç girişimci 2015-2017 yılları arasında AKP İstanbul il gençlik kolları başkan yardımcılığı da yapmış. Yöneticilik yeteneklerini siyasette de konuşturan Önder henüz 33 yaşında.
Genç girişimcinin söz konusu bu başarı hikayesi 1,5 milyon genç işsizin bulunduğu, genç işsizlik oranının cumhuriyet rekoru kırdığı günümüzde tüm gençlere “örnek” olacak cinsten.
Sermayesi 5 gün önce 100’e katlandı
Hezarfen Danışmanlık şirketi 2 yıl içinde çığ gibi büyürken ticaret Sicil Gazetesi’ndeki sermayesi 10 bin TL olarak görünüyordu. Öte yandan sadece 10 bin lira sermayeli bir şirketin bu denli büyük kamu ihalelerine girmesi akıllarda soru işareti yarattı. Zira limited şirketlerin ortakları girdikleri ihalelerde bir sorun çıkması durumunda ticaret sicilindeki sermayeleri oranında sorumlu tutuluyorlar.
Başka bir deyişle genç girişimci Hüseyin Avni Önder’in gar ihalelerinde şartnameye uymaması durumunda, ihale sahibi TCDD’nin el koydurabileceği tutar sermaye olan 10 bin TL. Fakat bu zamana dek kamuoyunun gündemine girmeyen Hezarfen Danışmanlık son olarak tren istasyonları ihalesine girince dikkatleri üzerine çekti. 4 Ekim’de ihaleye 10 bin lira sermayeyle giren ve ihalede ayda 300 bin lira kira ödemeyi taahhüt eden şirket 14 Ekim’de sermayesini tam 100 katına çıkardı. Ancak İstanbul Ticaret Odası (İTO) ticaret sicil belgesine 1 milyon lira olarak kaydedilen yeni şirket sermayesi henüz Ticaret Sicil Gazetesi’ne kaydedilmiş değil. Başka bir deyişle şirketin sermayesi halen İTO’da 1 milyon lira, Ticaret Sicil Gazetesinde ise 10 bin lira olarak görünüyor.
Tüm hukukçular davet edildi
İBB Basın sözcüsü Murat Ongun, sosyal medya hesabından gar ihalesiyle ilgili açıklama yaptı. Ongun “Haydarpaşa ve Sirkeci Garları için hukuk mücadelemizi başlatıyoruz. Pazartesi 9:30’da Bölge İdare Mahkemesi’nde ihalenin iptali ve 11:30’da Anadolu Adliyesi’nde ihalede sorumluluğu bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz. Tüm hukukçular davetlidir” dedi.
Ünlü isimlerden ihaleye tepki
Haydarpaşa ve Sirkeci Garları’nın ihalesinden İBB’nin men edilmesine ünlü isimler, siyasetçiler ve hukukçular tepki gösterdi. İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu, baro avukatları ile beraber ihalenin iptali için pazartesi günü adliyede olacaklarını açıkladı. Twitter’dan tepki gösteren yurttaşlar #haydarpaşagarıhalkındır ve #TCDDİhaleyiİptalEt etiketleriyle paylaşımlarda bulundu. Sosyal medyadan Ahmet Ümit, Haydar Ergülen, Orhan Aydın ve Gökhan Özoğuz gibi ünlü isimler de tepki gösterdi.
Tarihi gar önü ne çağrı
Haydarpaşa Dayanışması bugün saat 13.00’te Haydarpaşa Teslim Alma ve Yollama Müdürlüğü önüne çağrı yaptı. Dayanışma üyeleri her pazar yaptıkları gibi 405’inci kez Haydarpaşa Garı önüne yürüyecek.
Gar ihalesindeki usulsüzlüklere ilişkin Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) bir çağrı ve açıklama yaptı. ÖDP sosyal medya hesaplarından yaptığı çağrıda aynı saatte Haydarpaşa Garı önünde toplanacaklarını duyurdu.
İmamoğlu’ndan sert tepki
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda ihaledeki usulsüzlüklere tepki gösterdi. İmamoğlu elenme gerekçelerinin de “komik” olduğunu dile getirerek “Şartnameye göre böyle bir zorunluluk olmadığı halde ihaleye giren 4 belediye şirketinin de ayrı ayrı iş deneyim belgesi olmadığı için elenmişiz. Konsorsiyumun tanımı nedir? Konsorsiyum eksikliklerin tamamlanması için kurulur. Bahaneye bakar mısınız? Daha dün belediyede 3 bin lira maaşı olan 10 bin lira sermayeli şirketin deneyimine güvenenler bizim koca Kültür A.Ş’nin deneyimini hafife alıp bahane üretiyorlar. Sormak istiyorum ortaklık sözleşmemizi uygun bulmayan kurul neden 15 gün önce bizim o ihaleye girmemizde hiçbir engel bulmadı ve bizi bu ihaleye kattılar. 15 günde değişen neydi? Değişeni söyleyeyim mi? Motivasyonunuz. O salonda kim varsa, yukarıya doğru kim varsa kime kadar gidiyorsa 16 milyon insanın hakkını öyle bir şekilde arayacağım ki siz de bunu göreceksiniz. Size bir başka komik sebep daha paylaşacağım bütün İstanbul gülecek. ‘Müşterek ve müteselsilen’ yerine ‘ortaklaşa ve birlikte’ demişiz. Biri eski Türkçe biri yeni Türkçe. Komediye, bahaneye, motivasyona bakar mısınız? Düştükleri duruma gülersiniz. Ama ne yazık ki bu trajikomik bir durum” dedi.
İBB ihaleden nasıl men edildi?
4 Ekim’de gar ihalesine 4 şirket katıldı. Bu şirketlerden Emre Kamçılı iş bitirme belgesi uygun olmadığı için ihaleden elendi. İhaleye başvuran Anadolu Kültürel Girişimcilik ise ihaleye teklif sunmayarak ihaleden çekildi. Sona kalan iki şirketin biri İBB’nin iştirak şirketlerinden Kültür A.Ş-İSBAK-Metro A.Ş-Medya A.Ş konsorsiyumu diğeri ise, Hüseyin Avni Önder’in 10 bin lira sermayeli Hezarfen Danışmanlık şirketi. Böylece ihale şartnamesine göre kabul edilen iki şirketin 15 gün sonra pazarlık için çağrılması gerekiyordu. Ancak 18 Ekim yani pazarlık günü geldiğinde pazarlık için sadece Hezarfen Danışmanlık çağrıldı.
İBB’ye ise bir faks gönderilerek ihaleden men edildiği bildirildi. İBB’nin pazarlığa çağrılacak şartlara sahip olmasına rağmen ihaleden men gerekçesi ise akıllara durgunluk verecek cinsten. Zira İBB’ye gönderilen tebligata göre men gerekçesi İBB’nin konsorsiyum adına değil, konsorsiyuma dahil olan tüm şirketler adına ayrı ayrı iş deneyim belgesi vermemesi oldu. Ayrıca ihale başvurusunda “müteselsilen ve müştereken” yazması gerekirken bu ifadelerin Türkçe karşılıklarının yani “birlikte ve ortaklaşa” yazması bir diğer men gerekçesi oldu. Bu gerekçeler ise İBB’ye haber dahi verilmedi. Böylece pazarlığa tek başına katılan Hezarfen Danışmanlık aylık 350 bin lira kira bedeliyle ihaleyi almış oldu.
Ozan Gündoğdu/Birgün
Bakan Turhan: Belediyenin firmaları istenilen şartları yerine getiremedi
Bakan Turhan, TCDD Genel Müdürlüğünce Haydarpaşa Gar sahası ve Sirkeci Gar sahasının atıl durumda olan bazı bölümlerinin kiralanmasına yönelik, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun açıklamasına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Bakan Turhan, Başkan İmamoğlu’nun açıklamalarını üzülerek takip ettiğini bildirdi.
‘NE KADAR ETİK OLMUŞTUR’
“Bilindiği üzere Haydarpaşa ve Sirkeci’de bahse konu gayrimenkullerin bulunduğu alanlar, sit kapsamındadır ve imar kısıtlılığı bulunmaktadır” diyen Bakan Turhan, bu alanların Marmaray’ın hizmete girdikten sonra yolcu hareketliliğinin azalması nedeniyle ihtiyaç dışı kaldığını vurguladı. TCDD’ye gelir sağlanması amacıyla, bu alanlar için ihaleye çıkıldığını kaydeden Bakan Akar, “İhale baştan sona, TCDD’nin kiralama yönetmeliğine uygun olarak yapılmıştır. Buna karşın, Sayın Belediye Başkanı, ihale yapılmadan önce, ‘Ne pahasına olursa olsun bu ihaleyi alacağım’ diyerek ihalenin rekabet ilkesini sekteye uğratmıştır. Şöyle ki; ihaleyi alan firma burada yapacağı işlerle ilgili ruhsat, izin ve belgeleri nereden alacaktır? Su, doğalgaz, gayri sıhhi müessese belgesi gibi belgeler nereden alınır? Elbette Belediye ve ona bağlı kurumlardan. Bu açıdan Büyükşehir Belediyesi’nin sürece müdahil olması en başından rekabet ilkesine halel getirmiştir. Şimdi soruyorum size, İBB’nin iştirakleri olan firmaların ihaleye girmesi ne kadar etik olmuştur?” ifadelerini kullandı.
‘BELEDİYE’NİN ORTAK GİRİŞİMİ DAHA DÜŞÜK TEKLİF VERMİŞTİR’
Bakan Turhan, Belediye şirketlerinin ihaleden elenme sebebinin, sosyal medyada yayınlanan videoda bahsedilen hususlarla alakalı olmadığını vurgulayıp, şunları kaydetti:
“Zaten ihale şartları, önceden kamuoyuna açıkça sunulmuştur. İhalede öncesinde, firmaların tek tek veya ortak girişim olarak girmesi halinde sağlaması gereken şartlar da aleni bir şekilde ilan edilmiştir. Belediye’nin söz konusu firmaları, istenilen şartları gerek tek tek gerekse ortak girişim olarak yerine getirememiştir. Ayrıca açık açık şartnamede, ‘müştereken ve müteselsilen’ ifadesinin belirtilmesine rağmen teklif mektubu ekinde bu ifadeye yer verilmemiş ve değiştirilmiştir. İhale Komisyonu, yaptığı inceleme neticesinde tüm bu hususları tespit etmiş ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi´nin şirketlerinin oluşturduğu ortak girişimi ihale dışı bırakmıştır. Kaldı ki, ihaleye Belediye’nin ortak girişimi daha düşük teklif vermiştir. Şimdi buradan herkese soruyorum; ihale şartlarını sağlayamayan ve daha düşük teklif verenin kazanması mı doğrudur, yoksa ihale şartlarını sağlayıp daha yüksek teklif verenin mi kazanması mı?”
‘SAYIN İMAMOĞLU’NU NEDEN RAHATSIZ ETMEKTEDİR’
Açıklamasında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sorular yönelten Bakan Turhan, şu ifadelere yer verdi:
“Öncelikle şartnamede istenilen evrakları bile hazırlamaktan aciz olan İBB yönetiminin ihaleyi almaya çalışması normal bir durum mudur? Bugüne kadar ki ticari ilişkilerinde de hep bu yöntemi mi izlemiştir? Ayrıca girmeye çalıştığı ihalede, Belediye ortak girişiminin teklifinin 3 katı teklif veren şirketin, ihaleyi kazanmasından daha doğal ne olabilir? Kamunun yüksek kazanç elde etmesinden bir rahatsızlık mı duymaktadır? ‘Yeterliliğe sahip olmadan ihaleye girerim, daha az teklif veririm; ihaleyi de bana vermek zorundasınız’ demek zorbalık değil midir? TCDD, 350 bin TL kira vermeyi teklif eden şirket yerine, 100 bin TL teklif eden ortak girişime bu ihaleyi verse, hukuki ve meşru davranmış olur mu? TCDD, tersi davranış gösterseydi, kamu zararı yaşanmış olmayacak mıydı? Kamudan bu tip gayrı meşru taleplerde bulunmak, kendilerinin benimsediği ve alışkanlık haline getirdiği bir yöntem midir? Şartname ve teklif edilen rakamlar ortada ve her şey şeffafken, kopartılan bu yaygara, ihale makamına sallanan parmaklar, ihaleye fesat karıştırmak değilse nedir? İBB’nin elinde, bu alanların binlerce katı büyüklüğünde yerler var iken, ihaleye konu alanlarda toplum yararına, modern bir kültür- sanat alanı kurulacak olması, Sayın İmamoğlu’nu neden rahatsız etmektedir? Bu ihaleyi yapan TCDD; neyi, nasıl, niçin ve ne kadar süreyle yapması gerektiğini tabi olduğu mevzuat usullerine uygun yapmıştır. Sayın Belediye Başkanı’nın ülkemizin saygın kuruluşlarından TCDD’nin itibarını zedelemeye kalkmasındaki maksadı nedir?”
‘MAKSADI NE OLABİLİR’
Bakan Turhan, Başkan İmamoğlu’nun ihalenin iptal edilerek ihale konusu alanların Büyükşehir Belediyesine tahsis edilmesini istediğini belirterek, “Benzer talep, İstanbul Büyükşehir Belediyesi´nin önceki dönem yönetiminden de gelmişti. Büyükşehir´in o zamanki yöneticileri, Haydarpaşa ve Sirkeci garlarına ait kullanılmayan alanların Belediye´ye tahsisini istemiş, TCDD bu talebi uygun görmemiştir. Ülkemizin bugününe bakacak olursak, bugün milli birlik ve beraberlik günüdür. Belediye Başkanı’nın böylesine anlamlı günlerde, gerçekleri saptırarak, birtakım avukatları da yanına alarak, genel kamuoyunu ve İstanbul halkımızı galeyana getirmeye çalışmasına anlam vermek mümkün değildir. Sayın Başkan´ın, gerçekleri saptırarak toplumu galeyana getirmeye çalışmaktaki maksadı ne olabilir. Acaba İstanbul halkını galeyana getirmeye çalışması, dilinden düşürmediği kucaklama stratejisinin bir parçası mıdır?” ifadelerini kullandı.
‘GÜNDEM SAPTIRARAK VERDİĞİ SÖZLERİ UNUTTURMANIN PEŞİNDE’
Bakan Turhan, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu söyleyerek, şunları kaydetti: “Kurumlarımız keyfiyet değil, hukuk esaslarına göre yönetilmektedir. Belediyelerimiz de buna dahildir. Belediye başkanı olmak, hiç kimseye hukuku çiğneme hürriyeti vermez. Belediyeler veya belediye başkanları da hukukun üzerinde değildir. Gerçi Sayın İmamoğlu, görevden alınan belediye başkanlarını ziyaret etmekle, ne kadar hukuk ve hukuk düzeni yanlısı olduğunu ortaya koymuştur. Hukuk ölçülerinin dışına çıkmak, bir belediye başkanı için aynı zamanda oyunu aldığı vatandaşları aldatmak anlamı da taşımaktadır. Buna kimsenin hakkı yoktur, olamaz da. Son olarak, Aziz İstanbul halkı! Sayın Belediye Başkanı, bir yandan da gündem saptırarak İstanbul´a ve İstanbullulara verdiği sözleri unutturmanın peşinde. Metro ve ulaşım gibi konularda verdiği sözler vardı. Hani, o sözler nerede? Bu kapsamda, yeni projelere başlamak bir yana, önceki belediye yönetimi döneminde yürütülen çalışmaların durdurulmuş olması hususunda da siz kıymetli İstanbul halkının bilgi sahibi olmaya hakkı vardır diye düşünüyorum. Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde, kendi sorumluluklarını yerine getirememenin acziyeti içerisindeki tavır ve ruh hali ile hareket eden bir şahsın, usulüne uygun bir ihale bahanesiyle, sosyal medyada yalan-yanlış ifadeler içeren videolar paylaşıp, halkımızı galeyana getirmek istemesinin amacını ve hedefini sizin engin basiretinize ve ferasetinize bırakıyorum.” DHA
250 bin liralık maaşlı başkan olur mu!