SEVGİNİN GÜNÜ!..


Faysal ATMACA
faysalatmaca@gmail.com

Sevmek;genelde farklı sebeplerle özelde ise aşk ile,dışındaki dünyaya veya kişiye bağlanmak,ilgi duymaktır..

-Genel için;dünyayı paylaştığı diğer insan ve canlılarla;

kalıtsal,mantıksal bağ kurmak;

anne,baba,kardeş,millet,

hayvan,çevre,doğa sevgisi gibi..

-Özel olanı ise;karşı cinse ve yaradana karşı hissedilen bağlılığın adı olan aşktır şeklinde tarif edebiliriz.

Genel ve özel manada sevgi ile ilgili söylediklerimizden de anlaşılacağı gibi tek güne indirgenecek kavramlar değildirler.

Sevgi;

Arz talep ilişkisi değil akıl gönül ürünü olup kutsaldır.

Yazımızın başlığında  ise sevginin bir gününden veya farklı adlar altında günlerinden bahsetiyoruz ve kocaman bir

çelişkiye imza atıyoruz..

Tıpkı ilk çağlardaki gibi

Aşkımızı,anne/babamızı vs  pazarcı tezgahlarında dolaşıma sokarak hemde.

Elbette ki sizin dikkatinizi konuya odaklamaktır maksadımız.

Tabiki;

Açık toplum olduğumuzdan toplumsal gelişme ve karşılıklı ilişkilere dün olduğu gibi bugün de sözümüz yoktur.

Gelişirken karşılıklı değerlerin etkileşimlerinin evrimsel süreçlere uğramalarını

doğal bedel saymak gerekir.

İtirazımız kuralsız taklitler ve tek yönlü alışverişleredir..

Mesela;

-İslam medeniyeti

-Batı medeniyeti

-Doğu medeniyeti.

-Avrupa kaçkınlarının yeni dünyada ürettikleri paranın esiri modernizm;

birbirleriyle etkileşime giren temel medeniyetler olarak görülür.

Modernizmin serpilmesiyle etkileşim hızı doğal olmaktan maksat olmaya evrildiği ve diğer medeniyetleri çeşitli pazarlama teknikleri ile yavaş yavaş yutarak  koca kainatın tek  hakimi olduğu artık saklanmıyor bile..

Kanaatimizce de doğru olan

Kuzey Kore’nin alenen,

Amazonlarda muhtelif kabilelerin muhtemel kapalı toplumları dışında tüm ülke ve toplumların olduğu gibi bizimde açık toplumu tercih ederek çağlar ötesine akışımızı sürdürmektir.

Paradoksa mahal vermeden  standartlara uygun istifade ederken milli manevi değerlerimizin sömürülmesine mani olmakta yapılması gerekendir..

Bunun için;

-Yılın her gününe özel bir mana yükleyerek ticari ve misyonerlik faaliyetlerinin arka planını eşeleyerek deşifre etmek.

-Eğitim ve öğretimi değerlerimizle barıştırmak.

-Makul sayılanlardan azami çıkarı aklı başında projelerle lehimize çevirmek.

-Liyakatı prensip edinip yeni yetenekleri keşfetmek,var olanları korumak.

-Sanatın;toplumsal değerleri geliştirecek projelerini destekleyerek bilincini oluşturmak.

-Gelişen teknolojilerle mücadele etmek yerine adaptasyon süreçlerini kısaltmak.

Gibi pek çok meşguliyetle gelişebilir ve koruyabiliriz kendimizi.

Şimdi,

İlk iş olarak  “Sevgililer günü”nün ardını didikleyelim de bakalım ne menem şeymiş?

SEVGİLİLER GÜNÜ

Şubat ayı ortasının aşk ile ilişkisi antik çağlara dayanmaktadır. Antik Yunan takvimlerinde, ocak ayı ortası ile şubat ayı ortasının arasında kalan zaman GAMELYAN ayı denirdi ve

Zeus ile Hera’nın

kutsal evliliğine adanmıştı.

Antik Rıma'da 15 Şubat,

bereket tanrısı Lupercus'un onuruna,

LUPERCALLİA GÜNÜ

olarak kutlanmaktaydı.

Bu günde, Lupercus'un din adamları tanrıya keçi kurban ederlerdi.Daha sonra kafalarının üstüne koydukları bir parça keçi derisi ile Lupercus'u simgeleyerek, Roma sokaklarında koşturup, karşılaştıkları herkese dokunurlardı.

Genç kızlar gönüllü olarak ileri atılır ve bereket tanrısının dokunuşundan paylarını almaya çabalarlardı.

İnanışa göre bu dokunuş sayesinde doğurganlıkları kolaylaşacaktı.

Lupercalia Bayramı'nın arifesi olan 14 Şubat'ta genç erkeklerin genç kızların isimleri yazlı kura çekerek bayram boyunca çift olma alışkanlığı vardı.

469'da Papa bu gayri Hristiyan bayramını yasaklayarak sadece kura çekilişine izin verdi. Ancak artık kuralarda kızların değil, azizlerin isimlerini yazılıydı.

Yani olayın aslına dokunmadan sadece zina hakkını papaza veriyordu..

İlk olarak Aziz

Valentine'nin onuruna kutlama günü, 14 Şubat 496 tarihinde Papa Gelasius tarafından ilan edilmiştir.

Ortaçağ’da ise:

Romantik aşk ile Valentine arasındaki bağlantı 14 Şubat geleneksel olarak kuşların çiftleşme günü olarak bilinmekteydi.

Günün bu özelliğinden dolayı sevgililer birbirlerine güzel sözler yazan notlar vermekteydi ve bu notlarda birbirlerine Valentine diye hitap etmekteydiler.

Sonuç olarak sevgililer gününün özel manada ilgimizi çekecek bir yanı olmadığı aşikardır.

Farklı kültür ve inanışa mensup yeryüzü paydaşlarımızın ritüellerinden ticareten istifade ise mümkündür.

 “Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür” aymazlığından kurtulmak ise tek çözümdür.

İsteyene

 Behruz-ı Babayani’nin yüreğinden dökülenler ile ana hatları kavramak kafidir vesselam..

TÜKETTİNİZ

KÂİNATI

Claudius asker için

Bekler ondört şubatı

Tanrıçanın emri ile

Kadınlardır ağız tadı..

Aşksız hayat kesin emir

Askerine boyun bağı

Tek bildiği yakıp yıkmak

Viran etmek evi bağı..

Hristiyan Valentine

İzin vermez nikâh için

Yalnız koymaz bir dakika

Kimse sormaz peki niçin..

Valentine aziz derler

Her şubat’ta türü şerler

Doğum günü/aşkın günü

her naneyi o gün yerler..

Hikayenin böylesine

Müslümanlar prim vermez

Türlü küffar kuş olsada

Bizim dama asla ermez..

Madem yeni çağdaş olan

İslam dini en yenisi

Paganlardan kalanların

Neden olduk biz delisi..

Birde işin vardır mutlak

Küreselin ticareti

Tacirlerin vicdanına

Terk edilmez insan eti..

Dünden razı bizimkiler

Azizlere soyulmaya,

Çekilirken ektikleri

Tohumları tuttu maya..

Teklifimdir hemen şimdi

Diyalogcu zangoçlara

Sizde bir gün kurban kesin

Değer verin bu koçlara..

Ticarettir be kardeşim

Diyenlere söyleyelim

Tükettiniz kainatı

Birazcıkta biz yiyelim..

Behruz-ı Babayani

Sevgi ve hürmetlerimle,