Suriye Savaşı’nın Son Evresi
Suriye’de gidecek yol tükendi. Bütün önemli boşluklar doldu. En son Türkiye’nin de doğal nüfuz alanını doldurması sonucu sağlam bir denge ortaya çıktı.
Son birkaç gündür Suriye’de yine bir hareketlenme gözleniyor. Sanki Ruslar ateşkesi sürdürmek isterken, Amerika bozmak istermiş gibi bir görüntü var. Öte tarafta PYD Amerikan bayrağı çekiyor. Kerry ve Lavrov her gün görüşüyor. Ama bu hareketliliğin genellenebilir bir anlama gelip gelmediği ciddi tartışma konusudur. Belki de sadece sahadaki aktörlerin gündelik savrulmaları olarak bile nitelendirilebilir. Yine aynı şekilde Amerika’nın son dönemde açığa düşmüş olması nedeniyle gündemi kurtarma çabasının bir parçası olabilir. Ama genel olarak bakıldığında Suriye’de defalarca yön ve şekil değiştiren savaşın yeni bir evreye geldiği ve bu evrede yeni şartların ortaya çıktığını söyleyebiliriz.
Kısaca söylemek gerekirse, aslında Suriye’de gidecek yol tükendi. Bütün önemli boşluklar doldu. En son Türkiye’nin de doğal nüfuz alanını doldurması sonucu sağlam bir denge ortaya çıktı. Hala DAEŞ geniş bir coğrafyada varlığı sürdüyor olsa da geri çekilme devam ediyor. Suriye’nin kuzeyinde elde ettiği bütün alanları kaybetti. En son Cerablus’tan çıktı. Şimdi El-Bab’a yapılabilecek bir operasyon gündemde. İleri doğru Rakka ve Musul gibi merkezlerde de DAEŞ’e operasyon yapılacağı uzun süredir konuşulmakta. Aslında herkes DAEŞ’i geçici bir olgu olarak görmeye devam ediyor. Zamanla eriyip ortadan kalkacağı düşünülüyor. Bu nasıl olur ne zaman olur kimsenin pek bir fikri olmasa da bir gün olur diye herkes hazırlık yapıyor. Boşaltacağı alanları kimin dolduracağının ne tür bir barış anlaşması imzalanacağını belirleyeceğine dair genel bir kanı var. Bu nedenle bütün aktörler DAEŞ’in boşaltacağı alanlara kendileri girmek istemese bile rakiplerinin girmesini engellemek istiyor. Bu anlamda DAEŞ’in çekilmesi beklenmedik karşılaşmalara dahi gebe olabilir.
Aslında DAEŞ’in elinde kalan bölgeler küresel ve bölgesel aktörler için stratejik anlamda daha az önemsenen yerlerdir diyebiliriz. Rakka ve Suriye’nin iç kesimleri tabii ki önemsenebilir. Fakat örneğin Rakka ne Türkiye ne Rusya ne rejim ne Amerika için vazgeçilmez bir hedeftir. Stratejik anlamda önemli bölgeler Suriye’nin iç bölgeleri değil, kenar bölgeleridir. Örneğin, Akdeniz kıyılarından Halep’e kadar olan bölge Rusya için stratejik anlamda en kıymetli bölgedir. Bu nedenle Esed rejimi tam düşmek üzereyken, Rusya Suriye’nin Akdeniz’e açılan bu kısmını muhafaza etmek için müdahil oldu. Halep’e kadar ilerledikten sonra durdu. Onun öncesinde Amerika desteğindeki PYD sürekli batıya doğru ilerleyerek Fırat’a kadar geldi. Aslında bu resim içinde kendi nüfuz alanını doldurmamış olan tek taraf Türkiye kalmıştı. Cerablus operasyonundan sonra o da tamamlanmış oldu. Şu haliyle bozulması zor bir dengenin kurulduğu söylenebilir. Türkiye El-Bab operasyonunu gerçekleştirip Halep’e yaklaştığında nüfuz alanları bütünüyle doldurulmuş olacak. Sonrasında ya bu dengeye uygun bir çözüm üretilecek ya da bu dengeyi bozmak isteyen çatışmalar devreye girecektir. Suriye’de son durumun neye doğru evrildiğini görebilmek için şu ana kadar nasıl evrildiğine bakmakta fayda var.
Suriye Savaşı çok farklı evrelerden geçti. İlk evresi barışçıl demokratikleşme taleplerine Esed rejiminin sert yöntemlerle cevap verdiği ve muhalefet ile rejimin çatıştığı dönemdir. Bu muhaliflerin ilerlediği dönemdi. O tarihlerde çok basit yöntemlerle Esed rejimi düşürülebilirdi. Muhaliflerin desteklenmesi ve öncelikle uçuşa yasak bölge ilan edilmesi gibi tedbirler rejimin direnişini kıracaktı. Ancak öncelikle Amerika olmak üzere Batılı ülkeler ısrarla kanlı Esed rejimini nereye varacağını kestiremedikleri bir dönüşüme tercih ettiler. Çünkü Esed’in zaten kolu kanadı kırılmıştı. Esed’in yerine gelebilecek demokratik bir hükumet kontrol edilemez bir hal alabilirdi.
Bu sırada uzayan savaş ortamı DAEŞ’i üretti. Bu Suriye Savaşı’nda ikinci evreye geçiş anlamına gelir. Bir taraftan DAEŞ’in, öbür taraftan muhaliflerin ilerlediği resim gitti. Yerine DAEŞ’le mücadele adı altında doğrudan Rusya müdahalesi ve dolaylı Amerikan müdahalesi geldi. Rusya savaşan bir aktör olarak müdahil oldu ve rejimin Halep’e kadar ulaşmasını sağladı. Tabii bunu DAEŞ ile mücadele ediyor bahanesiyle yaptı. Halbuki Suriye’nin iç kısımlarındaki DAEŞ’e müdahale etmek yerine Rusya destekli rejim, sürekli kuzeybatıya ve Halep’e doğru ilerledi. Halep’e ortak olunca da Kerry-Lavrov görüşmesi çerçevesinde Rusya durdu. Amerika, Rusya eliyle Suriye’de ilerlemesinden rahatsız olduğu müttefiklerini zayıflattı. Öbür taraftan PYD’ye destek vererek Suriye iç savaşında yeni bir aktör yarattı.