DOLAR

34,1026$% 0.24

EURO

38,1457% 0.1

STERLİN

45,5889£% 0.48

GRAM ALTIN

2.874,39%1,62

ONS

2.621,87%1,39

BİST100

9.900,25%-0,76

a

TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Yayman'dan "Famagusta" dizisine tepki

TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı ve AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Netflix'te yayımlanacak "Famagusta" dizisine tepki gösterdi.

TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı ve AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, Netflix’te yayınlanacak Kıbrıs Rum yapımı “Famagusta” dizisine tepkisini dile getirdi. Yayman, mecliste düzenlediği basın toplantısında, bu dizinin Kıbrıs meselesini çarpıtarak Rum tarafına propaganda aracı olarak kullanılmasını kabul edilemez bulduğunu belirtti.

“Rum tarafının, gerçeklerden kopuk, sürrealist bir dizi üzerinden Kıbrıs meselesini farklı bir yöne çekmesini ve bir propagandaya, algı operasyonuyla farklı bir yöne çekmesini asla tasvip etmiyoruz, onaylamıyoruz. Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır,” diyen Yayman, Türk dizi ve film sektörüne Kıbrıs davasını dünyaya anlatmak için destek verme çağrısında bulundu.

SAHA’DA KAZANDIĞIMIZI BİR DİZİYLE KAYBETMEYECEĞİZ

Yayman, “Sahada kazandığımız başarıyı masada asla kaybetmeyeceğiz. Rum tarafının, haksız bir biçimde ve sürrealist bir dizi üzerinden Kıbrıs meselesini farklı bir yöne çevirmesini ve bir propagandaya, algı operasyonuyla farklı bir yöne çekmesini asla tasvip etmiyoruz, onaylamıyoruz. Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır,” şeklinde konuştu.

Yayman, Netflix Türkiye, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Kamu İlişkileri Direktörü Pelin Mavili ile görüştüğünü ve kendisini meclis açıldığı zaman komisyona davet edeceklerini, platformun bu konuda nasıl bir yol izleyeceği konusunda görüşmek üzere olduğunu söyledi.

NETFLİX TBMM’YE GELİYOR

Yayman, Maraş’taki evkaf malı olan bölgenin açılmasının ardından bu dizinin Maraş’ta çekilmesinin de çok manidar olduğunu belirterek, Maraş’taki kazanımları bir dizi filmle çevirmek isteyen anlayışı onaylamadıklarını ifade etti.

“Biz halkların kardeşliğine inanıyoruz. Ege Denizi ve Akdeniz’in bir barış, kardeşlik denizi olması gerektiğine inanıyoruz. Rum tarafının Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yok sayan tavrını asla onaylamıyoruz,” diyen Yayman, sinema sektörüne seslenerek, Kıbrıs davasını dünyaya anlatacak filmler çekilmesi gerektiğini vurguladı.

“Nasıl ki onlar haksız olan davalarında dizi, film çekip bunun üzerinden propaganda yapıyorlarsa, bizim propaganda yapmamıza da gerek yok. Bizim de gerçekleri anlatarak Erenköy’deki şanlı direnişi, kanlı Noel’i, Muratağa ve Sandallar katliamını anlatmamız lazım. Bunun için Türk dizi, film sektörüne bir çağrıda bulunmak istiyorum; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve komisyonumuz yanınızdadır. Kıbrıs davasının bütün dünyaya ve Avrupa’ya, Rum tarafına anlatılması için desteğimiz daima sizin yanınızdadır,” dedi.

Yayman, Netflix’in Türkiye’de en çok abonesi olan platformlardan biri olduğunu ve bu büyük pazarın hassasiyetlerinin dikkate alınacağını umduğunu belirtti.

“Kıbrıs’ta sahada kazandığımızı masada kaybedecek değiliz. Rum tarafının algı operasyonlarına ve kara propagandalarına da asla ama asla müsaade etmeyeceğiz. Uluslararası platformlar dahil, Türk milletinin, Kıbrıs Türkü’nün hakkını dün olduğu gibi bugün de savunmaya devam edeceğiz. Çünkü Kıbrıs davası Türk milletinin davasıdır ve Kıbrıs’ta Rum tarafının amacını aşan birtakım makro taleplerinin olduğunu bütün Türkiye bilmektedir,” diye konuştu.

TROLL SİYASET ANLAYIŞI DEMOKRASİYİ REHİN ALDI

Yayman, dijital bir çağda yaşandığını ve bununla birlikte gündelik hayattan siyasete kadar bir trolleşmeyle karşı karşıya olunduğunu belirterek, gerçeklerden kopuk ve sorumsuz bir yaklaşımın söz konusu olduğunu ifade etti.

Bu trol siyasetini asla benimsemediklerini vurgulayan Yayman, siyasetçilerin sorumlu davranması gerektiğini söyledi. Yayman, dijital platformların altyapısının oluşturulması, hukuksal ve yönetsel çerçevenin sağlanması, teknolojik altyapının hazırlanması, temsilciliklerin açılması, bir muhataplık ilişkisinin geliştirilmesi ve ulus aşırı dijital şirketlerin Türkiye’de çalışma usullerinin belirlenmesinin AK Parti tarafından gerçekleştirildiğini belirtti.

“AK Parti yasaklara, sansüre karşı olan bir partidir. Dolayısıyla biz yasaklamaların, sansürün, engellemelerin bir çözüm olmadığını düşünüyoruz. Fakat son tahlilde özgürlük ile güvenlik dengesinin de korunmasının çok önemli olduğu kanaatindeyiz. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu mesele siyaset üstü bir mesele olarak ele alınmaktadır. Maalesef dijital ağların, sosyal medyanın yıkıcı etkisi yapıcı etkisinden daha fazladır. Özellikle Arap Baharı sürecinde bunu çok somut olarak yaşadık ve yaşamaya devam etmekteyiz,” dedi.

GERÇEK HAYATTA SUÇ OLAN DİJİTAL DÜNYADA DA SUÇTUR

Yayman, gerçek hayatta suç olanın dijital dünyada da suç olduğunu ve Türk ceza kanunlarına uyulması gerektiğini vurguladı. Ulus aşırı dijital şirketlerin kendilerini ulus devletin üzerinde görmesini asla kabul etmediklerini belirten Yayman, “Ulus aşırı dijital ağların kendilerini yasamanın, yürütmenin, yargının, toplumların üzerinde görmelerini ve yeni bir dijital tebaa inşa etmelerini asla onaylamıyoruz. Dolayısıyla bizim bu platformların bir özgürlük platformları ve şehirlerin yeni agoraları, yeni özgürlük meydanları olması gerektiği hususunda bir prensip kararımız vardır,” dedi.

YENİ DİJİTAL TEBAALAR KURULUYOR

Yayman, Türkiye’nin dijitalleşme konusunda dünyada ilk onda yer aldığını ve büyük bir dijital ağ kullanıcısı olduğunu belirterek, “Dijital ağların bir taraftan özgürlük platformu olarak kendilerini takdim ederken, diğer taraftan topluluk kurallarını ihmal edercesine, kadına şiddet, ötekileştirme, ırkçılık, nefret suçları, bağımlılık, uyuşturucu kullanımının teşvik edilmesi, din karşıtlığı, İslamofobi, dijital mobbing, pedofili, cinsiyetsizleştirme konularında bırakın yerli ve milli normları, evrensel normlara dahi uymamasını asla kabul etmiyoruz,” şeklinde konuştu.

YASAKLAMAK ÇÖZÜM OLMUYOR

Yayman, dijital platformlardaki oyunlara da değinerek, bu oyunlardaki chat odalarında kontrolsüz ilişkilerin ve iletişimin kurulduğunu belirterek, “Bu mesele sadece hükümetlerin, devletlerin, kamu görevlilerinin meselesi değil topyekun hepimizin meselesidir. Başta aileler, veliler, öğretmenler olmak üzere hepimizin bu konuda daha bilinçli hareket etmemiz lazım,” dedi.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Yavaş: Çocuklarımızın eğitim yolculuğuna omuz veriyoruz

HIZLI YORUM YAP