36,2388$% 0.35
38,0197€% 0.32
45,6053£% 0.35
3.360,93%-1,10
2.885,16%-1,46
9.877,59%-0,37
Orta Asya Türkleri’nde Misafir Karşılama Adetleri
Orta Asya’da misafirin iyisi yada kötüsü, zengini yada fakiri, gençi yada yaşlısı, kadını yada erkeği, tanıdık yada tanımadık olmasının hiç bir önemi yoktur. Onlara göre misafir her zaman Tanrı’nın bir elçisidir. Orta Asya Türk’leri gelen her misafire yemez yedirir, içmez içirir…
Kazak atasözünde olduğu gibi ” misafirle hiç bir iyecek olmazsa bile sıcak ve samimi sohbet yeter” derler. Orta Asya’da kapısı çalınan her ev gelen misafiri evine alır, güzel bir sofra hazırlar, gerekirse gece de kalmasını sağlar ve uğurlar. Bu gelenek Orta Asya’da çok eski dönemlerden beri süre gelmektedir. Kimine göre bu gelenek Cengiz Hanın askerlerini doyurmak için geçtiği bölgelerdeki hanelere dağıtmasıyla başladığını, kimilerine göre de Büyük İpek Yolunun başlamasıyla bu yol üzerinde yaşayan halklarla tüccarların arasında gelişen konaklama ihtiyacından doğduğunu belirtirler. Burada önemli olan bu güzel geleneğin bizlere kadar ulaşmasıdır.
İhtiyacı olan herkesin güvenle kalabileceği ve rahat edebileceği ortamın sağlanmasıdır.
Karşılıksız, sorgusuz yardımlaşma ve destektir. Bunun en güzel örneklerinden biri de İkinci Dünya Savaş sırasında Orta Asya Türkler’inin ırkı ve dinine bakmadan savaştan olumsuz nasibini alan herkese evlerini kapılarını açmaları ve birlikte hayata devam etmeleridir.
Orta Asya Türk’lerine göre bu gelenekleri yerine getirirken bazı kurallara da dikkat edilmesi gerekir. Örneğin gelen misafirin herkesle elini göğüsüne getirip eğilerek selamlayıp hal hatır sormaları, en ufak yaş farkına rağmen herkese “siz” diyerek saygıyla hitap etmesi şarttır. Bu geleneğin en önemli manevi özelliği ise herkese saygıyla, hürmetle paylaşarak iletişim kurmayı gelenek haline getirmesidir. Orta Asya’da gelen misafiri eli boş göndermezler. Aile durumuna göre hediye, iyecek vererek uğurlarlar. Özbek Türkleri’nde ” misafir babadan daha önemlidir” diye atasözü bile vardır. Buysa onların misafire saygı,hürmet göstermelerinin en önemli kanıtıdır.
Bu ani gelen misafir karşılamanın yani sıra düğün, ölüm ve eğlence durumlarımda özel olarak davet edilen misafirler için uygulanan adetler de vardır. Bu durumda gelen misafirler ev sahipleri için özel hazırlıklarla gelirler. Hanımlar bu durumda tüm mutfak hünerlerini gösterirler. Büyük ağaç dallarından örülen sepetlere elde yapılmış tatlı ve tuzlu hamur işleri, ekmek gibi iyecekler hazırlayıp sofraya sararak getirirler. Ev sahibi de geri sepeti çeşitli yiyeceklerle doldurup gönderirler. Gelen misafir akil yada yetenekli biri ise onun içtiği ve yediği yemeğinin kalanını ev sahibinin çocuğuna yedirirler. Bu adet çocuğun o kişiye çekeceği anlamına gelmektedir. Eğer gelen misafire ortaya büyük tabakla yemek sunulursa ona aileyle eş diğer mamüle gösterdiklerini ve ayrı tutmadıkları anlamına gelir. Özbek Türk’leri buna “hom tobak” yada “inok tobak”, kardeşliğin ve dostluğun tabağı derler. Orta Asya tarihine önemli izler bırakan ünlü alimler; Abu Reyhan Birûni, Abu Abdullah
Harezmi, Fıtrat, Abu Ali İbn Sinalar da hayat felsefelerinde dostluk, kardeşlik, saygı ve paylaşım gibi güzel kişilik nitelikleri her zaman öne sürmüşlerdir. Bu gelenekler bizlere babalarımızdan ve geçmişimizden kalan kutsal, altın diğerindeki manevi zenginliklerimizdir.
Orta Asya Türkler’inin misafirperverlikleri herşeyden önce iyiliğin, hoşgörünün ve saygının simgesidir. Bu özellikleriyle de hep ayrı bir yere sahip olmuşlardır ve kendilerinden söz ettirmişlerdir.
Emir Sarıgül’den İfade Verdim Alnımın akıyla çıktım
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.