TÜRKÜLERİN GERÇEKLERİ VE YEMEN TÜRKÜLERİNİN ARKA PLANI
Türküler, milletimizin içini döktüğü en samimi söyleyişlerdir. Kültürümüzün en güzel kaynağını oluşturan türkülerin ezgileri, insanımızın sevgisini, sevincini, acısını, ayrılığını, hoşgörüsünü kısaca Türk insanına ait bütün özellikleri samimi bir şekilde dile getirir. Yüzyıllar boyu bir çok acıyı yüreğinde yaşayan insanımızın acılarını dile getiren hüznünü ahenkleştiren türkülerimizi ona ezgi veren milli musiki enstrümanımız olan saz ile birlikte düşünürüz. Saz bütün sadeliğiyle yüzyıllar boyu ozanların elinde kopuzken aşığın elinde saza dönüşmüş ve insanımızın elinde, onun yüreğinin tercümanı olmuştur. Şu dörtlük sazın ve türkünün Türk kültüründeki fonksiyonunu öz bir şekilde dile getirmektedir: Bağlama dediğin üç tel bir tahta Ne şâha baş eğer ne tâca tahta Tüm dertleri özetlemiş bir âh’ta Bozkırda nârâdır bizim türküler Bu tâ derinden kopan âh, esasen çok şeyi anlatmakta adeta bir nârâ olup yurdun her yöresinden işitilmektedir. Türküler genellikle bir olay üzerine söylenir, halk tabiriyle yakılır. Buradaki yakmak ifadesi bile onun bir acı sonrası efkâr dağıtmaya yönelik oluşturulduğuna işaret eder. Yakılan bu türkülerle acılar belki biraz hafifletilir, sahibine teselli olur. Türkünün bu anlamda rahatlatan bir fonksiyonu vardır. En çok bir hüznü dile getirmede etkili olan türkü adeta yürekten kopan bir parça gibidir. Değişik çevrelerde farklı duygular içerisinde söylenen türküler bir takım katma söz ve ezgilerle eski havalarını kaybederler. Ezgisi, oyun havası olmaya yatkın bir türkü başlangıçta bir yiğitlik türküsü hatta bir ağıt bile olsa zamanla oyun havası olabilir. Zaman içinde radyo, tv vb. yerlerde dinlediğimiz türkülerin genellikle ezgilerine takılırız. Ezgi ve saza eklenen enstrümanlarla söz, müziğin altında dikkatten kaçar. Sözler dikkatle dinlendiğinde türküyü oluşturan ifadelerin inceliğini kavrarız. O sıradan, basitçe söylenmiş gibi görünen ifadelerin ne kadar mana yüklü olduğunu kavrarız. Türküyü yakan insan onu bir sehl-i mümteni gibi söyleyiverir ama o aslında yüzyıllardır süregelen bir medeniyetin bir kültür birikiminin mirasçısının dilinden çıkmış yüreğinden kopmuş sözlerdir. Türkülerin konuları özel olduğu halde herkes türkülerde kendinden bir parça bulur. Çünkü orada dile getirilen duygular ortaktır. Türküler hemen hemen hepimizden bir parça taşır, bizi derinden etkiler. Türkülerin hikâyesi genellikle çok aktarılmaz. Çoğunlukla anlamdan hareketle tahmin edilir. Gerçekte her türkünün bir hikâyesi vardır. Esasen Türk’ün topyekûn macerası türkülerde gizlidir. Türk insanı içini türkülere dökmüştür. Türkülerle ağıtını yakmış, hasretini türkülerle dile getirmiştir. Tanpınar, türküleri büyülü bir aynaya benzetir. Tanpınar, türkülerdeki sesin, bir kartal gibi süzülüp yükseldikçe ruhumuzu beraberinde götürdüğünü ifade ederek Yemen ve benzeri türkülerin Anadolu’nun iç romanını yaptığını ifade eder. Türk milleti özellikle Osmanlı Devletinin son zamanlarında bir çok cephede savaşmıştır. Kurtuluş savaşına kadar Mehmetçik cepheden cepheye koşturup durmuştur. Bu cephelerde her Türk ailesinden mutlaka birileri şehit düşmüştür. Cepheye koşan bu kahraman erlerin bir çoğu geri dönememiştir. Gidenlerin çoğu da gençtir. Kimi eşini çocuğunu terk ederken kimi de nişanlısını geride bırakıp vatanı milleti için cepheye koşmuştur. Ay karanlık bulamamış yolunu Seferberlik yaman bükmüş belini Zifiri gecede sinsin yalımı Zulmette çıradır bizim türkülerimiz Bütün bu ayrılıklar, acılar için diller türkü yakmışlardır. Bir çoğunun nerede öldüğü bile belli değildir. Mezarı ise hiç bilinmez. Kanı vatan toprağını sulamış olan bu yiğitler yine vatanın bir köşesini mezar olarak seçmiş meçhul birer kahramandırlar. Türkülerin konuları incelendiğinde ayrılık konusunun yoğun olarak işlendiğini görürüz. İnsanları en çok etkileyen yaralayan duygu da ayrılık temasıdır. Bazen uzak diyarlara para kazanmak için gurbete giden kişi, evini, köyünü terkederken bazen de bir kan davası onu memleketinden uzaklaştırır. Bazen eğitim için büyük şehirlere gidilir bazen de sürgün edilen insan öz yurdundan uzaklaştırılır. Kimi zaman askerlik dolayısıyla vatan için çarpışmak için sıladan uzaklaşılır. Her biri, gidenin ve geride kalanın yüreğinde ayrılık ateşini tutuşturur.