ÜLKENİN SON 20 SENESİ
Ülkenin yaşadığı 2001 yılı ile 2002 yılı arasındaki ekonomik kriz dönemi sonunda Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 3 Kasım 2002 yılında yapılan seçim sonuncunda iktidara geldi.
İktidara yeni gelen AKP Hükümeti, Bülent ECEVİT’ in Başbakan olduğu 57. Hükümet tarafından 2001 yılının ortalarına doğru yaptığı ekonomik reformlarını aynen devam ettirdi.
Bu reformlardan en önemlisi, piyasaya yön veren BDDK, TMSF, Hazinenin Görev ve Sorumlulukları ile bunların yanı sıra Merkez Bankası Yasasını da değiştirerek Merkez Bankasına bağımsızlık verilmesiydi. Bunlar yapılan en önemli reformlardı.
Bunların dışında AKP Hükümeti, Uluslararası Para Fonu olan IMF ile önceki hükümetin yaptığı anlaşmayı aynen devam ettirerek ülkede ciddi derecede finans bolluğu yaşatarak 2008 yılına kadar geldi.
Ancak dünyadaki 2008 yılında ortaya çıkan Finansal Krizi, başta ABD olmak üzere dünyanın gelişmiş ülkeleri ekonomilerinde meydana gelen likidite sıkıntılarını gidermek için Merkez Bankalarınca parasal genişleme politikaları ile faizleri sıfır ve hatta eksi faiz uygulayarak aşmaya çalıştılar.
Spekülatif büyüme diye adlandırdığımız bu dönemde gelişmiş ülkelerin bankalarında faizin sıfır ve hatta eksiye düşmesi sonucu AKP Hükümeti yüksek oranlı faiz uygulayarak dünya piyasalarında dolaşan sıcak parayı ülkeye çekmeyi başardı ve ülkede döviz bolluğu yaşandı.
Daha sonra ise AKP Hükümeti tarafından yapılan yanlış ekonomi politikası ile ekonomi yönetiminin liyakatten uzaklaşması sonucunda döviz bolluğu ve sıcak para girişine dayalı büyüme 2008 yılından sonra ciddi olarak gerilemeye başladı. Ülkede işsizlik ve üretim sanayisi gerilemeye başladı. Bu gerileme 2009 ve 2010 yıllarına kadar sürdü.
Hatta 2002 kriz döneminde olan ülkenin dış borcu 129,6 milyar dolar iken 2020 yılında bu borç 450 milyar dolara kadar yükseldi.
Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçildikten sonra bağımsız olan kurumların yıpratılarak, liyakatsiz bürokrasinin oluşturulması sonucunda güvenirlik ciddi oranda azaldı. 2002 yılında 1,6 TL olan dolar kuru, bu ucube sistem ile birlikte artış göstererek şuan 10,00 TL ve üzerine kadar yükseldi. 2002 yılında 29,8 olan enflasyon 2012 yılında 6,2 seviyesine kadar düşmüşken gene bu ucube sistemle beraber 2021 Eylül ayı itibarıyla yükselişe geçerek enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 19,58, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 43,96 oldu.
Bu döviz kurunun yükselişini önlemek için Merkez Bankasının aktifinde döviz bulunmadığından piyasaya döviz sürerek önlem alamadı. Çünkü piyasaya sürülmesi gereken 128 Milyar Dolar buhar olup uçup gitmişti ve bu AKP iktidarı Merkez Bankasının kasasından çıkan ve nereye harcandığı bir türlü açıklanamayan ve açıklasa da bir türlü inandırıcılığı olmayan açıklamalar yaptı.
Bunun en büyük nedeni tek kelime ile Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte tek elden yönetim biçiminin seçilmesi olmuştur. AKP Genel Başkanı Sn. Erdoğan’ın ise “ ben ekonomistim, onlar anlamaz “ ve ayrıca ekonomi literatüründe olmayan “ faizler düşerse enflasyonda düşer “ teorisinin sonucunda Merkez Bankasının zamansız ve gereksiz faiz indirimime geçmesi hem enflasyonu ve hem de döviz kurlarını yükseltmiştir.
Ülkenin yanlış yönetimi sonucunda oluşan yurt içi ve yurt dışı güvensizliği sonucu uluslararası yatırımcıların Türkiye’yi tercih etmemesine neden olmuştur.
Bugüne kadar iktidar tarafından yapılan yanlış politikalar sonunda halkın en büyük sorunu ekonomi, işsizlik, salgın, terör, eğitim, adaletsizlik, hukukun tarafsız işleyememesi, hükümetin başarısız politikaları olmuştur.
Ayrıca hükümetin yanlış dış politikaları sonunda ülkeye gelen Suriyeli, Afganlı vs. kayıtlı 4 milyona yakın ve kayıtsız da 1,5 milyonda dahil 5 milyon yabancılarında ülke ekonomisine ciddi oranda zarar vermektedir. Bu işsizlik durumunda bu yabancıların ucuz işçilik oluşturması da piyasada işsizliğin önünü açmış olup, iktidar bunun farkında olmasına rağmen önlem alamaması düşündürücüdür. Hatta AKP milletvekili ve eski Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Aktay’ın “ çok önemli bazı yerlerde Suriyelileri çekin, bu ülke ekonomisi çöker " ifadesini kullanması talihsiz bir açıklamadır.
Eski Türkiye dedikleri dönemde yani 1923 yılından AKP’nin iktidara geldiği döneme kadar ülkeyi yöneten hükümetler, ülkeye yüzlerce fabrika, baraj, yollar, köprüler ve demiryolları gibi yatırımlara toplam 780 milyar liraya yakın harcama yapmalarına karşın, 2002 yılından bugüne kadar ülkeyi yöneten AKP iktidarı ise halkından 2 trilyon 595 milyon Dolar vergi, özelleştirme adı altında 2002 yılından 2019 yılına kadar ülkede ne kadar milli değerler varsa onları satarak toplam 62 milyar Dolar, vergi dışı normal gelir adı altında 248 milyar Dolar, faiz ve rant geliri adı altında 678 milyar Dolar, sosyal fon geliri adı altında 1 trilyon 33 milyar Dolar olmak üzere toplam 4 trilyon 616 milyar dolar para topladı. Tüm bu paraları harcayarak şuan itibarıyla ülkeyi 450 milyar Dolar borç altına soktular.
Mutlaka bunun hesabı sorulmalı ve halkına açıklanmalıdır. Çünkü bu paralar halkın paralarıdır.
Gelelim AKP iktidarının diğer icraatlarına,
2002 Yılında dış borç stoku 129,6 milyar Dolar iken
2020 Yılında dış borç stoku 450 milyar Dolar oldu.
2003 Yılında İhracat toplam 52 milyar 394 milyon Dolar
2003 Yılında ithalat toplamı (- 47 milyar 109 milyon) Dolar
2020 Yılında ihracat toplamı 169 milyar 638 milyon Dolar
2020 yılında ithalat toplamı 219 milyar 517 milyon Dolar
2002 Yılında Kredi Kartı Borçları 6,6 milyar lira iken
2020 Yılımda Kredi Kartı Borçları 887,6 milyar lira oldu.
2002 Yılında cezaevinde toplam 98 bin 955 kişi
2017 yılında cezaevinde toplam 215 bin 761 kişi
2003 Yılında kamuda çalışan sayısı 2 milyon 188 bin kişi
2019 Yılında kamuda çalışan sayısı 4 milyon 570 bin kişi
2002 Yılında uyuşturucu vs. hapse giren 3bin 450 kişi
2017 Yılında uyuşturucu vs. hapse giren 22 bin 490 kişi
2002 Yılında cinsel suçtan hapse giren 858 kişi
2017 yılında cinsel suçtan hapse giren 26 bin 539 kişi
İCRA DOSYASI
2002: 8 milyon 613 bin 759 adet
2019: 21 milyonun üzerinde (Kasım)
İŞSİZ SAYISI
2002: 2 milyon 464 bin
2019: 4 milyon 596 bin (Temmuz)
İŞSİZLİK ORANI
2002: Yüzde 10.3
2019: Yüzde 13.9 (Temmuz)
TÜRKİYE’NİN BRÜT DIŞ BORÇ STOĞU
2002: 129.6 milyar Dolar
2019: 446.8 milyar Dolar (Ekim)
DIŞ BORCUN GSYH ORANI
2002: % 54.8
2019: % 61.9
MERKEZİ YÖNETİM TOPLAM BORÇ STOKU
2003: 283.2 milyar lira
2019: 1 trilyon 239 milyar lira (Ekim)
GSYH
2002: 231 milyar Dolar
2019: 749 milyar Dolar (Tahmini)
KİŞİ BAŞI GSYH
2002: 3 bin 492
2019: 9 bin 93 dolar (Tahmini)
BÜYÜME
2002: Yüzde 6.2
2019: Yüzde 0.5 (Tahmini)
ENFLASYON
2002: 29.8
2019: 9.26 (Eylül)