YA VERDİĞİN SÖZÜ TUTACAKSIN YA DA SUSACAKSIN!
Hz. Muhammed (S.A.V):
Umut verip, güven aşılayıpta yarı yolda bıraktığın insanın gönül sadakasını iki dünyada da veremezsin.. buyuruyor kainatın efendisi.
İslam; insanlığın en naif, en güzel özelliklerini içinde barındıran, bütün kötülükleri ve olumsuzlukları reddeden kutsal ve yüce bir dindir.
Bu güzelliklerinden birisi de adaletin, toplum huzurunun temeli olan doğruluk, dürüstlük ve çalışkanlığın esaslarından birini teşkil eden sözünde durmak, vefalı olmak, verdiğin sözleri mutlaka yerine getirmektir. Buna eski dilde “ahde vefa” denilirdi. İslam ahlakının, ekonominin, ticaretin, çalışma hayatının, sosyal adaletin, aile ve dostluk hukukunun temelini oluşturur. İnsanlar verdikleri sözlere ihanet eder, yerine getirmezlerse oraya yalan dolan, dalavere girer ki, o zaman kişiler arasındaki güven ortadan kalkar. Sözünde durmayan, verdiği sözü yerine getirmeyen, tükürdüğünü yalayan kişiler sadece Allah’ın katında değil, toplumsal konumları ne olursa olsun; kral olsun, padişah olsun, en alim ve en zengin olsun halk nazarında da yerle yeksan olurlar. Toplumdaki saygınlıklarını yitirir, silinip giderler. Ahiretteki cezaları da cabasıdır.
Günümüzde bu durumu çokça yaşıyoruz zaten. Şu durumda kim güvenilir? Kim ehil? Sorgulanır oldu tabi ki. Söz verenler söz verdiklerinden kaçar, yüzlerine bakamaz oldular. Eh be Ademoğlu bu duruma düşeceğine ağzından çıkan lafa mukayyet olsan da karşındaki insanda sana olan güvenini yetirmese, o minnoş kalbini yıkmasan olmaz mı? E olmaz tabi ki karşımıza çıkacak neler var bilmiyoruz. Yola çıktıklarımızı yolda bulduklarımıza tercih eder oluyoruz. Zannediyoruz ki bir daha karşılaşmayacağız. Zannediyoruz ki unutulur böyle gül gibi yaşayıp gideriz.
Hani etten kemikten ya insanoğlu! Hani bir kalbi var ya iki dudağımızdan çıkan o sözler karşımızdakinin kulaklarında çınlıyordur mutlaka. Belki bunun üzerine hayaller kuruyordur. Kendince daha nasıl yardımcı olabilirim derdindedir. Kim bilir? Belki daha çok fayda sağlayabiliriz o insancıklardan. Velhasıl-ı kelam söz önemlidir azizim. Bizi biz yapan kelimelerimizdir. Bizi ifade eder doğru kullandığımızda gerçekten başarılara koşturur bizi.
Dil, insanlara söz vermek için adeta yarışır ama nefis, çoğu zaman verilen sözü yerine getirmeye yanaşmaz engel olur. Onun için en iyisi, insan tutabileceği sözler vermelidir. İnsanlar bize güvenir ve verdiğimiz sözlere inanırlarsa bunun karşılığı olarak Allah-u Zülcelâl de bize emin bir kimse olmayı nasip edeceği gibi ahirette de büyük mükâfatlar verecektir. Hani islam üzerineyiz ya. Hani bu dine mensubuz ya! İnancımız bu yönde ya!
Hz. Peygamber (sav) de bir hadisi şerifte şöyle buyurmuştur:
“Şu üç şey kimde bulunursa -oruç da tutsa, namaz da kılsa- o, münafıktır;
- Konuştuğu zaman yalan söyleyen,
- Verdiği sözden cayan ve
- İtimat edildiği halde emanete ihanet eden.” (Buhari, Müslim)
Bir toplumun huzuru, güveni, emniyeti, maddi ve manevi olarak kalkınması için doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık, yani adalet üzerine kurulur. Yalan, hilebazlık, vefasızlık, sözünde durmamak, ikiyüzlülük ise toplum huzurunu temin eden ahlaklı insanı yok eder. Onun için yüce Allah tekrar buyuruyor; "verdiğiniz ve yerine getiremediğiniz sözlerden dolayı önce helalleşin, sonra tevbe edin. Allah’a ve kullarına verdiğiniz sözleri az bir dünya menfaatleri karşılığında değişmeyiniz. Eğer bilirseniz bu sizler için ağır bir sorumluluktur." (Nahıl 95)