YAPAY’DAN DOĞAL’A

MODESA Başkanı Ayhan Sekmen, Kastamonulu iş adamlarına çağrıda bulunarak; “Un var, yağ var, şeker var ama helva yapmamız için tek engel, gözümüzün önünde duran cevherlerin farkına varamamış, dikkatimizi çekememiş olmasıdır” diye konuştu.

Kendisi de Kastamonulu olan Sekmen, İtalya, Venedik ve İsviçre gibi ülkelerin içinde olduğu yurtdışı gezileri esnasında ticari ve turistik mekanların yanı sıra mimari çalışmaları yakından izlediğini belirleterek, oralar yapay güzellik, bizim ise mukayese edilemeyecek kadar doğal güzelliklerimiz var. Her şeyiniz olabilir ancak farkında değilseniz hiçbir şeyiniz yoktur.  Bizim sahip çıkmadığınıza sahip çıkanlar olacak. Bu kaderimiz olmamalı dedi.
3 Milli parkı, 4 Tabiat parkı, 2 kayak merkezi, 172 kilometre sahil şeridi, doğa ve tabiat harikası Küre Dağları, Antik kentleri içerisinde barındıran Kastamonu’nun halen keşfedilmeyi bekleyen kent konumunda olması, bizim büyük eksikliğimiz. Bu eksik ve aksak kalışa maruz bırakılmış bir kentte yapılabilecekler için yarın çok geç kalınabilir, ne yapılacaksa bugün yapılmalı ve adım atılmalı dedi. Sekmen, İş adamlarımızın kendi yörelerine daha fazla kulak kabartmalı, üretim ve tesisleşmede kendi yörelerine yatırımlarını sıklaştırmalılar aksi takdir de iş işten geçmiş olacak diye belirti.
Sekmen; “Mimari diyeceksek 700 yıllık Kastamonu evlerini, tarih diyeceksek Pompeopolis Antik kenti, Ginolu kalesi, Araç Kahin tepesi, deniz diyeceksek 170 Kilometre sahilimizin, 103 kilometresi Cide’de. Doğa diyeceksek, Pınarbaşı ve Azdavay’ı içine alan Küre Dağları milli parkı, Kış turizmi diyeceksek Ilgaz ve Yurduntepe, Orman varlığını konuşacaksak %65 en güzel yeşil bizde. Cide’de var olan tersanecilik başta olmak üzere, el sanatları ve üretim alanlarıyla geleceğe bugünden hazırlanmış bir Kastamonu hayalimizi devam ettirmeliyiz. Ben bu konuda bilgim, çevremle hazırım diye konuştu.
Ayhan Sekmen şöyle devam etti; “Avuç avuç para döker gideriz Avrupa’ya; Heidi’nin yaşadığı ormanı, Tuna nehrini, Eyfel kulesini, Madrid’i, dar sokaklarıyla ünlü eski Viyana’yı, Londra’nın ortasından geçen nehri, Saint Jarmen’i ballandıra ballandıra anlatırız da Kastamonu’yu ikiye bölen ırmaktan, Ilgaz dağlarından, Küre dağlarından, koylarımızdan, mağaralarımızdan, yeşilin tonlarından, yaban yaşamın inanılmaz çeşitliliğinden ve sağlık dostu havasından pek söz etmeyiz.”