YERLİ VE MİLLİ
Günümüzde Türkiye'deki en gözde deyim bu; Yerli ve milli… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hemen her konuşmasında mutlaka kullandığı, AKP hükümet üyelerinin söylemeden edemedikleri söz; “Yeni Türkiye”nin mottosu adeta. Ama bakın ne kadar yerli, ne kadar milli; – Türkiye bugünlerde PKK'dan, FETÖ'ye, IŞİD'den PYD'ye kadar pek çok terör örgütüyle, sınır içinde, dışında mücadele ediyor. Peki bu mücadelede ne kullanılıyor? Geçen haftadan bir rakam; Türkiye, son bir yıl içinde Almanya'dan 76.4 milyon Euro değerinde silah ve mühimmat almış. Bir önceki yıl, Almanya'nın silah satışında 25. sıradayken, geçen yıl 8. olmuş. – İstihbarat örgütümüzün adında “Milli” kelimesi var. Ama Ruslara göre, istihbaratımız Rusya ve İran'dan. Rus Parlamentosu Savunma Komitesi Başkanı Frants Klintseviç, Türkiye'nin kamuoyuna hiç ilan etmeden, Rusya-Suriye-İran istihbarat paylaşım ağına dahil olduğunu açıkladı. – İstihbarat demişken; ABD'den gelen bir bilgiyi de paylaşmak lazım; Meğer adında “Türk” kelimesi geçen şirket, Türk Telekom, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını izlemeye kalkmış. Forbes'te yayınlanan habere göre, Türk Telekom Türkiye'deki internet kullanıcılarının bütün trafiğini kontrol etmeye, kimliklerini tespit etmeye ve şifrelerini öğrenmeye yönelik bir yazılımı, Amerikan Procera Network adlı şirkete sipariş etmiş. Ancak Amerikan şirketinde çalışan mühendislerin böyle bir yazılımın bir Türk şirketine, kendi vatandaşlarını izlemek üzere satılmasına isyan edip, durumu basına sızdırmış. Bu haberler sadece geçen haftadan kalanlar. Bunlar gibi binlerce örnek var. Kısacası; AKP'nin yeni Türkiye'si “yerli ve milli” ama; İstihbarat Ruslarla İranlılardan, kendi vatandaşını izleme yazılımı Amerikalılardan, terörle mücadelede kullanılan silahlar Almanlardan. O kadar yerli; o kadar milli….
Ne Musul… Ne Rakka…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu hafta dış politikada el yükseltti; Daha önce sadece Musul ve Halep'ten bahsederken, Türkiye'nin “müdahale edebileceği” yerlere Menbiç'i de, Rakka'yı da, hatta isim vermeden Afrin'i de ekleyiverdi. Osmanlı örneği burada da geçerli midir bilinmez; Ama Türkiye'nin bu aşamada Erdoğan'ın koyduğu bu hedeflere Türk Silahlı Kuvvetleri'ni göndermesi biraz zor. Şöyle ki; – Musul operasyonundaki “baş aktör” ABD, Türkiye'nin operasyonda hiçbir rol üstlenmediğini resmen açıkladı. Türkiye'nin de operasyona dahil olmasının tek yolu, Ankara ile Bağdat arasında bir uzlaşmaya varılması. Bu uzlaşma da, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Irak Başbakanı İbadi hakkındaki sert sözlerinden sonra çok zor. – Halep konusunda ise, Rusya destekli Esad kuvvetlerinin Özgür Suriye Ordusu'na yönelik son helikopter saldırısının ardından söylem değişmiş gibi; son bir aydır her konuşmasında Halep'e vurgu yapıp, bu kentte yaşananların Türkiye'yi çok yakından ilgilendirdiğini tekrarlayan Erdoğan, son konuşmasında “Halep, Haleplilerindir” ve “Halep'le ilgili sorunumuz yok” deyiverdi. – Yönünü Suriye'deki YPG-PYD güçlerine çeviren Erdoğan, önce Menbiç, ardından da Afrin'in TSK'nın “yeni hedefi” olabileceğini söyledi. Ama bu söyleme de dolaylı itiraz bizzat ABD'den geldi. Önce ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Kirby, isim vermeden TSK'nın Kuzey Suriye'ye yönelik hava harekatları ile top atışlarını eleştirdi ve “ABD bu hareketleri ne desteklemektedir, ne de göz yumacaktır” dedi. – Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama'yı telefonla arayarak, Rakka'ya operasyonun birlikte yapılabileceğini söyledi. Tam bu konuşmayı kamuoyuyla da paylaşmıştı ki, ABD'den ilginç bir çıkış geldi; Irak'aki IŞİD karşıtı operasyonlardan sorumlu komutan olan Amerikalı General Townsend, Rakka operasyonunun ana omurgasını PYD-YPG'nin oluşturacağını açıkladı. Böylece Türkiye'nin Rakka hedefi de ortadan kalkmış oldu. Malum; AKP'lilerin “rol modeli” Osmanlı padişahları. Osmanlı'dan bahsederken, ülkenin ne zaman ekonomik sıkıntıya girse, Padişah'ın sefere çıktığı anlatılır. Ancak Osmanlı'da geçerli olan, Türkiye Cumhuriyeti'nde uygulanamayacak gibi…
ANKARA FISILTISI
Adında “Türk” geçen üç şirket zorda
Nafile başkanlık tartışmalarını da; Musul/ Halep bağlamında çarşaf çarşaf yayınlanan savaş planlarını bir tarafa bırakın. Çünkü Ankara bunları tartışmıyor; Ankara'nın en önemli gündemi bugünlerde ekonomi. Doların rekor üzerine rekor kırması; Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'nin art arda notunu düşürmesi; Ve en önemlisi her geçen gün giderek sayısı artan iflaslar. Ankara kulislerinde ekonomi konuşuluyor. Kulaktan kulağa en çok fısıldanan ise, Türkiye'nin adında “Türk” kelimesi geçen üç büyük şirketinin girdiği büyük finansal kriz. Türk Telekom'un borçlarını ödeyemediği zaten sızdı. Mali zorluğa düşen diğer iki büyük şirketin adını da siz tahmin edin.