Z Kuşağı ve Sorunları..

Gelecekten umutlu olan gençler şimdilerde yerini umutsuzluğa bırakan bir kaygı taşıyor. Gençlerin asıl sorunlarını Kaliteli Eğitim, İstihdam ve Bağımlılık olarak gözlemliyorum.
Problemin kaynağı eğitim standartlarının Avrupa ve Amerika’ya oranla düşük olması. Her şehirde bir üniversite bulunması, üniversite kontenjanlarının talebin büyük çoğunluğunu karşılar hale gelmesi sayesinde eğitime erişimin önündeki engelleri büyük ölçüde ortadan kaldırmış olmasına rağmen öğrencilerin önemli bir kısmı; barınma, burs, ulaşım, bilimsel ve teknik imkânlar gibi; ekonomik, sosyo-kültürel ve psikolojik sorunlarla karşı karşıya bırakıyor. Bu durum şanslı olan gençleri yurtdışına eğitim için gitmenin yollarını aramaya mecbur bırakıyor.
Gençlerin İşsiz kalışına neden olan birçok faktör var olmakla beraber bunun önüne geçilmesine en büyük engel içinde bulunduğumuz eğitim sorunudur. Eğitim sisteminin uygulamalı eğitimde yetersiz kalması aktif bireylerin yetiştirilmesini engelliyor. Hızla değişen dünyada aynı şekilde hızla dönüşen iş piyasasına, üniversitelerin ve işveren kurumların işbirliğinin sağlanması büyük önem arz ediyor. Üniversite kontenjanlarının arttırılması, eğitime katılım oranlarının yükselmesi rekabet ortamını zorlaştırırken aynı düzeyde iş alanı yaratılmasını da gerekli kılıyor. Ülkemizde bu gelişmelere karşın iş gücü planlamasının yapılmaması ise arz-talep dengesizliğini beraberinde getiriyor.
Sigara, uyuşturucu, kumar, fuhuş, hırsızlık gibi bir kısmı adli suç kapsamına giren kötü ve zararlı alışkanlıklar da hayati derecede öneme sahip. Türkiye'de yetişkin nüfusun yaklaşık yarısı malesefki sigara içiyor. Ülkemiz bağımlılık konusunda Avrupa içerisinde üst sıralarda yer alıyor. Tütün, Alkol, Uyuşturucu, Kumar ve Teknoloji bağımlılığı, gençliğin olumlu işler yapmasının önünde büyük bir engel olarak duruyor.
Gençliğin demokratik mekanizmalara dahil olması, kendilerini ilgilendiren süreçlere katılması, karar alma mekanizmalarına etki etmesi de çok önemli. Ancak buda sadece seçimlerde oy vermekten ibaret kalmakta.. Tüm bu sorunların tek tek ele alınarak çözülmesinden ziyade birbiri ile ilişkili olarak çözümler üretilmesi daha doğru bir yaklaşım olacak. Bu meselede çözüm; devletin insiyatif alarak çözüm yöntemlerini politika haline getirmesi ve sivil toplum kuruluşları ile dirsek temasında çözüm aramasıdır. STK’lar da ortak akla dayanan ve konjonktürel realiteye uygun çalışmalar ortaya koymalı. Ayrıca ebeveyn olarak çocuklarımızı büyütürken korumak ve onlara kendilerini koruyabilecekleri davranışsal bir öğretileri yerleştirmeliyiz. Baskıcı olmaktan ziyade dinlemenin, kendilerini ifade etmelerine izin vermenin çok önemli olduğunu vurgulamalıyım..

Hadise Ruyem AYDOĞAN