DOLAR

40,2592$% 0.13

EURO

46,7280% 0.07

STERLİN

53,9463£% 0.2

GRAM ALTIN

4.309,12%-0,18

ÇEYREK ALTIN

7.021,00%0,34

TAM ALTIN

28.001,00%0,34

ONS

3.335,67%0,36

BİST100

10.222,02%-0,03

BİTCOİN

4782277฿%1.63469

a

Padişahın biri bir gün vezirlerine emir verir, yeni vergiler koydurur, sonra da halkın tepkisini ölçtürür. Halk burnundan solumaktadır, isyan içindedir. 6 ay sonra padişah yeni vergiler koydurur. Halk gene isyan eder, gene tepkilidir. Vezirler, padişaha artık duralım derler ama o aldırış etmez. İki, üç, dört bu böyle devam eder, padişah vergi koydurur, halk isyanlardadır. Son vergiyi koydurduğunda ise halktan hiç ses çıkmaz, aksine gülüp eğlenirler, çalgı, çengi, vur patlasın, çal oynasın.

Vezirler, padişah haklıymış derler ve yeni vergiler koymaya hazırlanırlar. Huzura çıktıklarında Padişah “hayır”, der. Onların isyan etmeleri, tepki göstermeleri normal insani bir davranıştı, ama bugünkü durumları normal değildir, o yüzden ne yapacakları belli olmaz diyerek yeni vergiyi koydurmaz. İşte bu nokta zurnanın zırt dediği yerdir. Bardağı taşıran son damladır.

Sosyologların, davranış bilimcilerin sıkça kullandığı bir kavram vardır. Tipping point, yani taşma noktası derler. Tıpkı bizim bardağı taşıran son damla misali. Bizde de Osmanlıcadan kalma benzeri bir deyim vardır, işba noktası deriz. O da doyma noktası anlamına gelir. Ekonomide de marjinal faydanın 0’a geldiği anlamında kullanılır. Yemekte, içmekte işba noktasına geldiyseniz,  bir lokma, bir yudum daha alayım derseniz, yediğiniz her şeyi kusarsınız. Yani Amerikalıların tipping point dediği kavram ile bizim işba noktası aynı şeydir. Oraya geldik mi? Bana göre geldik, geldik de uzatmaları oynuyoruz.

Bunları neye dayanarak mı söylüyorum?
Tabi ki gözlemlerime, duyumlarıma, yapılan araştırmalara göre söylüyorum. Çevremdeki AKP’li dostlarım ve tarafsız kişiler arasında referanduma ilişkin sorulardan büyük ölçüde “HAYIR” yanıtını alıyorum. Hele konuştuğum onlarca MHP’liden sadece tek bir kişi “bizde genel başkanın tavrı sorgulanmaz” diye cevap verdi.

Geçen gün bir profesör arkadaşımın ofisinde, ülke meselelerini müzakere ediyorduk. Önüme bir araştırma koydu. Araştırmayı yapan kuruluş öyle seçim tahmini yapan bildiğiniz kuruluşlardan değil. Bunlar istek üzerine daha objektif ve bilimsel araştırmalar yapıyorlar. Bizim arkadaşımız da bu araştırma için kendi ekibinden araştırmacı takviyesi yapmış bu kuruluşa. Neyse sadede gelelim, araştırma sonucuna göre meclisteki tüm siyasi partilere karşı güven azalması olduğu tespit edilmiş. Güven duyulmadığı halde niçin bu partilere oy verildiği sorulduğunda ise başka seçenek olmadığı cevabı alınmış.

Nasıl bir seçenek sorusu sorulduğunda ise, gelen cevaplar merkez sağ siyaset anlayışını tarif ediyor. Şıklara verilen cevapların oranından ise yeni bir lider tipi ortaya çıkıyor. Kadın, erkek eşit oranda, seçmen profilini doğru yansıtacak yaş gurupları ve kırsal, kentsel oranları gözetilmiş, 46 vilayetteki 6 bin dolayında denek üzerinde yapılan anketten çıkan sonuca göre özlenen lider acaba kim olmalı sorusunu akla getiriyor.

Ankete göre özlenen lider; 
Ekonomi bilmeli, işsizlik sorununu çözecek kalkınma reçeteleri olmalı, TL’nin satın alma gücünü yükseltmeli ve halkın refah ve saadetini sağlamalı.

Terör sorununu çözmeli, kavgayı ve kutuplaşmayı sonlandırmalı, barışçıl çözümler üretmeli, halkın önüne herkesin içine sinen toplumsal bir sözleşme koymalı.

Dış politikayı bilmeli, dış itibarımızı yeniden sağlamalı, rüzgara göre yön değiştiren değil, ülke çıkarlarına uygun bir dış politika izlemeli, komşularımızla barışı sağlamalı, güneydoğu sınırlarımızdaki tehditleri ortadan kaldıracak çözümler üretmeli, Ortadoğu’da yeniden sözümüzü dinletmeli.

Cumhuriyetin temel değerlerine sadık, demokrasiden asla taviz vermeyen, hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına ve kuvvetler ayrılığı ilkelerine tartışmasız bağlı olmalı.

Milletin değerlerine sahip çıkmalı, din ve vicdan özgürlüklerini savunmalı, halkın inanç değerlerine karşı tarafsız, mütedeyyin insanlara saygılı olmalı. Dindar olmalı ama dini siyasete alet etmemeli.

Hepsinden önemlisi bölen değil birleştiren, kutuplaştıran değil kucaklaştıran, devletiyle milletini barıştıran, ülkeyi tarihiyle, geçmişiyle dövüştüren değil barıştıran olmalıdır.

Ankette bu vasıflara uyan isimler de sorulmuş, cevapları da alınmış ama hoca o isimleri vermedi. Ben de her siyasi görüşten ve tarafsız, hem de çoğunluğu AKP’li 50 kadar dostuma e-posta yoluyla bu vasıflara kim uyuyor diye sordum. 9 tane isim verdim bir de diğer şıkkı koyarak kendi düşüncelerini öğrenmek istedim. Yarıdan fazlasında yanıt geldi bunları sizlerle paylaşıyorum ;

İlhan Kesici(13), Ali Babacan(3), Meral Akşener(3), Metin Feyzioğlu(2). Diğer şıkkından da ilginç öneriler geldi. Ümit Kocasakal(1), Abdüllatif Şener(1), Ali Koç(1), Bülent Arınç(1), İlber Ortaylı(1).

Ali Babacan ve Bülent Arınç isimlerinin AKP’ye oy veren dostlardan geldiğini biliyorum. Oysa ben en az 20 kadar AKP’liye yollamıştım, 12 tane cevap gelmişti. Demek ki 8 kişi diğer isimleri önermiş. Bunu acaba nasıl yorumlamalıyız? ANAP, DYP kökenli olup da AKP’ye oy verenlerin tamamı İlhan Kesici’yi önermişler, Milli Görüş kökenilerden de var, CHP, MHP, DP de var. Yani açık ara İlhan Kesici geniş bir yelpazeye hitap edebilecek biri olarak görülüyor.

Yazının başında zurnanın zırt dediği yere geldik demiştim. Bir başka deyişle işba noktasındayız, halk bir şekilde tepkisini gösterecek. Halkın sesine kulak verip bir an önce zurnanın zırt dediği yerde kulağa hoş gelen bir melodi yakalayabilir, ondan bir senfoni çıkarabilirsek ne ala! Yoksa geçmiş olsun, tren kaçtı mı bir daha aynı istasyonda durmaz.
Kalın sağlıcakla…
Naci Akın

Naci Akın

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Düzeltilmiş hali. İşte Bahçeli ile PKK’lı Ahmet Türk’ün esrarengiz ilişkisi!

HIZLI YORUM YAP

HIZLI YORUM YAP