35,9100$% -0.09
37,4349€% 0.2
44,9717£% 0.12
3.313,19%0,83
2.871,99%0,98
9.719,81%-0,89
Toryum madeni 21. Yüzyılın en stratejik maddesi olması kaçınılmaz bir gerçektir. Çünkü dünyada sıvı yakıt dediğimiz petrol rezervinin sonuna yaklaşıldı. Sıvılaştırılmış gazlar ise ortada.
Bu sebepten, Türkiye, İngiltere ve Hindistan’ın da aralarında bulunduğu 33 ülke, 40 şehir ve arasında Ford Motor, General Motors, Jaguar Land Rover, Mercedes-Benz ve Volvo Cars’ın gibi önemli markaların dahil olduğu 11 araç üreticisi şirket, 27 filo sahibi kuruluş olmak üzere kendi aralarında bir mutabakata imza attılar.
Bu mutabakat gereği otomobil piyasalarında 2035 yılına kadar benzinli ve dizel motorlu araçların sıfır emisyonlu araçlarla değiştirilmesi öngörülmektedir.
YANİ ARTIK 2023 YILINDAN İTİBAREN DÜNYA PETROLE VE DİĞER GAZLARA VEDA EDİYOR.
Yukarıda da yazdığım gibi artık TORYUM 21. Yüzyılın en stratejik maddesi olmaya doğru gidiyor. Çünkü dünya artık uranyuma dayalı nükleer enerji üretiminden vazgeçerek Tortum’dan üreteceği enerjiye dönüyor.
Böylece de Toryumun önemi artıyor. Ayrıca tüm dünyanın içinde bulunduğu bu enerji krizinden Türkiye kârlı çıkabilir. Çünkü tüm dünya toplam 1 milyon 71 ton toryuma sahip olup bunun 800 bin tonu Türkiye’de bulunmaktadır. ( Isparta, Eskişehir, Beypazarı, Sivrihisar, kızılcaören yörelerinde ).
Bu, yapılması planlanan yeni tip nükleer santrallerle ilgili çalışmalar İsviçre ve Fransa sınırında bulunan ve “ Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi “ kısaca adı “ CERN “ olan dünyanın en büyük parçacık laboratuvarında çalışmalar devam etmektedir. Bu CERN’e toplam 24 asil üye ülkenin ortak olup, Türkiye ise asil üye yapılmayıp yedek üye (asosiye) olarak kabul edilmiştir.
Şimdi gelelim bu toryumun önemine,
Dünyada yapılması planlanan yeni tip nükleer santralleri gerçekleşirse TORYUM bir numaralı element olacak ve yeni tip reaktörlerde yakıt olarak kullanılacaktır.
Bu üretim aşamasında ise,
– Çalışan insanlar tehlikeye maruz kalmıyor,
– Patlama riski yok,
– Radyoaktif üretmiyor,
– Doğayı kirletmiyor,
– Kullanılan minimum atıklar uzun ömürlü olmadığından çevreye zarar vermiyor,
Şayet bu yeni tip nükleer santraller yapılırsa uranyuma dayalı nükleer enerji üretimine ve termik santrallere gerek kalmayacak. Doğa kirlenmeyecek, ağaçlar kesilmeyecek.
Bu sebepten çevreci örgütler, doğaseverler, sivil toplum örgütleri bu Toryum reaktörü ile elektrik enerjisi üretimini desteklemelerini öneririm.
Gelelim asıl meseleye,
Dünyanın en büyük rezervine sahip Türkiye’ in gerekli reaktörleri geliştirmesi halinde, bağımsız çok büyük bir enerji kaynağına kavuşması kaçınılmaz bir gerçek olup bunun dünyadaki emperyalist ülkelerin kabullenmesi sanırım zor gözükmektedir.
Türkiye’de bu konu ile ilgili çalışmalar bir hayli gelişmiş olup, bu konu ile ilgili CERN’ e asil üye olmak amacıyla Isparta’da yapılacak toplantıda tarafımızca yapılan çalışmalar Boğaziçi Üniversitesinden Prof. Dr. Engin Arık ile araştırma görevlisi Özgen Berkol Doğan, yüksek lisans öğrencisi Engin Abat ile Doğuş Üniversitesinden Prof. Dr. Şenel Fatma Boydağ,Doç. Dr. İskender Hikmet ve araştırma görevlisi Mustafa Fidan tarafından sunul yapılması planlanmıştı.
Ancak,
No oldu ise o Isparta uçağına olmuştu. Gündüz hareket etmesi gereken uçak hiçbir açıklama yapılmadan gece tarifesine alınmış ve gecede kalkması gereken uçak 1,5 saatlik rötarla havalanmıştır.
Bu 1,5 saat içinde neler oldu bilen yok,
Kara kutu neden arızalı idi,
Akademisyenlerin çantaları nerede?
Bilgisayarları nerede?
Uçak düştükten sonra neden 4,5 saat sonra uçağa ulaşıldı,
Uçak düştükten yarım saat sonra gelen helikopter neden geldi?
Gelen helikopteri gören köyde yaşayan şahıs nerede?
Uçağın gövdesinde yazılı olan hava şirketi ismini kim sildi?
Ve hala karşılık bulamamış diğer teknik sorular.
Bu kadar sorulardan sonra istemeyerek insanın aklına tek bir soru geliyor.
Acaba uçak düştü mü yoksa düşürüldü mü?
Sonuç olarak ülkenin durumuna gelindiğinde bırakın petrol bulduk, doğalgaz bulduk senaryolarına. Bu senaryolar sadece sandığa yönelik oy hesaplarıdır.
Gerçek yukarıda da yazdığım ülkenin kaderini belirleyecek ve TORYUM olayıdır.
Ülke olarak biz şayet o toryum ile elektrik enerjisi üretilseydik ülke olarak en büyük yatırımına ve buna karşın trilyonlarca varil petrole eş değerde bir enerji kaynağına sahip olabilirdik.
Tek santralle kendi ülkemize yetecek enerjiye sahip olup diğer taraftan da ihracat yapılacak enerji üretebilecektik.
Ama buna müsaade etmediler. Kim mi? Sizce !!!!!
Ayrıca, bu ülkenin geleceği için ulusal güvenlikle ilgili projelerde çalışan bilim adamlarının ölümleri hep şaibeli olmuş ve hep faili meçhul kaza olarak kayıtlara geçmiştir.
Aklıma gelenler;
– 14 Temmuz 2004 gününde yaşanan TÜBİTAK’ da çalışan üç ismin geçirdiği trafik kazası,
– 07 Ağustos 2006 gününde yaşanan Aselsan’da çalışan bilim insanlarının intihar olayları,
– 17 Ocak 2007 günü Ankara Eymür gölü kenarında kafasına tek kurşun sıkılarak ölen mühendisin kazası intihar olarak kayıtlara geçen olay,
– 26 Ocak 2007 günü Ankara Batıkent’ de oturan ODTÜ mezunu mühendisin 6. Katta bulunan balkonundan atlayarak intihar etti diye kayıtlara geçen olay,
– 09 Ekim 2007 günü ASELSAN’da yazılım mühendisi olarak görev yapan kişinin askerliğini yaptığı sırada nöbet esnasında silahıyla intihar etme olayı,
– 26 Ocak 2013’te ise ASELSAN’da mikroelektronik güdüm ve elektro-optik grubu projelerinde çalışan mühendisin trafik kazasında yaşamını yitirme olayı,
– 17 Ocak 2015 gününde Aselsan’ da çalışan ve füze savunma sistemiyle ilgili hazırladığı projenin sunumunu yapacağı gün evinde ölü bulunan mühendisin ölümü,
– Ve daha niceleri.
Ülkenin içinden olmasa da dışında ki dış güçler bu ülkenin kalkınmasını maalesef müsaade etmiyor ve bugüne kadar gelmiş tüm hükümetlerin ise bunu durdurmaya maalesef gücü yetmemiş görülmektedir.
Aksi takdirde bu ülke hem kendine yetebilecek ve hem de dışarıya açılabilecek yüzlerce katma değere sahip materyallere sahiptir.
Bunu unutmayalım…24.01.2023
Siçim de ne olur?