Anasayfa /Köşe Yazarları / NEREDEN NEREYE GELDİK

NEREDEN NEREYE GELDİK

BEĞENDİM

30 Ağustos Zafer Bayramını kutladığımız bugünler de ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün kurduğu rejimin nasıl elden kayarak gidişini acı içinde izlemekteyiz.
101 yıl önce zafer kazanılmasaydı amaç düşünceye dönüşmezdi ama emperyalistlerin istediği olmadı ve zafer kazanıldı.
Amaç düşünceye dönüşerek meclis kurularak cumhuriyet hayata geçirildi. Halifelik kaldırılarak egemenlik saraydan alınıp yüce TÜRK milletine verildi. Emperyalist ülkelerin çıkarları gözetilen Sevr anlaşması yırtılarak LOZAN anlaşması imzalandı.
Burada özellikle şunu belirtmek isterim ki, Halifeliğin kaldırılacağını öğrenen ulemalar Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün yanına giderek kendisine şu teklifi yaptılar.
“ … zaten şuan güç sende. Halk sana güveniyor ve seviyor. Gel sen sen ol Halifeliği kaldırma sen Halife ol ve saraya yerleş. Ölene kadar refah içinde yaşa. Aksi takdirde bu yüzden belli kesim tarafından düşman edinebilirsin ……” dediler.
Ancak. Atatürk bu teklifi kabul etmedi. Eğer onda hırs, ego gibi ihtirasları olan bir insan olsaydı bu teklifi kabul eder ve sülalece ömür boyu saraylarda yaşardı. ( bir o güne bakın bir de bugüne)
Ölmeden önce ise “ Ben size manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir doğma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım BİLİM ve AKILDIR.” Demiştir.
Herkesi bilime ve akla yönlendirmiştir. Hayatı boyunca 4.000 e yakın kitap okumuştu ve bir karar vermeden önce onu araştırır, geliştirir çevresindekilerin görüşlerini alır ve öyle karar verirdi.
Hiçbir zaman “ aldatıldım, yanıldım “ gibi serzenişlerde bulunmadı. Örnek alınacak bir liderdi.
İnsanları ümmet olmaktan çıkararak millet yaptı. Fikir özgürlüğünü, inanç hürriyetinim önünü açtı.
Ülkeyi yok oluştan var oluşa geçirdi.
Şuan gelinen nokta ise 101 yıl içinde ve özellikle son 21 sene sonunda mezhepçilik hortladı ve bunu savunan kesimler oluştu.
Zamanında Atatürk’ün halifeliği kaldırırken ulemalar tarafından bundan hoşnut olmayacak dediği kesim önceleri ürkek, çekingen, sinsi ve örtülüydüler.
Son 21 senede koruyup kollanan bu kesim bundan güç alarak Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü’ e iki ayyaş diyecek kadar ileri gittiler. Cumhuriyete ve devrimlere ve hatta Lozan Anlaşmasını bile saptırarak karalamaya başladılar. Türk’üm diyemeyecek kadar ileri giderek Türkiyeliyim demeye başladılar. “TC” ibaresini, andımızı ve hatta milli günlerimizi bile hafife almaya onların yerine başka mecralar kullanmaya başladılar.
Ülke olarak bugün 100 yılın sonunda 21 yıldır ülkeyi yöneten AKP İktidarının ülkeyi ekonomik olarak getirdiği nokta ortadadır.
Yeni Türk Ekonomi Modeli adı altında “ faiz sebep, enflasyon sonuç “ ve “ ben ekonomistim, onlar bu işten anlamaz “, “ Nas dururken sana bana ne oluyor “ diyerek kendi ekonomi talimatlarına haklı olarak itiraz eden son beş yılda dört Hazine ve Maliye Bakanı ile dört Merkez Bankası Başkanı ve yedi TÜİK Başkanını görevden aldı.
Sonuç, bugün itibarıyla Dolar ve Euro’ya karşı erimiş bir Türk Lirası, yollara, köprülere ve tünellere verilen geçiş garantisi, Şehir Hastanesi adı altında yapılan hastanelere hasta garantileri, doğal maden ve nükleer santralleri kuran yerli ve yabancı sermayedarlara yüksek kar garantisi, ayrıca özelleştirme adı altında edinilmiş olan tüm devlet malini, mülkünü ve topraklarını, limanlarını yabancılara satılması, doğanın en güzel ormanla kaplı bölgelerin, (Sit bölgeleri) önce yak sonra imara açarak satarak yaratılan modelin ülkeyi getirdiği nokta ortadadır.
101 yıl önce saraydan alınıp halka verilen yetkiyi şimdi meclisten alıp o zamanki padişahlarda bile olmayan yetki ile gene saraya teslim ettik.
Şu unutulmamalıdır ki, hiçbir zaman ülke yok olmayacak en kısa zamanda var oluşa tekrar geçecektir.
Ben inanıyorum, sizde inanın.01.09.2023