DOLAR

34,3088$% 0.2

EURO

37,3788% -0.06

STERLİN

44,2627£% 0.14

GRAM ALTIN

3.030,02%0,33

ONS

2.745,97%0,09

BİST100

8.863,88%-1,58

Faysal ATMACA

Faysal ATMACA

30 Temmuz 2024 Salı

    AYDIN KARANLIĞI

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Gelişmekte olan ülkelerin temel sorunlarının birinci derecede sorumlusu “Aydın Sınıfı”dır.

    Tabi biz burada onların ifadelerine bakarak bu sıfatla anıyoruz.
    Bir Aydın’ın taşıması gereken sıfatları ve alması gerekli rolleri inceledikten sonra kavramın nereyeye evrileceğini birlikte göreceğiz.
    Batı medeniyetinden bakıldığında;

    ”Literati”.
    ”Intellektüel”
    “Intellegentsia”

    Kavramlarına karşılık gelirken

    Doğu medeniyetinde ise;

    “Alim-Ulema”
    “Arif”
    “Münevver”

    Kavramları karşılıyor bizi.

    Nereden bakarsanız bakın
    Aydın yaşadığı toplumun;

    -İlmiyle
    -Görgüsüyle
    -Ferasetiyle
    -Cesaretiyle
    -Adaletiyle
    -Tarafsızlığıyla
    -Karakteriyle

    Muallimidir..

    Gelişimini tamamlamış ülkelerin Aydını için bunları rahatlıkla söylemek mümkün,lâkin geri kalmış ve gelişmekte olan bizim gibi ülkeler için durum çok farklı.

    İkinci grup olarak bahsettiğimiz ülkelerde ise “Aydın Karanlığı” diyebileceğimiz yeni bir tanıma ihtiyaç vardır.

    Çünkü buralarda Aydın;

    -Kör cahil lâkin kravatlı
    -Midesinin dostlarıyla ahbap
    -Burnunun ucunu görmez
    -Ödlek
    -Mutlak payanda
    -Bukalemun
    -Ukala
    -Jakoben
    -Seciyesiz

    Gibi özellikler gösterirler..

    Özel olarak bizdeki aydınlar
    Dünden bugüne Osmanlı-Türk aydınının ortak niteliği olmak üzere kabul edilen bazı özellikler bulunmaktadır.

    Günümüz aydınının da ortak kanısı;

    Osmanlı-Türk aydınının Osmanlı’nın Batılılaşma serüveninin bir yan ürünü olduğu şeklindedir..

    Tanzimat’la birlikte ortaya çıkan, varoluşunu devlete borçlu olan bu yeni aydın toplumun üzerinde bir kimlik olduğu ise acı bir gerçektir..

    Mehmet Akif Ersoy bu toplumda yaşayan tüm kesimlerin hüsnü kabulüne mazhar olmuş Türk aydınıdır tartışmasız.

    İstiklâl marşını ebediyete kadar milletine hediye ederken,
    büyük bir şair,vakanüvis hüviyeti ve milletine kökten bağlılığı ile aydın kimliği sardederken öbür yanda Abdülhamit’in düşürülmesinin Osmanlı’yı parçalamak ve cihan harbini tertipleyip Dünya’yı talan etmek olduğunu göremeyecek kadar da burnunun ucunu göremeyen ferasetsiz bir kimliğe büründüğünü görüyoruz..

    Yani tek başına bu örnek bile “Aydın Karanlığı”nı anlatmaya yeterlidir.

    Düşünün böyle bir Münevver ve deha üstüne birde feraset sahibi olabilseydi kamuoyunu ardına alıp Osmanlı’nın yıkılışınıda cihan harbini de nasıl önlerdi.

    Ama öyle olmadı ve maalesef Aydın kimliği ile ancak karanlığa hizmet etmekten öteye geçemedi.
    Böyle oluncada ardına bir ekol bırakamadı ve maalesef Türk aydını yerine sadece Türk Milli şairi olarak tarihe maloldu.

    Gerçekte başından beri göstermeye çalıştığımız gibi Osmanlı Türk aydınına dair özellikler açıklarken Batı aydınının lehine olmak üzere çeşitli suçlamaları da içermektedir.

    O halde şunu söylemek mümkün:

    Günümüz aydını Batı aydınına yeterince benzeyememekten de şikâyetçidir. Yani Batı aydını çeşitli “ideal” özelliklere sahiptir. Hatta belki de bu ideallik onun “özünde” bulunmaktadır. Oysa günümüz aydını bu bağlamda çeşitli eksikliklerle dolu, Batı aydınına ulaşması için epeyce uğraşması, bunun için de onun bilgi birikiminden yeterince faydalanması gereği de vurgulanmış olmaktadır.

    Batıcı aydın ve Batı modernizminin karşısında görünen
    “Müslüman aydın”
    tipi ise bir yandan İslâm dinini en saf anlamıyla
    “ihya” etmek gibi bir söylem içindeyken diğer yandan modern sistemin siyasî, iktisadî ve ideolojik araçlarından yararlanmakta
    “formda İslâmî”,
    içerikte ise modern kalıpların yeniden üreticisi durumuna düşmektedir.
    Üstelik Batı’da modernizmin hem Batı’da hem de dünya üzerindeki varsayımlarına çeşitli eleştiriler yönelten post-modernizm gibi düşünce akımlarından yararlanmakta, konuya ait eserleri hızla dilimize kazandırmaktadırlar. Böylece Batı bu yolla hem kendi hem de bizim adımıza konuşma olanağı bulmaktadır.

    Tanzimat’a gelindiğinde ise batı aydınını taklit etmekten öte batı kültürüne iman noktasına evrilerek iyice çığrından çıktığı görülecektir.
    Derken yıkım için kılık kıyafet ve eğlence sektörüne balıklama dalan bizim aydınlar pespaye kültürlerine taşeronluk etmekten öteye başka bir şey milletine fayda adına taşıyamadılar maalesef..

    Dünyanın diğer gelişmekte olan ülkelerinde de durum bizdekinden farklı değildir Uzakdoğudan Kore ve Japonya’yı dışarda tutarak tabi.
    Çünkü onlar batının fenni dışında hiç bir şeyi taşımadılar ülkelerine.
    Olması gerektiği gibi yeşerttikleri medeniyetlerinin köküne su vererek ülke kalkınmalarına en önemli rolü oynadılar.

    Kim bilir bir gün Anadolu’yu fethetmeden önce Orta Asyadan gönderdiğimiz münevverlerimizle Anadolu Kapısını açanların ruhu geri gelir.

    Ahlaksızlıklarını cesaret
    Karanlıklarını kandil
    Çapsızlıklarını maharet
    Barbarlıklarını nezaket
    Eşkıyalıklarını devlet

    Göstermekten kurtulur mazlum milletler kim bilir.

    Gayret bizden Tevfik Allah’tandır

    Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.