DOLAR

36,5374$% 0.28

EURO

37,9011% -0.31

STERLİN

45,9233£% -0.26

GRAM ALTIN

3.339,32%-0,79

ONS

2.845,92%-0,96

BİST100

9.658,72%-0,85

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul PARÇALI AZ BULUTLU
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
Kıymet TAYLAN

Kıymet TAYLAN

28 Şubat 2025 Cuma

    ÇOCUKLARDA MI? ANA BABADA MI SUÇ?

    ÇOCUKLARDA MI? ANA BABADA MI SUÇ?
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Anne babalarımızın yetiştirme tarzı, bulunduğumuz döneme, kültürel değerlere ve yaşam koşullarına göre şekillenmişti. Otoriter ama aynı zamanda sevgi dolu, fedakâr ve sorumluluk bilinci aşılayan bir anlayış hâkimdi. Ancak günümüz koşulları, çocuk yetiştirme yöntemlerini bazı açılardan değiştirmeyi gerektiriyor.

    Eğer geçmiş nesillerin çocuk yetiştirme anlayışından ilham almak istiyorsak, onların güçlü yönlerini günümüz dünyasına uygun şekilde uyarlamak önemli:

    1. Disiplin ve Sorumluluk Bilinci

    Eskiden çocuklar küçük yaşlardan itibaren ev işlerine, aile içindeki sorumluluklara ve hayata dair zorluklara hazırlanıyordu. Günümüzde de çocuklara sorumluluk vermek, onların özgüvenli ve bilinçli bireyler olmalarını sağlar.

    1. Saygı ve Büyükleri Dinleme Kültürü

    Anne babalarımızın döneminde büyüklere saygı ve aile içi hiyerarşi çok önemliydi. Ancak bunu körü körüne itaate dönüştürmeden, sevgi ve anlayış çerçevesinde öğretmek günümüzde daha sağlıklı bir yöntem olur.

    1. Bağımsızlık ve Ayaklarının Üzerinde Durabilme

    Geçmişte çocuklar erken yaşta kendi ayakları üzerinde durmayı öğreniyordu. Günümüzde ise aşırı korumacı ebeveynlik nedeniyle birçok genç hayata tam olarak hazırlanamıyor. Çocukları, kendi başlarına karar verebilen ve zorluklarla baş edebilen bireyler olarak yetiştirmek önemli.

    1. Şükretme ve Kanaatkârlık

    Eskiden çocuklar, sahip oldukları şeylerin kıymetini bilerek büyüyordu. Günümüzde tüketim alışkanlıkları değiştiği için çocuklara israfın zararlarını öğretmek ve şükretmeyi aşılamak gerekiyor.

    1. Sevgiyi ve Disiplini Dengeli Vermek

    Bazı ebeveynler geçmişte sevgiyi göstermek konusunda daha mesafeli olabiliyordu. Ancak bu, çocukların duygusal gelişimi için çok önemli. Hem sevgiyi göstermek hem de disiplinli olmak arasında dengeli bir tutum izlemek gerekir.

    Sonuç olarak:
    Anne babalarımız gibi çocuk yetiştirmek istiyorsak, onların disiplin, sorumluluk, saygı ve öz değer anlayışını günümüz dünyasına uygun hale getirmeliyiz. Eskinin otoriter ebeveynlik modelini, günümüzün bilinçli ebeveynliğiyle harmanlayarak en iyi dengeyi kurabiliriz.

    Evet, bu tür ebeveynlik anlayışı, çocukların karakter gelişimi ve özgüven kazanımı açısından büyük sorunlar yaratabilir. “Eti senin, kemiği benim” anlayışı, geçmişte öğretmen veya ustalara çocuk yetiştirme sorumluluğunu devretme anlamında kullanılıyordu. Günümüzde ise birçok ebeveyn, çocuklarının hatalarını kabul etmekten kaçınıyor, onları aşırı koruyarak ya da eleştiriden uzak tutarak sağlıksız bir birey yetiştiriyor.

    Bu durumun sonuçları şunlar olabilir:

    Çocukların sorumluluk bilinci gelişmez.

    Eleştiriye açık olmayan bireyler haline gelirler.

    Toplumda otorite figürleriyle sağlıklı ilişki kuramazlar.

    Hata yaptıklarında bununla yüzleşmek yerine bahaneler üretirler.

    Sağlıklı bir ebeveynlik anlayışı, çocuğa sevgi ve güven verirken aynı zamanda disiplin,…

    Devamını Oku

    KARTALKAYA YANGININDA İHMALLER ZİNCİRİ

    KARTALKAYA YANGININDA İHMALLER ZİNCİRİ
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL


    79 Cana Mal olan Lüx Otel Birkez daha gösterdi ki; Hiç Bir yerde Güvende değiliz!!!

    Bolu’nun Kartalkaya bölgesindeki Grand Kartal Otel’de meydana gelen ve 79 kişinin hayatını kaybettiği yangın, bir dizi ihmali gözler önüne sermiştir. Olayın ardından yapılan incelemelerde aşağıdaki eksiklikler ve ihmaller tespit edilmiştir:

    Yangın Alarm ve Söndürme Sistemleri: Otelin yangın alarmı ve duman dedektörlerinin çalışmadığı belirlenmiştir. Ayrıca, yağmurlama şeklindeki yangın söndürme sistemi de devreye girmemiştir.

    Yapısal Özellikler: Otelin iç ve dış cephe kaplamalarının ahşap olması, yangının hızla yayılmasına neden olmuştur. Duman izolasyonunun bulunmaması ve katlar arasında yeterli kaçış yollarının olmaması da facianın etkisini artırmıştır.

    İtfaiye Erişimi: Bölgede 2.500 kişi kapasiteli 5 otel bulunmasına rağmen, yakın bir itfaiye biriminin olmaması dikkat çekmiştir. Yangına müdahale için Bolu ve Gerede’den yola çıkan itfaiye ekipleri, buzlanma nedeniyle olay yerine ancak 45 dakikada ulaşabilmiştir.

    Yangın Merdivenleri: Otelin yangın merdivenlerinin bina içinde ve ulaşılması zor noktalarda olduğu, bu nedenle misafirlerin yoğun duman nedeniyle merdivenleri bulamadığı tespit edilmiştir. Diğer otellerin yangın merdivenlerinin ise bina dışında ve metal olduğu görülmüştür.

    Yangın Söndürme Ekipmanları: İddialara göre, yangın müdahale tüplerinin yerinde olmadığı belirtilmiştir.

    Bu ihmaller zinciri, yangının büyümesine ve can kayıplarının artmasına neden olmuştur. Olayla ilgili soruşturmalar devam etmekte olup, sorumluların tespiti için çalışmalar sürdürülmektedir.

    Yangının neden çıktığına dair araştırmalar devam etmektedir. Mutfakta kahvaltı hazırlığı sırasında sıçrayan yağlar veya elektrik tesisatındaki bir arızanın yangına neden olmuş olabileceği iddialar arasındadır.

    Olayın tanıkları, yangın anında yaşanan can pazarını ve oteldeki eksiklikleri dile getirmiştir. Yangın alarmının çalışmadığı, yangın merdivenlerinin yetersiz olduğu ve otel personelinin ilk müdahalede yetersiz kaldığı belirtilmiştir.

    Bu facia, yangın güvenliği ve acil durum hazırlıkları konusundaki eksikliklerin ne denli ciddi sonuçlara yol açabileceğini bir kez daha göstermiştir.

    Yangının neden çıktığına dair araştırmalar devam etmektedir. Mutfakta kahvaltı hazırlığı sırasında sıçrayan yağlar veya elektrik tesisatındaki bir arızanın yangına neden olmuş olabileceği iddialar arasındadır.

    Olayın tanıkları, yangın anında yaşanan can pazarını ve oteldeki eksiklikleri dile getirmiştir. Yangın alarmının çalışmadığı, yangın merdivenlerinin yetersiz olduğu ve otel personelinin ilk müdahalede yetersiz kaldığı belirtilmiştir.

    Bu facia, yangın güvenliği ve acil durum hazırlıkları konusundaki eksikliklerin ne denli ciddi sonuçlara yol açabileceğini bir kez daha göstermiştir.

    Yangının neden çıktığına dair araştırmalar devam etmektedir. Mutfakta kahvaltı hazırlığı sırasında sıçrayan yağlar veya elektrik tesisatındaki bir arızanın yangına neden olmuş olabileceği iddialar arasındadır.

    Olayın tanıkları, yangın anında yaşanan can pazarını ve oteldeki eksiklikleri dile getirmiştir. Yangın alarmının çalışmadığı, yangın merdivenlerinin yetersiz olduğu ve otel personelinin ilk müdahalede yetersiz kaldığı belirtilmiştir.

    Bu facia, yangın güvenliği ve acil durum hazırlıkları konusundaki eksikliklerin ne denli ciddi sonuçlara yol açabileceğini bir kez daha göstermiştir.

    Yangının neden çıktığına dair araştırmalar devam etmektedir. Mutfakta kahvaltı hazırlığı sırasında sıçrayan yağlar veya elektrik tesisatındaki bir arızanın yangına neden olmuş olabileceği iddialar arasındadır.

    Olayın tanıkları, yangın anında yaşanan can pazarını ve oteldeki eksiklikleri dile getirmiştir. Yangın alarmının çalışmadığı, yangın merdivenlerinin yetersiz olduğu ve otel personelinin ilk müdahalede yetersiz kaldığı belirtilmiştir.

    Bu facia, yangın güvenliği ve acil durum hazırlıkları konusundaki eksikliklerin ne denli ciddi sonuçlara yol açabileceğini bir kez daha göstermiştir.

    Yangının neden çıktığına dair araştırmalar devam etmektedir. Mutfakta kahvaltı hazırlığı sırasında sıçrayan yağlar veya elektrik tesisatındaki bir arızanın yangına neden olmuş olabileceği iddialar arasındadır.

    Devamını Oku

    “Suriye’deki Savaş’ın İç Yüzü”

    “Suriye’deki Savaş’ın İç Yüzü”
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Suriye’deki savaş, 2011 yılında başlayan ve hala etkilerini sürdüren, çok boyutlu bir çatışma sürecidir. Bu savaşın iç yüzünü anlamak için farklı siyasi, etnik, mezhepsel ve jeopolitik dinamikleri değerlendirmek gerekir. İşte savaşın ana hatları:

    Başlangıcı ve Temel Sebepler

    1. Arap Baharı’nın Etkisi: 2011 yılında, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da başlayan halk hareketleri Suriye’yi de etkiledi. Halk, Beşar Esad yönetimindeki baskıcı rejime karşı demokrasi, özgürlük ve daha iyi yaşam koşulları talebiyle protestolar düzenlemeye başladı.
    2. Rejimin Cevabı: Barışçıl başlayan protestolar, hükümetin sert müdahalesiyle şiddetli çatışmalara dönüştü. Rejim güçleri ile muhalif gruplar arasındaki gerilim hızla tırmandı.

    Mezhepsel ve Etnik Çatışmalar

    Suriye’de yönetimde olan Nusayri (Alevi) azınlık, çoğunluk olan Sünniler tarafından uzun süredir baskıcı olarak görülüyordu. Bu durum, mezhepsel çatışmaları körükledi.

    Kürt gruplar, özellikle kuzey bölgelerinde özerklik talep ederek savaşa kendi dinamiklerini ekledi.

    Uluslararası Müdahaleler

    1. Bölgesel Aktörler:

    İran ve Hizbullah, Esad rejimine destek verdi.

    Türkiye, başta Esad karşıtı muhalifleri desteklerken, sonradan terör örgütü olarak gördüğü gruplara karşı askeri operasyonlar düzenledi.

    1. Küresel Güçler:

    ABD ve Batılı ülkeler, rejim karşıtı grupları desteklerken, IŞİD’e karşı mücadele etti.

    Rusya, Esad yönetiminin yanında durarak, rejimin ayakta kalmasında kritik bir rol oynadı.

    Terör Örgütlerinin Rolü

    IŞİD (DEAŞ): 2014 yılında Irak ve Suriye’de büyük bir alanı kontrol ederek hilafet ilan etti. Ancak uluslararası koalisyonun operasyonlarıyla güç kaybetti.

    El Kaide Bağlantılı Gruplar: El Nusra Cephesi gibi örgütler de savaşın karmaşıklığını artırdı.

    İnsani Kriz

    Mülteciler: Milyonlarca Suriyeli ülkesini terk ederek komşu ülkelere (Türkiye, Lübnan, Ürdün) ve Avrupa’ya sığındı.

    Ölümler: Çatışmalarda yüz binlerce insan hayatını kaybetti.

    Altyapı Tahribatı: Şehirler yıkıldı, temel hizmetler (sağlık, eğitim, su) çöktü.

    Jeopolitik Çıkarlar

    Suriye savaşı, yerel bir mesele olmaktan çıkıp uluslararası bir mücadeleye dönüştü. Enerji kaynakları, askeri üsler ve Orta Doğu’daki stratejik hakimiyet, savaşın temel motivasyonları arasında yer aldı.

    Sonuç ve Güncel Durum

    Esad’ın Konumu: Rusya ve İran’ın desteğiyle Esad yönetimi büyük ölçüde iktidarını korudu.

    Bölünmüşlük: Ülke kuzeyde Kürtler, batıda rejim, bazı bölgelerde muhalifler ve çeşitli gruplar arasında bölünmüş durumda.

    Barış Çabaları: Birçok uluslararası barış girişimi oldu, ancak kalıcı bir çözüm sağlanamadı.

    Suriye savaşı, hem yerel hem de küresel ölçekte büyük yıkımlara neden olan karmaşık bir çatışma olarak tarihe geçti. Savaşın çözümü için siyasi, insani ve uluslararası iş birliğine büyük ihtiyaç vardır.

    Devamını Oku

    TÜRKİYE CEMAATLERİN ELİNDE Mİ ?

    TÜRKİYE CEMAATLERİN ELİNDE Mİ ?
    1

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Türkiyede öyle şeyler oluyor ki cemaat dediğimiz kesimler bazı yerlere sızmış, Bazı sektörmelri ele geçirmiş durumda, neden ne için bilinmez cemaatlere inanılmaz güçler verilmiş kendi içinde hiraşik bir yapı kuran cemaatler, kendinden olmayan ve kendi kurallarına uymayan kim olursa olsun İpini çekiyor.
    Bir çok sektörde söz sahibi olan cemaatler Devlet içinde de büyük yapılanmaya girmiş urumda Türkiyede yaşanan Darbe girişiminde bunu da gördük ancak bizlerin fark etmediği bir olay daha var. Bu cemaatlerin yapılnmasıda Cemaatcilikde bitmez Her yerinden cemaat tarikat fışkıran ülkemizde bazı cemaatler, Hükümet kurup Hükümet yıkıyor. Hali hazırda mevcut bu güçte olan cemaatler bazı sektörlerde kendini kanıtlamış durumda !!!

    Cemaatlerin toplum içinde oynadığı roller, zaman zaman toplumsal yapı üzerinde karmaşık etkilere sahip olabilir. Bu gruplar, dini veya kültürel aidiyet temelinde bir araya gelmiş topluluklar olarak toplumun sosyal dokusunda varlık gösterirler. Ancak, bazen bu cemaatlerin liderlik veya yönetim kadroları, kendi ideolojik veya siyasi çıkarları doğrultusunda hareket edebilir. Bu noktada, cemaatlerin özellikle siyaset ve ekonomi üzerinde kurduğu etkinin, toplumda nasıl algılandığına dair pek çok farklı görüş bulunmaktadır.

    Bazı eleştirmenlere göre, cemaatlerin gücünü aşırı derecede artırması, sosyal dengeyi ve hukukun üstünlüğünü zedeleyebilir. Bu durum, demokratik yapının işleyişini ve kurumların bağımsızlığını tehdit eden bir unsur olarak değerlendirilebilir. Örneğin, cemaatlerin çeşitli alanlarda yetki sahibi kişiler üzerinde kurduğu etkiler, liyakat ilkesinin yerini başka kriterlerin almasına yol açabilir. Kamu kuruluşlarında veya özel sektörde, cemaat bağlantılarının tercih edilmesi, yetkin kişilerin önünün tıkanmasına neden olabilir. Bu durum da sosyal adaletin zarar görmesine yol açabilir.

    Cemaatlerin kendi iç disiplinleri ve kendine has kuralları vardır. Ancak, bu kuralların ve davranış modellerinin toplumsal yapıya etkisi konusunda şeffaf olunması önemlidir. Cemaatlerin toplum yararına hizmet etmekten çok kendi menfaatlerini ön plana aldıkları düşüncesi yaygınlaştıkça, toplumsal güven de azalabilir. Özellikle eğitim kurumları ve çeşitli kamu hizmetlerinde, cemaat bağlantılı yapılanmaların varlığı şeffaflık ilkesine aykırı bir görünüm sergileyebilir.

    Sonuç olarak, cemaatlerin kurduğu oyunlar, toplumun genel refahını olumsuz etkileyebilir ve kamu düzeni üzerinde yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, cemaatlerin sosyal hayat içinde etkinliğini sürdürmesi için toplumun menfaatlerini gözetmesi, hesap verebilirlik ilkesini benimsemesi ve şeffaf bir yapı oluşturması büyük önem taşır. Sosyal dengelerin ve kamusal güvenin korunması için bu konuda denetleyici mekanizmaların daha etkin hale getirilmesi gerektiği söylenebilir.Türkiyede öyle şeyler oluyor ki cemaat dediğimiz kesimler bazı yerlere sızmış, Bazı sektörmelri ele geçirmiş durumda, neden ne için bilinmez cemaatlere inanılmaz güçler verilmiş kendi içinde hiraşik bir yapı kuran cemaatler, kendinden olmayan ve kendi kurallarına uymayan kim olursa olsun İpini çekiyor.
    Bir çok sektörde söz sahibi olan cemaatler Devlet içinde de büyük yapılanmaya girmiş urumda Türkiyede yaşanan Darbe girişiminde bunu da gördük ancak bizlerin fark etmediği bir olay daha var. Bu cemaatlerin yapılnmasıda Cemaatcilikde bitmez Her yerinden cemaat tarikat fışkıran ülkemizde bazı cemaatler, Hükümet kurup Hükümet yıkıyor. Hali hazırda mevcut bu güçte olan cemaatler bazı sektörlerde kendini kanıtlamış durumda !!!

    Cemaatlerin toplum içinde oynadığı roller, zaman zaman toplumsal yapı üzerinde karmaşık etkilere sahip olabilir. Bu gruplar, dini veya kültürel aidiyet temelinde bir araya gelmiş topluluklar olarak toplumun sosyal dokusunda varlık gösterirler. Ancak, bazen bu cemaatlerin liderlik veya yönetim kadroları, kendi ideolojik veya siyasi çıkarları doğrultusunda hareket edebilir. Bu noktada, cemaatlerin özellikle siyaset ve ekonomi üzerinde kurduğu etkinin, toplumda nasıl algılandığına dair pek çok farklı görüş bulunmaktadır.

    Bazı eleştirmenlere göre, cemaatlerin gücünü aşırı derecede artırması, sosyal dengeyi ve hukukun üstünlüğünü zedeleyebilir. Bu durum, demokratik yapının işleyişini ve kurumların bağımsızlığını tehdit eden bir unsur olarak değerlendirilebilir. Örneğin, cemaatlerin çeşitli alanlarda yetki sahibi kişiler üzerinde kurduğu etkiler, liyakat ilkesinin yerini başka kriterlerin almasına yol açabilir. Kamu kuruluşlarında veya özel sektörde, cemaat bağlantılarının tercih edilmesi, yetkin kişilerin önünün tıkanmasına neden olabilir. Bu durum da sosyal adaletin zarar görmesine yol açabilir.

    Cemaatlerin kendi iç disiplinleri ve kendine has kuralları vardır. Ancak, bu kuralların ve davranış modellerinin toplumsal yapıya etkisi konusunda şeffaf olunması önemlidir. Cemaatlerin toplum yararına hizmet etmekten çok kendi menfaatlerini ön plana aldıkları düşüncesi yaygınlaştıkça, toplumsal güven de azalabilir. Özellikle eğitim kurumları ve çeşitli kamu hizmetlerinde, cemaat bağlantılı yapılanmaların varlığı şeffaflık ilkesine aykırı bir görünüm sergileyebilir.

    Sonuç olarak, cemaatlerin kurduğu oyunlar, toplumun genel refahını olumsuz etkileyebilir ve kamu düzeni üzerinde yıkıcı sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, cemaatlerin sosyal hayat içinde etkinliğini sürdürmesi için toplumun menfaatlerini gözetmesi, hesap verebilirlik ilkesini benimsemesi ve şeffaf bir yapı oluşturması büyük önem taşır. Sosyal dengelerin ve kamusal güvenin korunması için bu konuda denetleyici mekanizmaların daha etkin hale getirilmesi gerektiği söylenebilir.

    Devamını Oku

    YAŞASIN CUMHURİYET

    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milleti ve silah arkadaşlarıyla birlikte, dünyanın hiç beklemediği bir anda Milli Mücadele verip akılların almadığı bir zafer kazanarak, yağmalanan imparatorluğun küllerinden bir Cumhuriyet yeşertmiştir. 

    29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyet, Türk Milleti’nin geleceğini aydınlatmış, halkımızın kendi kendini yönetmesinin temelini atmıştır.

    Mustafa Kemal Atatürk, kazandığı savaşlar ve kurduğu bağımsız Türkiye Cumhuriyeti ile aynı zamanda yeryüzündeki mazlum milletlere de ilham kaynağı olmuştur.

    Mustafa Kemal Atatürk, “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” diyerek, Cumhuriyete ve milletine olan inancını ebedileştirmiştir.

    Cumhuriyet sayesinde bugün halk çocukları ülke yönetiminde pay sahibi olabiliyor, lider seçilebiliyor, vatandaşlarımız da memleketi kimin yöneteceğine karar verebiliyor.

    Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün milletine amaç olarak gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak için Cumhuriyetin kazanımlarını korumak ve pekiştirmek hepimizin görevidir.

    Cumhuriyetin temel değerlerinden sapmadan, bilimin ışığında ilerlemek, ülkemizi daha çağdaş ve her konuda güçlü hale getirecektir.

    Bu vesileyle; bizlere bir vatan bırakan ve onu Cumhuriyetle taçlandıran Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları, şehitlerimiz ve gazilerimizi bir kez daha rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.

    Milletimizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun!

    Devamını Oku