DOLAR

38,0855$% 0.37

EURO

43,2745% 1.5

STERLİN

49,8734£% 1.31

GRAM ALTIN

3.952,64%2,10

ONS

3.236,46%1,93

BİST100

9.380,95%0,45

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul HAFİF YAĞMUR
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
Kıymet TAYLAN

Kıymet TAYLAN

09 Nisan 2025 Çarşamba

    Emekli olan çift maaş alamayacak

    Emekli olan çift maaş alamayacak
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Evet, Türkiye’de emeklilik sistemiyle ilgili yapılan düzenlemeler kapsamında, 1 Ekim 2008 tarihinden sonra sigorta girişi olan emekliler artık hem emekli maaşı hem de çalıştıkları işyerinden maaş alamayacak. Bu düzenleme, Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) ödeyerek çalışmaya devam eden emeklilerin maaşlarının kesilmesini öngörüyor.
    Bu durum, özellikle emekli olduktan sonra çalışmak zorunda olan vatandaşları etkileyebilir.
    1987 doğumlu olduğunuzu ve 2009 yılında sigortalı olarak çalışmaya başladığınızı belirttiğinize göre, emeklilik yaşınızı ve prim günlerinizi hesaplamak için Türkiye’deki Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) belirlediği kurallara bakmamız gerekiyor. 2008 sonrası sigorta girişi olanlar için emeklilik yaşı ve prim gün sayısı şu şekilde belirlenmiştir:
    1.Emeklilik Yaşı ve Prim Gün Sayısı:
    Erkekler için emeklilik yaşı 60, kadınlar için 58 olarak belirlenmiştir. Ancak, 2036 yılından itibaren bu yaş kademeli olarak artacaktır.
    Emekli olabilmek için 7.200 prim gününü tamamlamanız gerekiyor. Çalışma süreniz boyunca bu prim günlerini doldurduğunuzda ve yaş şartını sağladığınızda emekli olabilirsiniz.
    Emekli Olduktan Sonra Çalışma ve Maaş Durumu:
    1 Ekim 2008 tarihinden sonra sigorta girişi olanlar için, emekli olduktan sonra çalışmaya devam edilmesi durumunda Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) ödenmesi gerekiyor. Ancak, bu durumda emekli maaşı kesilmiyor.
    Çalışmaya devam eden emekliler, emekli maaşı alırken çalıştıkları işyerinden maaş alabilirlerdi. Ancak, yeni düzenlemelerle bu durum değişti ve çift maaş alma imkanı kaldırıldı
    Bu düzenlemeler, sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla yapılmıştır. Ancak, bireysel emeklilik sistemi (BES) gibi alternatifler değerlendirerek emeklilik döneminizde ek gelir elde etme şansınız olabilir.

    Devamını Oku

    BENİM HIRSIZIM DAHA AKILLI!!!

    BENİM HIRSIZIM DAHA AKILLI!!!
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Benim hırsızım kimseninkine benzemez çalar ama çaldığını anlama şansın yok ; bildiğin ayakta uyutur akıllı geçinenleri; ‘Cambaza baktırır cebini boşaltır’. Benim Hırsızım kimselere benzemez işini ,iyi yapar. Öyle bir duruma gelirsin ki Hırsızını alkışlarsın. Üstüne taktir edersin, sen alın teri dökerken o çalarak yolunu bulur. Sen sahabtan akşama kadar para kazanmaya çalışırsın evini geçindirmek için ‘ oysaki ona çaılışıyorsundur.


    “BENİM HIRSIZIM DAHA AKILLI ‘ BİLİN İSTEDİM’
    Başıma gelen bir olaydan söz etmek istiyorum, Gaziosmanpaşa, Meydan’da telefonumla konuştuktan sonrasında telefonumu cebime koydum Cebim o kadar derin ki çalınma ihtimali yok nedecek kadar az buna rağmen kaşla göz arasında, telefonumu çaldılar. olaydan iki dakika sonra bir haber yakaladım diye, haberi çekip kullanırım diye elimi cebime attım baktım ki telefonun yerinde yelller esiyor. Acaba çantama koydum diye deli gibi çantamı aramaya başladım. Sağolsun bir abladan rica edip kendimi arattırdım ilk hetapta sonuna kadar çaldı. hemen ardından bir daha aramasını söyledim telefonum kapandı. Koşarak polis karakoluna gittim, ancak ifade bile almak istemeyen polisler kayıp olmuştur bahanesiyle ifademi bile almıyorlar. ısrar etmeme rağmen bana zorluk çıkarmak için bin bir türlü bahane uyduruyorlar. nihayet ifadeyi verdim ama çalıntı değil “KAYIP “Nasıl olur. Ben çalırdım Bahaneler hazır, şu an “KAYIP ” benden önce gelenlerde olmuş, çalıntı telefon için öyle tahmin ediyorum ki onların ifadeleri alınmamıştır. Herkes mesleğini düzgün yapsa Benim hırsızım benim telefonumu çalamazdı diye düşünüyorum. Bir de IMEI kırma olayı varmış, telefonun üzerine bir bardak su misali eski tuşlu telefonların IMEI atrılıyormuş telefonlara İnsanın başına gelmeyince neyin ne olduğunu anlamıyor bu konuda okadar uzmanlaştım ki kimler bu işi yapıyor, nasıl yapılıyor artık öğrendim BENİM HIRSIZIM DAHA AKILLI ÇIKTI.
    Başınıza böyle birşey gelirse diye sizleri bilgilendirmek adına azıcık bilgi paylaşmak istedim:
    1 )Polise Bildirim Yapın: Poliste Tabiki ilgilenirse; kaldı ki polis bu konuda hiç birşey yapmıyor, hasbel kader ifade alıp bırakıyor. DİP NOT: tabiki ifade almaya ikna edebilirsiniz.

    BÖYLE BİRŞEY BAŞINIZA GELİRSE NE YAPMANIZ GEREK


    En yakın polis merkezine giderek durumu bildirin. Telefonunuzun marka, model ve IMEI numarasını polise iletebilirsiniz.
    2) IMEI Numarası ile Takip: IMEI numarası, telefonunuzun dünya genelinde benzersiz kimliği gibidir. Operatörünüzü arayıp telefonunuzun kilitlenmesi veya takibi için yardım isteyebilirsiniz.
    3) Sim Kartınızı İptal Edin: Operatörünüzle iletişime geçerek SIM kartınızı iptal ettirin ve yeni bir kart çıkarın.
    4) Hesaplarınızı Güvenceye Alın: Eğer telefonunuzda açık sosyal medya ya da banka hesaplarınız varsa, şifrelerinizi değiştirerek hesap güvenliğinizi sağlayın.
    Evet, geçim sıkıntısı ne yazık ki birçok insanın hayatını derinden etkiliyor ve sosyal ilişkileri de olumsuz yönde değiştirebiliyor. Ekonomik sorunlar, aile içindeki stresi artırarak çatışmalara, boşanmalara ve diğer zor durumlara yol açabiliyor. Bu tür durumlar, sadece bireylerin değil, toplumun genel refahını ve uyumunu da etkiliyor.
    ÖNERİ ) Bu konuda çözüm yolları aramak önemli. Sosyal yardımların güçlendirilmesi, ekonomik politikaların iyileştirilmesi, eğitim ve iş olanaklarının artırılması gibi adımlar, bu sorunlarla mücadelede etkili olabilir. Ayrıca toplum içinde dayanışma ve destek kültürünün yaygınlaşması, insanların kendilerini yalnız hissetmemelerine yardımcı olabilir.

    Devamını Oku

    ÇÖZÜM SÜRECİNİN DÜNÜ BU GÜNÜ

    ÇÖZÜM SÜRECİNİN DÜNÜ BU GÜNÜ
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Çözüm Süreci, Türkiye’de PKK (Partiya Karkerên Kurdistanê) ile silahlı çatışmaları sona erdirme amacı taşıyan bir barış girişimiydi. Süreç, 2012 yılı sonunda dönemin hükümeti (AK Parti) ve Abdullah Öcalan arasında başlatılan görüşmelerle başladı ve PKK’nin silah bırakmasını ve Türkiye’den çekilmesini hedefliyordu.

    Sürecin Önemli Aşamaları:

    1. İlk Adımlar (2012-2013):

    Hükümet ve İmralı Cezaevi’nde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan arasında müzakereler başladı.

    Öcalan, 21 Mart 2013’te Nevruz’da silah bırakma ve sınır dışına çekilme çağrısı yaptı.

    1. Çekilme ve Ateşkes:

    2013 Mayıs ayında PKK, Türkiye topraklarından çekilmeye başladı.

    PKK ile Türk güvenlik güçleri arasındaki çatışmalar büyük ölçüde durdu.

    1. Kamuoyu Açıklamaları ve Yol Haritası (2014-2015):

    2014’te hükümet, “Çözüm Süreci Yasası”nı çıkardı.

    2015’te “Dolmabahçe Mutabakatı” adı verilen bir bildiri açıklandı. Ancak bu mutabakat, hükümet tarafından daha sonra reddedildi.

    1. Sürecin Sonlanması (2015):

    7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nden sonra siyasi gerilim arttı.

    20 Temmuz 2015’te Suruç’ta yaşanan bombalı saldırı ve ardından Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesiyle süreç sona erdi.

    24 Temmuz 2015’te Türk Silahlı Kuvvetleri PKK’ye yönelik hava operasyonları başlattı ve çatışmalar yeniden başladı.

    Sonuç:

    Çözüm Süreci, PKK’nin silah bırakma hedefiyle başlamış olsa da 2015’te yaşanan şiddet olayları ve siyasi krizler nedeniyle başarısız oldu. Bu tarihten sonra çatışmalar yeniden yoğunlaştı ve süreç resmen sona erdi.

    Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024 tarihli açıklamaları, kamuoyunda “çözüm süreci”nin yeniden başlayabileceği yönünde tartışmalara yol açtı. Bahçeli, Abdullah Öcalan’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) konuşarak PKK’nın lağvedildiğini ilan etmesi gerektiğini belirtti.

    Bu açıklamanın ardından, 43 aydır tecritte olan Abdullah Öcalan, yeğeni ve Demokrasi ve Eşitlik Partisi (DEM Parti) Milletvekili Ömer Öcalan ile görüştü. Aynı gün, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ’nin (TUSAŞ) Ankara Kahramankazan tesisine PKK tarafından saldırı düzenlendi; 5 kişi hayatını kaybetti, 22 kişi yaralandı.

    Bu gelişmeler, kamuoyunda yeni bir çözüm süreci tartışmasını başlattı. Ancak, şu ana kadar Kürt sorununun çözümüne yönelik somut adımlar atılmadı. Sınır ötesi operasyonların durması, kayyım atamalarından vazgeçilmesi, Kürtçe’nin kullanılmasına ve anadilde eğitime yönelik baskıların son bulması, siyasi genel af ilan edilmesi gibi talepler konusunda herhangi bir ilerleme kaydedilmedi.

    Bahçeli’nin bu çıkışıyla birlikte, çözüm sürecinin yeniden başlaması konusunda çeşitli yorumlar yapıldı. Bazı analistler, Bahçeli’nin açıklamalarını olumlu bir adım olarak değerlendirirken, bazıları ise bu sürecin geçmişte yaşanan deneyimler nedeniyle temkinli yaklaşılması gerektiğini vurguladı.

    Sonuç olarak, Bahçeli’nin açıklamaları ve sonrasındaki gelişmeler, çözüm sürecinin yeniden başlayabileceği yönünde tartışmalara yol açsa da, somut adımların atılması ve tarafların resmi bir müzakere sürecine girmesi şu an için gerçekleşmemiştir.

    Devlet Bahçeli’nin 2024 yılında yaptığı açıklamalarda, Abdullah Öcalan’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) gelerek PKK’yı feshettiğini ilan etmesi gerektiğini söylemesi, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Bu açıklama, çözüm sürecinin yeniden başlayabileceği yönünde tartışmalara neden oldu.

    Bahçeli’nin Açıklaması ve Gelişmeler:

    Bahçeli’nin Çıkışı (Ekim 2024):

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Eğer çözüm isteniyorsa, Öcalan Meclis’e gelip PKK’nın bittiğini ilan etsin.” ifadelerini kullandı.

    Bu çıkış, MHP’nin geçmişteki sert duruşuyla çeliştiği için dikkat çekti.

    Öcalan ile Görüşme:

    Açıklamanın ardından, Abdullah Öcalan’ın 43 aydır süren tecritinin sona erdiği ve yeğeni, DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan ile görüştüğü iddia edildi.

    Tartışmalar:

    Bahçeli’nin bu çıkışı, “Yeni bir çözüm süreci mi başlıyor?” sorularını gündeme getirdi.

    Hükümet tarafından resmi bir çözüm süreci başlatıldığına dair bir açıklama yapılmadı.

    Meclise Gelme İhtimali:

    Hukuki Durum:

    Abdullah Öcalan, 1999 yılından bu yana İmralı Adası’nda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını çekiyor.

    Mevcut yasalara göre mahkumiyeti devam ederken Meclis’e gelmesi hukuki açıdan mümkün değil.

    Siyasi Değerlendirmeler:

    İktidar ve muhalefet kanadından farklı yorumlar geldi.

    Çözüm süreci benzeri bir sürecin başlatılıp başlatılmayacağı konusunda belirsizlik sürüyor.

    Özetle, Bahçeli’nin Öcalan’ın Meclis’e gelmesi çağrısı ciddi tartışmalara yol açmış olsa da, şu anda böyle bir adımın atılacağına dair resmi bir karar veya girişim bulunmamaktadır.

    Son dönemde, Türkiye’de Kürt sorununun çözümüne yönelik yeni bir girişim başlatılmıştır. Yetkililer bu süreci “Türkiye’nin terörden arındırılması” olarak adlandırmaktadır.

    Güncel Gelişmeler:

    DEM Parti Heyeti’nin İmralı Ziyaretleri: DEM Parti milletvekilleri, Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere İmralı Adası’na ziyaretler gerçekleştirmiştir. Bu görüşmelerin ilki 28 Aralık 2024’te, ikincisi 22 Ocak 2025’te ve üçüncüsü 26 Şubat 2025’te yapılmıştır.

    Öcalan’ın Silah Bırakma Çağrısı: 27 Şubat 2025 tarihinde, Abdullah Öcalan PKK’ya silah bırakma çağrısında bulunmuştur. Bu çağrı, uluslararası alanda da dikkat çekmiş ve olumlu tepkiler almıştır.

    Sürecin Geleceği:

    Yetkililer, bu yeni girişimi “çözüm süreci” olarak adlandırmaktan kaçınmakta ve “Türkiye’nin terörden arındırılması” süreci olarak nitelendirmektedir. Bu süreçte, geçmiş deneyimlerden çıkarılan derslerle daha temkinli ve kararlı adımlar atılması planlanmaktadır.

    Önümüzdeki dönemde, taraflar arasında müzakerelerin devam etmesi ve somut adımların atılması beklenmektedir. Ancak, sürecin nihai başarısı, tüm tarafların samimiyeti, kararlılığı ve toplumsal desteğe bağlı olacaktır.

    Devamını Oku

    ÇOCUKLARDA MI? ANA BABADA MI SUÇ?

    ÇOCUKLARDA MI? ANA BABADA MI SUÇ?
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Anne babalarımızın yetiştirme tarzı, bulunduğumuz döneme, kültürel değerlere ve yaşam koşullarına göre şekillenmişti. Otoriter ama aynı zamanda sevgi dolu, fedakâr ve sorumluluk bilinci aşılayan bir anlayış hâkimdi. Ancak günümüz koşulları, çocuk yetiştirme yöntemlerini bazı açılardan değiştirmeyi gerektiriyor.

    Eğer geçmiş nesillerin çocuk yetiştirme anlayışından ilham almak istiyorsak, onların güçlü yönlerini günümüz dünyasına uygun şekilde uyarlamak önemli:

    1. Disiplin ve Sorumluluk Bilinci

    Eskiden çocuklar küçük yaşlardan itibaren ev işlerine, aile içindeki sorumluluklara ve hayata dair zorluklara hazırlanıyordu. Günümüzde de çocuklara sorumluluk vermek, onların özgüvenli ve bilinçli bireyler olmalarını sağlar.

    1. Saygı ve Büyükleri Dinleme Kültürü

    Anne babalarımızın döneminde büyüklere saygı ve aile içi hiyerarşi çok önemliydi. Ancak bunu körü körüne itaate dönüştürmeden, sevgi ve anlayış çerçevesinde öğretmek günümüzde daha sağlıklı bir yöntem olur.

    1. Bağımsızlık ve Ayaklarının Üzerinde Durabilme

    Geçmişte çocuklar erken yaşta kendi ayakları üzerinde durmayı öğreniyordu. Günümüzde ise aşırı korumacı ebeveynlik nedeniyle birçok genç hayata tam olarak hazırlanamıyor. Çocukları, kendi başlarına karar verebilen ve zorluklarla baş edebilen bireyler olarak yetiştirmek önemli.

    1. Şükretme ve Kanaatkârlık

    Eskiden çocuklar, sahip oldukları şeylerin kıymetini bilerek büyüyordu. Günümüzde tüketim alışkanlıkları değiştiği için çocuklara israfın zararlarını öğretmek ve şükretmeyi aşılamak gerekiyor.

    1. Sevgiyi ve Disiplini Dengeli Vermek

    Bazı ebeveynler geçmişte sevgiyi göstermek konusunda daha mesafeli olabiliyordu. Ancak bu, çocukların duygusal gelişimi için çok önemli. Hem sevgiyi göstermek hem de disiplinli olmak arasında dengeli bir tutum izlemek gerekir.

    Sonuç olarak:
    Anne babalarımız gibi çocuk yetiştirmek istiyorsak, onların disiplin, sorumluluk, saygı ve öz değer anlayışını günümüz dünyasına uygun hale getirmeliyiz. Eskinin otoriter ebeveynlik modelini, günümüzün bilinçli ebeveynliğiyle harmanlayarak en iyi dengeyi kurabiliriz.

    Evet, bu tür ebeveynlik anlayışı, çocukların karakter gelişimi ve özgüven kazanımı açısından büyük sorunlar yaratabilir. “Eti senin, kemiği benim” anlayışı, geçmişte öğretmen veya ustalara çocuk yetiştirme sorumluluğunu devretme anlamında kullanılıyordu. Günümüzde ise birçok ebeveyn, çocuklarının hatalarını kabul etmekten kaçınıyor, onları aşırı koruyarak ya da eleştiriden uzak tutarak sağlıksız bir birey yetiştiriyor.

    Bu durumun sonuçları şunlar olabilir:

    Çocukların sorumluluk bilinci gelişmez.

    Eleştiriye açık olmayan bireyler haline gelirler.

    Toplumda otorite figürleriyle sağlıklı ilişki kuramazlar.

    Hata yaptıklarında bununla yüzleşmek yerine bahaneler üretirler.

    Sağlıklı bir ebeveynlik anlayışı, çocuğa sevgi ve güven verirken aynı zamanda disiplin,…

    Devamını Oku

    KARTALKAYA YANGININDA İHMALLER ZİNCİRİ

    KARTALKAYA YANGININDA İHMALLER ZİNCİRİ
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL


    79 Cana Mal olan Lüx Otel Birkez daha gösterdi ki; Hiç Bir yerde Güvende değiliz!!!

    Bolu’nun Kartalkaya bölgesindeki Grand Kartal Otel’de meydana gelen ve 79 kişinin hayatını kaybettiği yangın, bir dizi ihmali gözler önüne sermiştir. Olayın ardından yapılan incelemelerde aşağıdaki eksiklikler ve ihmaller tespit edilmiştir:

    Yangın Alarm ve Söndürme Sistemleri: Otelin yangın alarmı ve duman dedektörlerinin çalışmadığı belirlenmiştir. Ayrıca, yağmurlama şeklindeki yangın söndürme sistemi de devreye girmemiştir.

    Yapısal Özellikler: Otelin iç ve dış cephe kaplamalarının ahşap olması, yangının hızla yayılmasına neden olmuştur. Duman izolasyonunun bulunmaması ve katlar arasında yeterli kaçış yollarının olmaması da facianın etkisini artırmıştır.

    İtfaiye Erişimi: Bölgede 2.500 kişi kapasiteli 5 otel bulunmasına rağmen, yakın bir itfaiye biriminin olmaması dikkat çekmiştir. Yangına müdahale için Bolu ve Gerede’den yola çıkan itfaiye ekipleri, buzlanma nedeniyle olay yerine ancak 45 dakikada ulaşabilmiştir.

    Yangın Merdivenleri: Otelin yangın merdivenlerinin bina içinde ve ulaşılması zor noktalarda olduğu, bu nedenle misafirlerin yoğun duman nedeniyle merdivenleri bulamadığı tespit edilmiştir. Diğer otellerin yangın merdivenlerinin ise bina dışında ve metal olduğu görülmüştür.

    Yangın Söndürme Ekipmanları: İddialara göre, yangın müdahale tüplerinin yerinde olmadığı belirtilmiştir.

    Bu ihmaller zinciri, yangının büyümesine ve can kayıplarının artmasına neden olmuştur. Olayla ilgili soruşturmalar devam etmekte olup, sorumluların tespiti için çalışmalar sürdürülmektedir.

    Yangının neden çıktığına dair araştırmalar devam etmektedir. Mutfakta kahvaltı hazırlığı sırasında sıçrayan yağlar veya elektrik tesisatındaki bir arızanın yangına neden olmuş olabileceği iddialar arasındadır.

    Olayın tanıkları, yangın anında yaşanan can pazarını ve oteldeki eksiklikleri dile getirmiştir. Yangın alarmının çalışmadığı, yangın merdivenlerinin yetersiz olduğu ve otel personelinin ilk müdahalede yetersiz kaldığı belirtilmiştir.

    Bu facia, yangın güvenliği ve acil durum hazırlıkları konusundaki eksikliklerin ne denli ciddi sonuçlara yol açabileceğini bir kez daha göstermiştir.

    Yangının neden çıktığına dair araştırmalar devam etmektedir. Mutfakta kahvaltı hazırlığı sırasında sıçrayan yağlar veya elektrik tesisatındaki bir arızanın yangına neden olmuş olabileceği iddialar arasındadır.

    Olayın tanıkları, yangın anında yaşanan can pazarını ve oteldeki eksiklikleri dile getirmiştir. Yangın alarmının çalışmadığı, yangın merdivenlerinin yetersiz olduğu ve otel personelinin ilk müdahalede yetersiz kaldığı belirtilmiştir.

    Bu facia, yangın güvenliği ve acil durum hazırlıkları konusundaki eksikliklerin ne denli ciddi sonuçlara yol açabileceğini bir kez daha göstermiştir.

    Yangının neden çıktığına dair araştırmalar devam etmektedir. Mutfakta kahvaltı hazırlığı sırasında sıçrayan yağlar veya elektrik tesisatındaki bir arızanın yangına neden olmuş olabileceği iddialar arasındadır.

    Olayın tanıkları, yangın anında yaşanan can pazarını ve oteldeki eksiklikleri dile getirmiştir. Yangın alarmının çalışmadığı, yangın merdivenlerinin yetersiz olduğu ve otel personelinin ilk müdahalede yetersiz kaldığı belirtilmiştir.

    Bu facia, yangın güvenliği ve acil durum hazırlıkları konusundaki eksikliklerin ne denli ciddi sonuçlara yol açabileceğini bir kez daha göstermiştir.

    Yangının neden çıktığına dair araştırmalar devam etmektedir. Mutfakta kahvaltı hazırlığı sırasında sıçrayan yağlar veya elektrik tesisatındaki bir arızanın yangına neden olmuş olabileceği iddialar arasındadır.

    Olayın tanıkları, yangın anında yaşanan can pazarını ve oteldeki eksiklikleri dile getirmiştir. Yangın alarmının çalışmadığı, yangın merdivenlerinin yetersiz olduğu ve otel personelinin ilk müdahalede yetersiz kaldığı belirtilmiştir.

    Bu facia, yangın güvenliği ve acil durum hazırlıkları konusundaki eksikliklerin ne denli ciddi sonuçlara yol açabileceğini bir kez daha göstermiştir.

    Yangının neden çıktığına dair araştırmalar devam etmektedir. Mutfakta kahvaltı hazırlığı sırasında sıçrayan yağlar veya elektrik tesisatındaki bir arızanın yangına neden olmuş olabileceği iddialar arasındadır.

    Devamını Oku