DOLAR

38,0243$% 0.1

EURO

41,5020% 0.03

STERLİN

48,6894£% -0.05

GRAM ALTIN

3.645,13%0,12

ONS

2.982,98%0,04

BİST100

9.407,17%0,29

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul PARÇALI BULUTLU
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
NEJDET DERİCİ

NEJDET DERİCİ

10 Mart 2025 Pazartesi

    MUHALEFETE SESLENİŞ

    MUHALEFETE SESLENİŞ
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL


    Haddim olmayarak başlığı böyle yazdım, siz benim kusuruma bakmayın.
    Son günlerde yazılı ve görsel basını takip ettiğimde yazarların ve sunucuların günümüze örnek olarak ülkemize gelmiş ve geçmiş deneyimli ve saygın siyasetçilerden olan ve “İNANÇLARA SAYGILI LAİKLİK” ilkesini benimsemiş olan Rahmetli Sn. Bülent ECEVİT’ in icraatlarından ve söylevlerinden örnekler vermektedirler.
    Hani bir toplumda yer etmiş bir söylem vardır, “gelen gideni aratır “ diye.
    Şuandaki partilere, onu temsil eden vekillere, bürokratlara ve siyasi liderlere baktığımızda geçmişin kıymetini daha çok anlar olduk.
    Şimdi soruyorum size?
    DSP – ANAP – MHP’ den oluşan 57. Koalisyon Hükümeti, 1999 yılında iktidara geldiğinde % 62,9 olan enflasyonu % 30,8 e indirdiği ve şu anki AKP iktidarın gerçekleştirdiği askeri savunma sistemleri olan İHA ve SHA’lar ile diğer dijital yatırımların temelinin atıldığı bir dönemde ülkedeki ekonomik ortamı beğenmeyip yazar kasaların atıldığı, tanker üstünde başbakanlığı önünde kendilerini yakmaya çalışılan bir ortamda bu hükümeti 2002 yılında % 1 oranla sandığa gömen o seçmenler şimdi nerede?
    Bana göre seçmen gene aynı yerinde ama onlara güven verecek bir muhalefet partisini arıyorlar.
    Muhalefet ise seçime daha 3 yıl varken ve ülkenin sorunları dururken kim Cumhurbaşkanı olacak yarışına girdiler.
    Bu sebepten yapılan tüm anketlerde % 30 lar civarında olan kararsızlar yani iktidar partisine oy vermeyecek olanlar kendisinin sorunlarına çare olabilecek parti arıyorlar.
    Önümüzde yapılacak olan seçim iki aşamalı olacak.

    • Birinci aşama Cumhurbaşkanlığı Seçimi,
    • İkinci aşama ise Genel Seçimler.
      Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı olan Sn. ERDOĞAN, seversiniz veya sevmeyebilirsiniz ancak şu an itibarı ile siyasiler arasında en tecrübeli ve deneyimli bir siyasetçidir.
      Kesinlikle kendince özel olarak yaptırdığı ve güvendiği araştırma şirketlerinden aldığı raporlara göre Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin sonucunun ortada olduğunu görüyordur mutlaka.
      Bence AKP Genel Başkanı Sn. Erdoğan, Genel Seçimlere oynamaktadır.
      Çünkü Genel Seçimlerde seçmen genellikle partiye oy verirler.
      Bu sebepten Genel Seçimlere daha fazla ağırlık verip oy oranını yükseltmeye çalışıp TBMM’ de milletvekili sayısını 360’ ı yakalamayı hedefleyecektir.
      İşte o zaman çıkartacağı yasalarla Cumhurbaşkanı yetkilerini kısıtlayıp etkisiz hale getirip ve de istediği anayasal düzenlemeyi yaparak en kısa zamanda bir erken seçim kararı alıp tekrar her iki seçimi rahatlıkla kazanabileceğini düşünebilir.
      Bu da Sn. Erdoğan’a en fazla iki veya 3 sene kaybettirir ki, bence buna değer.
      Bu sebepten muhalefet partilerinin sadece cumhurbaşkanlığı seçimlerine değil Genel Seçimlere de ağırlık vermeleri gerekir.
      Bunun yolu da seçmene iktidara geldiğinde yapacağı programları anlatabilmektir.
      Yani,
    • Sağlıkta yapacağınız programlar,
    • Eğitimde yapacağınız programlar,
    • Tarımda yapacağınız programlar,
    • Turizmde yapacağının programlar,
    • Ekonomide yapacağınız yatırımlar,
    • İşsizlik hakkındaki düşüncelerinin,
    • Ve diğer programlarının.
      Bunların hepsini seçmene herkesin anlayabileceği şekilde açık ve net olarak açıklamalısınız.
      Eğer yandaş basın size yer vermiyorsa gerekirse il, ilçe örgütleri tarafında mahalle örgütlerince kapı kapı dolaşıp bunları seçmene anlatmanız gerekmektedir.
      Yoksa, her zamanki gibi atı alan Üsküdar’ı geçmesin.10.03.2025
    Devamını Oku

    CHP GÖMLEĞİ KİMİNE BOL GELİR KİMİNE DAR.

    CHP GÖMLEĞİ KİMİNE BOL GELİR KİMİNE DAR.
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL


    Cumhuriyet Halk Partisi yani CHP gömleği öyle bir gömlektir ki, öyle her bedene oturmaz.
    Bugüne kadar ki yedi genel başkandan sadece üç genel başkanın bedenine oturmuştur. Diğer Genel Başkanlara biraz bol geldiğini düşünüyorum. ( Sekizinci Genel Başkan için ise ülke genel seçim sonucunu bekliyorum. Yerel seçimlerle genel seçimler daima farklı olur.)
    Bunlar,
    1 nci Genel Başkanı ve partinin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ e
    2 nci Genel Başkanı İsmet İNÖNÜ’ ye ve
    3 üncü Genel Başkanı Mustafa Bülent ECEVİT’ e tam oturmuştur.
    Çünkü bu üç Genel Başkan’da partiyi iktidara taşımış ve ülkeyi yönetmiş liderlerdir.
    Diğer 7 Genel Başkanlarına ise beklenenleri veremediklerinden gömlek biraz bedenlerine oturmadığını düşünüyorum.
    Çünkü 3. Genel Başkanı Mustafa Bülent ECEVİT’ den sonra gelen Genel Başkanlar CHP’ni iktidara taşıyamamış ve devamlı surette muhalefette bırakarak bazen ikinci ve üçüncü parti, bazen de barajı aşamayarak partiyi meclis dışına taşımışlardır.
    Ülkede sağ-sol çatışmaların yer aldığı karmaşık dönem sonunda yani 12 Eylül 1980 ihtilali ile tüm partiler gibi CHP’ de kapatılmış ve parti Genel Başkanları gözetim altına alınmışlardı.
    CHP’nin ilk kuruluş tarihi olan 09 Eylül 1923’ den tam 69 yıl sonra, 09 Eylül 1992 tarihinde CHP yeniden siyasetteki yerini almış ve yapılan ilk kurultay ile aynı isim ve aynı amblemle açılmasına karar verilerek Genel Başkanlığa da Deniz Baykal seçilmiştir.
    Daha sonra 1994 yılında yapılan Yerel Seçimlerde yüzde 4,6 oranında oy alarak 5 ilde belediye başkanlıkları kazanılmıştır.
    18 Şubat 1995’te CHP ile SHP birleşerek, Genel Başkanlığa Hikmet Çetin getirilmiş ve 7 ay sonra yani 9 Eylül 1995’te yapılan Olağan Kurultay’da Deniz Baykal yeniden Genel Başkanlığa seçilmiştir.
    Nisan 1999 Seçimlerinde ise CHP barajı altında kaldıktan sonra Genel Başkan Deniz Baykal 21 Nisan 1999 günü istifa ederek yerine Altan Öymen Genel Başkan seçildi.
    Ancak Altan Öymen parti içi çalışmalarında başarılı olamayıp 30 Eylül 2000 yılında Genel Başkanlığı gene Deniz Baykal’a devretti.
    2010 yılında sosyal medyada yayınlanan video ile Deniz Baykal Genel Başkanlıktan istifa etmek zorunda kalsa da etkisiz eleman olarak siyasette kalmayı tercih ederek Antalya Milletvekili olarak siyasete devam edip, arkadan gelecek partiye gönül vermiş gençlerin önünü kesmiştir.
    Deniz Baykal’ın istifası sonrası 22 Mayıs 2010 yılında yapılan kurultay sonucu Kemal Kılıçdaroğlu CHP’ in 7. Genel Başkanı seçildi ancak Genel Başkanlığı döneminde girdiği 13 seçimi de kaybetmiş olarak CHP tarihine adını yazdıran tek Genel Başkan oldu.
    Ayrıca geçmiş dönemlerle karşılaştırırsak, 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu döneminde CHP tarihinde yapılmayacak hataların yapıldığı başka bir döneme hiç rastlamadık.
    Şöyle ki;

    • Atatürçülükle hiç alakası olmayan “ Ekmelettin İhsanoğlu “ nu parti yetkili organlarının görüşünü almadan Cumhurbaşkanı adayı göstermesi ve “ tıpış tıpış sandığa gideceksiniz “ diyerek bize dayatması.
    • AKP artıklarında oluşan % 1 bile oyu olmayan partilerle (İYİ Parti hariç) 6 lı masa kurması.
    • Bu partilere 76 milletvekili kontenjanı verip bunlardan 39 tanesini seçilebilecek sıraya yerleştirmesi. (şuan bazıları AKP’ ye geçti)
    • 31 Mart yerel seçimlerinde seçilme oranı yüksek olan adayları yok sayıp kendisini aday olarak göstermesi ve gene kaybetmesi.
    • Bunun sonucu olarak ülkenin kaderiyle oynaması.
    • Ve diğerleri.
      Buna rağmen Kılıçdaroğlu, diğer Genel Başkanlardan farklı olarak her seçimi kaybettiği halde istifa etmeyi düşünmese de 08 Kasım 2023 tarihinde yapılan kongrede TBMM CHP Grup Başkanı olan Manisa Milletvekili Özgür Özel CHP’nin 8, Genel Başkanı seçilmiştir.
      Şimdi 8. Genel Başkanı Özgür Özel’ e, o gömlek nasıl olacak ve bekleneni verebilecek mi? Onu hep beraber göreceğiz.
      Çünkü bu onun ilk Türkiye Genel Seçimleri olacak. Şunu kesinlikle unutmamak gerekir ki Yerel Seçimler ile Genel Seçimler çok farklı olur. Çünkü seçmen genellikle yerel de kişiye, genel de de partiye oy verirler. Bu sebepten 31 Mart’ da yapılan yerel seçimler yanıltıcı olabilir.
      Şayet erken seçim olmaz ise 07 Mayıs 2028 de Türkiye Genel Seçimleri ile Cumhurbaşkanı seçimleri beraber yapılacak.
      Anketlere göre yapılan tahminlerde Ekrem İmamoğlu CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olduğu takdirde rahat kazanıyor. Zaten iktidar partisi de bunu tahmin ettiğinden bunu engellemek için her türlü hukuki yollara başvuruyor.
      Gelelim Türkiye Genel Seçimlerine,
      Şu an itibarıyla anketlere göre ve CHP kaynaklarının açıklamalarına bakıldığında CHP önde gözükse bile AKP ile arasında ciddi bir oy farkı yok gibi gözüyor.
      Bunun için CHP’nin seçime kadar halka inmesi ve onlara icraatlarını kapı kapı dolaşıp bire bir anlatarak seçmeni ikna edip oy farkını en az %10 lara kadar çıkarması gerektiğini düşünüyorum.
      Çünkü iktidar yanlısı yerel ve görsel basın izlendiğinde ülkede her şey normalmiş gibi gösteriliyor.
      AKP’nin ise iktidarda olma avantajı ile bakanlıkların, Merkez Bankasının, bürokratların, sivil toplum örgütlerinin çoğunluğu, yazılı ve görsel medyanın ve diğer kurum ve kuruluşların üzerinde hakimiyeti olması aradaki oy farkını kapatabilir mi bilmiyorum?
      Şunu unutmamak lazım ki, bu seçmen 57. Hükümet ortaklarından olan DSP – MHP ve ANAP dan oluşan Bülent ECEVİT hükümetini % 1’in altına düşürerek siyasi hayatlarını bitirmişti. Neden tarih tekerrürden ibaret olmasın ki.
      Onun için CHP’nin 8. Genel Başkanı olan Sn. ÖZGÜR ÖZEL’ e parti gömleği uyacak mı uymayacak mı hep beraber göreceğiz.
      Temennim uyması, aksini düşünmek bile istemiyorum.04.03.2025
    Devamını Oku

    ENERJİDE TASARRUF HİKAYESİ

    ENERJİDE TASARRUF HİKAYESİ
    1

    BEĞENDİM

    ABONE OL


    Ülkenin başına bela olan kalıcı Yaz Saati Uygulaması Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ ın damadı olan o zaman ki Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat ALBAYRAK’ ın döneminde başladı.


    Danıştay ise bu uygulamayı 14 Eylül 2017 tarihinde “ Bakanlar Kurulunun böyle bir karar verme yetkisi olmadığı “ gerekçesiyle kararın yürütmesini durdurdu.
    Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı olmasına rağmen bu yargı kararını hiçe sayıp 23 Ekim 2017 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla yaz saati uygulaması uzatıldı ve daha sonra 02 Ekim 2018 tarihinde “SÜREKLİ YAZ SAATİ “ uygulanması Cumhurbaşkanlığı kararıyla Resmi Gazete’ de yayımlanarak kalıcı hale getirildi.


    Bu kararın temel nedeni olarak “ enerji tasarrufu ve gün ışığından daha uzun süre yararlanma “ olarak açıklandı.
    Kamuoyunda yıllardan beri tartışılan bu uygulama gerçekte iddia edildiği gibi enerji tasarrufu sağlıyor muydu? Tartışılır.
    Ayrıca karanlıkta uyanmanın özellikle çocuklar başta olmak üzere biyolojik etkileri nelerdir? Tartışılır.


    MEB’ nın sorun olarak görmediği bu uygulamada sabahın saat 05.00 ile 05.30 arasında yani zifiri karanlıkta gözlerini ovuşturarak okula gitmek için kaldırılan ve okulun yolunu tutan öğrencilerin gene zifiri karanlıkta gün yüzü görmeden akşam eve dönmeleri hakkında olumlu bir etki yarattığını söylemek bizi enayi yerine koymalarından öteye de gidemez.
    Biyolojik saatteki bozulmalar çocuk veya ergen tüm insanlarda sağlık açısından başlamak üzere psikolojik sorunlarda yaratmaya başlaması kaçınılmaz olacaktır.
    Ayrıca bu uygulamanın ekonomiye katkısı var mıdır? Tartışılır.


    Burada en göze çarpan şey ise enerji üreticiler ve dağıtım şirketlerinin büyük bir kâr elde ettiği bilinen bir gerçek olacaktır.
    Şöyle ki,
    AK Partinin benimsediği ve uygulamaya sunduğu Neoliberal Enerji Politikası sonucu enerji hizmetleri üretim ve dağıtım olarak ulusal sınırlar içerisinde şirketler arasında pay edilerek yeniden düzenlenmiştir.
    Türkiye’nin 2008 yılında Kayseri hariç 21 dağıtım bölgesinden 20 sini işleten TEDAŞ ayrı bir özelleştirme programına alınmış ve her bölgede EDAŞ adıyla şirketler kurulmasına karar verilmiştir.
    Daha sonra ise hukuki olarak ne kadar tesadüf ki o zamanki Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı olan Berat ALBAYRAK tarafından 2016 yılından itibarıyla EDAŞ ünvanlı şirketler yasal olarak dağıtım ve tedarik şirketler olarak bölünmüşlerdir.
    Bu EDAŞ ’lardan 11 tanesi 2008 – 2010 yıllarında, 2 tanesi 2011 – 2012 yılların da 8 tanesi ise 2013 yılında özelleştirildi.
    Böylece 21 bölgede faaliyet gösteren Türkiye Elektrik Piyasasının,

    • 2 şirket AKSA ENERJİ
    • 13 Şirket ENERJİSA
    • 4 Şirket LİMAK – KOLİN – CENGİZ
    • 2 Şirket BEREKET ENERJİ ( YENİ ADI AYDEM ENERJİ )
    • Olarak pay edilerek elektrik dağıtımı tekelleştirilmiştir.
      Yaparsa AKP yapar diyorlar ya!
      Şimdi gelelim asıl konuya,
      Ülkenin kullandığı elektriğin % 83 ünü özel elektrik şirketleri üretiyor. % 17 sini ise EÜAŞ olarak biz üretiyoruz.
      Üretilen bu elektriğin tüketiciye dağıtımının tamamını ise özel şirketler yapıyor.

    • Yani devlet (A) şirketine sen üret diyor ve (B) şirketine ise sen sat diyor. Böylece bir liralık elektrik vatandaşa 10 liraya satılıyor.

    • Ne güzel bir düzen değil mi?
      “ Enerjide dışa bağımlılık bir milli güvenlik sorunudur “ diyen iktidara buradan sesleniyorum.
      O zaman enerjide birkaç yandaş şirketlere bağımlı olmak sermayeye bağımlı olmak değil midir?

    • Asıl bu bir milli güvenlik sorunudur.
      Özelleştirme adı altındaki uygulanan bu Neoliberal politika devlet için olmayıp sermaye için olan bir politikadır.

    • Sermayenin daha çok kazanması vatandaşın ise bu çaresizlik içinde bırakılması söz konusudur.
      Daha dün MÜSİAD programında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, patronlara ne dedi, hatırlayın “Biz sizden para kazanmanızı bekliyoruz, daha çok para kazanmanızı istiyoruz, başka bir şey istemiyoruz.” Demedi mi?
      HALA UYANMADIK MI?

    “Nokta kadar menfaat için
    Virgül gibi eğilenler,
    Sonunda düz hat olup
    Çiğnenmeye mahkûmdurlar.
    Anonim “ 11.01.2025

    Devamını Oku

    SABRET EY HALKIM

    SABRET EY HALKIM
    2

    BEĞENDİM

    ABONE OL


    Son 23 sene sonunda inanın kendimden şüphe etmeye başladım. Sabahları yüzümü yıkayıp aynaya baktığımda alnımda adeta “ E “ harfi görmeye başladım.
    2024 yılı Emekliler Yılı olacak dediler, sefalet yılı oldu.
    İşçiyi emekliyi enflasyona ezdirmedik dediler % 15,75 zam yaptılar.
    Memuru ve memur emeklilerini enflasyona ezdirmedik dediler % 11,54 zam yaptılar.
    Ev sahibine % 25 kira artışı çok az dediler ve Aralık ayı kira artış oranını % 58 oranına çıkartılar.
    Bir yıldır zam verilmeyen Asgari Ücrete ( devletin alacaklarına uyguladıkları zam oranı olan Yeniden Değerleme Oranını % 43,93 e yükseltirken ) % 30 zam yaptılar.
    Defalarca bizlere “ SABIR “ önerirlerken kendileri manda yoğurdu ve kestane ballarıyla beslendiler.
    Memurların Personel Servisleri tasarruf kapsamında kaldırılırken kendilerine Almanların en ünlü marka arabalarına biniyorlar.
    Bizler acı ve ızdırap çekerken Diyanet İşleri Başkanı utanmadan “ Bana bir Audi’ i bile çok gördüler “ diyebiliyor.
    Aynı Diyanet İşleri Başkanı haddini aşarak “ çok ekmek yiyin, enerji verir “ derken, kendileri beş yıldızlı otellerde toplantı yapıyorlar.
    Millet kapıdan dışarı adım atamaz halde iken, kendileri 5 uçak dolusu insanla ABD’e gidiyorlar.
    “Millet aç, midesine kuru ekmek dışında bir şey girmiyor” dediklerinde AK Partili Milletvekili “O zaman aç değiller” diyerek toplumu aşağılayabiliyor.
    Buraya daha çok şey yazabilirim ama yazmaya utanıyorum artık, gerisini sizler doldurun.
    Milletin yarısından fazlası bu kadar yokluk içerisinde kıvranırken sanki dalga geçer gibi Meclis Çocuk Hakları Alt Komisyonu Başkanı ve üyeleri, çocukların sosyal medya ve internet kullanımına ilişkin dünya örneklerini yerinde incelemek için dünyanın bir ucu olan JAPONYA’dan diğer ucu olan ABD’ e, oradan da Avrupa’daki NORVEÇ ve İNGİLTERE’ ye gideceklermiş.
    Milletle dalgamı geçiyorsunuz sizler.
    Bu tasarruf tedbirlerinin uygulandığı şu ortamda yazıktır günahtır bu millete . Bu komisyon üyelerinin yol paraları, 5 yıldızlı otellerde konaklamaları, yemeleri, içmeleri hep milletin vergilerinden ödenecek.
    Arkadaşlar bizim o ülkelerde ELÇİLİKLERİMİZ – KONSOLOSLUKLARIMIZ yok mu?
    Onların işleri bize bilgi aktarmak değil mi?
    Gideceğinize, arayın onları, onlar size rapor versin.
    Ancak, amaç gezmek – görmek ise helal etmiyorum benim vergimle yiyip içmenizi.
    AYIPTIR, GÜNAHTIR. Tabi anlayana.06.01.2025

    Devamını Oku

    ARTIK AKP İKTİDARINI SİLKELEME ZAMANI YAKLAŞTI.

    ARTIK AKP İKTİDARINI SİLKELEME ZAMANI YAKLAŞTI.
    1

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Ekranların alt yazısının da, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan’ın akşam saat 20.30 da açıklama yapacağını yazınca açıkçası “ EYVAH “ dedim.
    Anlaşıldığı kadarıyla Asgari Ücrete yapılacak zammın açıklamasının yapılacağını tahmin etmek zor olmadı.
    “ EYVAH “ dememin sebebi ise Asgari ücrette işçinin beklentisinin altına bir zam olacağıydı.
    Çünkü beklenen veya beklenenin üzerinde bir zam yapılsa idi ki, bu açıklamayı kesin kez Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan yapardı.
    Bu her zaman böyle olmuştur. Tartışma yaratılacak açıklamaları bürokratlar, halkın menfaatine olan açıklamaları ise Sn. Erdoğan yapmıştır her zaman.
    Ülkede Asgari ücret ve altında çalışanların oranı %42’ye ulaşırken, asgari ücret ve asgari ücret civarı çalışanların oranı ise %65’e yaklaşmıştır.
    Geri kalanlar ise ülkenin kaymağını yiyen kaymak tabakası.
    Onların asgari ücretleri ise 100 binden 200 binden başlayıp, 1 milyona kadar çıktığını düşünüyorum.
    Şunu net olarak görüyor ki, enflasyonu dar gelirliyi kullanarak düşürecekler ve bundan da düşürdük diye övünecekler.
    Nasıl mı?
    Kısaca ve herkesin anlayabileceği şekilde şöyle açıklayayım.
    Dar gelirlinin alım gücünü en asgariye indirip alım gücünü zayıflatacaklar. Alım gücü azalan ürünler tezgahlarda daha çok görülecek ve ürüne talep haliyle azalacaktır. Dolayısıyla ARZ / TALET dengesine göre talep olmayan ürün ve ürünlerde haliyle ucuzlama olacaktır.
    Bu ucuzlama da ekonomideki dengeleri değiştirip ister istemez enflasyon hızla aşağı çekecektir.
    Kaymak tabakalar ise, gene 5 uçakla yurt dışı gezileri, yandaş müteahhitlere ballı kaymaklı ihaleler, KKM olanlara kur farkı ödemeleri, yol, tünel, köprü, havaalanı, hastane gibi geçiş garantili müteahhitlere akıl almaz ödemeler, bürokratlara ikişer üçer maaşlı çalışma ortamları yaratılarak cenneti bu dünyada yaşamaya devam edecekler,
    Dar gelirlilere ise Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ın tavsiyesi ile gene SABIR düşüyor.
    Bence hep birlikte haydi SEÇİME gidelim.26.12.2024

    Devamını Oku