DOLAR

34,3281$% 0.3

EURO

37,1549% 0.11

STERLİN

44,6374£% 0.25

GRAM ALTIN

2.985,59%0,35

ONS

2.705,99%0,08

BİST100

8.946,13%0,95

SÖZCÜ’ye yaptığınız suçlamaların belgelerini açıklayın

Yoksa buda mı kumpas işi halk gerçekleri öğrenmeli

Bu iddialar SÖZCÜ’ye yapışmaz

SÖZCÜ yazarları Çölaşan, Doğru, Genel Yayın Yönetmeni Yılmaz ve sozcu.com.tr’nin 2 yöneticisinin aralarında bulunduğu 5 isme “FETÖ’ye yardım” iddiasıyla dava açıldı İddianame, SÖZCÜ hakkında hazırlanan ve tamamı çürütülen ilk iddianame ile aynı..

19 Mayıs 2017 günü düğmesine basılan algı operasyonunda, basın ve demokrasi tarihine kara sayfa olarak geçen bir karara imza atılmış, arkadaşımız Gökmen Ulu ve Mediha Olgun sadece ‘haber yaptıkları’ için tutuklanmışlardı. Bu soruşturmanın ilerleyen safhasında söz konusu iddialar tek tek çürütülmüş ve arkadaşlarımız özgürlüklerine kavuşmuşlardı. Bugün basın ve demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçecek yeni bir gelişme daha yaşandı. Yine haberler ve attığımız manşetlerle suçlandığımız ikinci bir iddianame hazırlandı.

SÖZCÜ gazetesinin sırasıyla 12 Mart 2008, 20 Kasım 2009, 23 Mart 208 ve 1 Ekim 2010 tarihli manşetleri

İDDİANAME KABUL EDİLDİ

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma sonucunda, yazarlarımız Emin Çölaşan ve Necati Doğru ile SÖZCÜ Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz, SÖZCÜ İnternet Yayın YönetmeniMustafa Çetin ve SÖZCÜ İnternet Haber Koordinatörü Yücel Arı hakkında “FETÖ’ye üye olmamakla birlikte örgüte yardım etmek” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlendi. Dosyada şüpheli olarak bulunan SÖZCÜ Gazetesi yazarları Uğur Dündar ve Saygı Öztürk hakkında ise “Örgüte üye olmamakla birlikte bilerek isteyerek yardım etme” suçu kapsamında ise takipsizlik kararı verildi. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen iddianame kabul edildi.

‘Herkesten önce bu kanlı örgütü biz yazdık’

SÖZCÜ Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz, ikinci iddianame ve savcılığa verdiği ifadesiyle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Bizim korkacak, çekinecek,tedirgin olacak hiçbir suçumuz yok. Tek yaptığımız iş gazetecilik. Ki çok doğru gazetecilik yaptığımız için de bugün Türkiye’nin en çok okunan gazetelerinin başında geliyoruz. Bizim ne işimiz olur FETÖ ile? Herkesin oldu ama bizim hiçbir zaman olmadı. Onların alakasının olduğu zamanlarda bile bizim hiçbir alakamız yoktu. Kimse onlara FETÖ demezken biz diyorduk. Bunların ne tehlikeli olduğunu anlatıyorduk.Yılmaz Özdil,Uğur Dündar, Necati Doğru, Saygı Öztürk, Rahmi Turan, Bekir Coşkun,Soner Yalçın ve daha sayamadığım birçok değerli ismin olduğu bir gazeteye FETÖ’cü iftirası atmak saçmalıktır.”

FETÖ çamuru tutmaz

İDDİANAMEYİ değerlendiren SÖZCÜ Gazetesi yazarı Necati Doğru “Hem geçmişte hem bugün hem de yarın FETÖ türü örgütlerin yanında yakınında olacak bir kalem değilim. İktidar ağzıyla konuşmayan ve yazmayanlara böyle bir damga vuruluyor. Bu çamur bize yapışmaz. Yazdıklarımın arkasındayım” dedi. 44 yıldır gazetecilik ve yazarlık yaptığını ifade eden Necati Doğru şöyle konuştu: “Yazarlık geçmişimde örgütün yanında yakınında olmak bir yana karşısında duran yazılarım var. Meslek hayatım boyunca çok sayıda dava açıldı, böyle bir iddiayla ilk kez karşılaşıyorum. Yakışmayan, yapışmayan bir suçlama. Benim ne yazarlık geçmişimde ne de bugün yazılarımda herhangi bir siyasi gazetecilik yoktur. Sadece gerçekleri okura anlatmak için yazdım. Yazdıklarımın arkasındayım.”

İDDİANAMENİN EN BÜYÜK ÇELİŞKİSİ

FETÖ 2016’da ‘silahlı örgüt’ ilan edildi, SÖZCÜ ise 2013 yılındaki haberlerle suçlanıyor.

İstanbul Cumhuriyet Savcısı tarafından hazırlanan iddianamenin 58’inci sayfasında şu ifadeler yer alıyor: “… Özellikle FETÖ’nün silahlı terör örgütü olduğunun anlaşılması, başka bir deyişle buna yönelik soruşturmalar-kovuşturmaların yapılmasını gerektirir dereceye ulaşılmasından sonra ve günümüze kadar ilerleyen süreçte, gazetenin, örgüt amaçları ve stratejisi-yöntemi çerçevesinde faaliyete giriştiği…”

MGK’DA KARAR ALINDI

Oysa ikinci iddianame SÖZCÜ’nün 17-25 Aralık manşetlerini ‘FETÖ’ delili olarak kabul etti. Ama 58’inci sayfada diyor ki, “Özellikle FETÖ’nün silahlı terör örgütü olduğunun anlaşılmasından sonra da günümüze kadar örgütün lehinde yazılar kaleme alındı”… Peki FETÖ ne zaman silahlı terör örgütü ilan edildi? İlk önce 26 Mayıs 2016’daki Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı’nda tavsiye kararı alındı ve şöyle denildi:

Vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği ile kamu düzeninin sağlanması amacıyla yürütülen faaliyetler, terör ve teröristle mücadelede gelinen aşama, millî güvenliğimizi tehdit eden ve bir terör
örgütü olan paralel devlet yapılanmasına karşı alınan tedbirler görüşülmüştür.”

2016’DA RESMİLEŞTİ

Bu karardan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, 27 Mayıs 2016’da Ahilik Haftası kutlama programında konuşmuştu. Erdoğan ‘paralel yapı’yla ilgili olarak MGK’da tavsiye kararı aldıklarını belirterek “Legal görünüm altındaki illegal terör örgütü dedik, Fetullahçı Terör Örgütü olarak tavsiye kararını aldık ve hükümete gönderdik. Terör örgütü olarak tescil edilmesini bekliyoruz” demişti. Yani hâlâ ‘silahlı terör örgütü’ değil. Ki o dönemde de Ergenekon kumpasları döneminde de SÖZCÜ FETÖ’ye karşı mücadele ediyordu.

ŞİMDİ GELİYORUZ FETÖ’YLE İLGİLİ İLK YARGI KARARINA: ERZİNCAN CUMHURİYET

Başsavcılığı’nca FETÖ/PDY’nin Erzincan’daki faaliyetlerinin deşifre edilmesine yönelik yapılan çalışmalar kapsamında, 2009’da dönemin Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı olan CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner ile eski 3. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Saldıray Berk’in de aralarında bulunduğu 14 sanık hakkında açılan “Ergenekon” davasına ilişkin soruşturma başlatılmıştı. Mahkeme, kumpasçı sanıklar Serkan Zirek’e 20 yıl, Ahmet Koç’a ise 6 yıl 3 ay hapis cezası vermişti.Erzincan Ağır Ceza Mahkemesi’nin 16 Haziran 2016’da bu kararının gerekçesinde, FETÖ/PDY’nin “silahlı terör örgütü” olduğunun kabul edilmesi gerektiğine yer verilmiş, böylece silahlı terör örgütü olduğu ilk kez mahkeme kararına girmişti. Yani ikinci iddianamede yer alan “SÖZCÜ’nün FETÖ’ye destek verdiği” iddiasının elle tutulur bir yanı olmadığı ortaya çıktı.

2. İDDİANAMENİN ATIF YAPTIĞI ‘BİLİRKİŞİ’ KİM?

İkinci  SÖZCÜ iddianamesinin 25’inci sayfasında “Bilirkişi Raporları” başlıklı bir bölüm var. Bu bölümde SÖZCÜ için seçilen bilirkişi Ömer Faruk Gerçek’le ilgili yalanlanmayan haberlerimizi tekrar hatırlatmakta fayda var: Gazetecilik eğitimi almamış. Marmara Üniversitesi Belge ve Bilgi Yönetimi Bölümü’nden mezun olmuş. İstanbul Sultanbeyli’de yerel bir gazetede çalışmış. Has Parti’den 2011 yılında İstanbul Birinci Bölge 21’inci sıradan milletvekili adayı olmuş.

  1. iddianamenin atıf yaptığı bilirkişi FETÖ hayranı çıktı

İstanbul Anadolu Yakası Gazeteciler Derneği’nin yönetim kurulu üyeleri arasında görülüyor. Savcılık tutanağında kendisini gazete sahibi, yayıncı ve yazar olarak tanıtıyor ve sadece 13 yıllık kıdemi olduğunu belirtiyor. İstanbul Sultanbeyli’de gazetecilik yaptığını belirtmesine rağmen, sosyal medya hesabında Ankara Çankaya’da yaşadığını vurguluyor.Yine savcılık tutanağında Uluslararası Medya Enformasyon Derneği’nin genel koordinatörü olduğunu belirtiyor. Ancak bu derneğin resmi internet sitesinde yönetim kurulu, disiplin kurulu ve yüksek istişare kurulu üyeleri arasında ismi bulunmuyor. Atatürk düşmanı ve FETÖ bağlantılı olduğu ortaya çıkan bilirkişi Gerçek’in adı “İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu Başkanlığı 2017 yılı Bilirkişi Listesi’nde yer almıyor.

HABERLERiMiZ SUÇ SAYILDI

BU MANŞETLERİ ATAN SÖZCÜ FETÖ’YE YARDIMLA SUÇLANIYOR!

SÖZCÜ yayın hayatına başladığı günden bu yana haberleriyle FETÖ iç yüzünü en net olarak ortaya koyan tek gazete oldu. FETÖ’nün en güçlü olduğu dönemde, iktidar mensupları dahil hemen herkes Pensilvanya’ya gidip ‘icazet’ alırken, SÖZCÜ, örgütün gerçek niyetine karşı Türkiye’yi hep uyardı. Bu haberler dolayısıyla FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, terör örgütünün şemsiyesi altındaki şirketler, üniversiteler ve basın grupları SÖZCÜ aleyhine yaklaşık 30 tazminat ve ceza davası açtı. Üzerine FETÖ çamuru sıçratılmaya çalışılan SÖZCÜ, Fetullahçı yargının adliyelerde hüküm sürdüğü dönemde Feto’yu icraya verdi. Yayın hayatına atıldığı ilk günden bu yana Atatürk ilkelerinden sapmayan, Türkiye’nin en dürüst yazarlarını bünyesinde toplayan SÖZCÜ ile darbeci örgüt arasında bir bağlantı çalışılıyor.

İDDİANAME DEĞİL İFTİRANAME

SÖZCÜ yazarları ve yöneticileri hakkında hazırlanan “FETÖ’ye yardım” iddianamesinde yer alan suçlamalar isyan ettirdi. Avukat Celal Ülgen, “Demokrasiye inanç sarsıldı” dedi

SÖZCÜ avukatlarından Celal Ülgen, hazırlanan 2. iddianamenin hukuksal temeli olmadığını ifade etti. Ülgen şunları söyledi:

FETÖ YÖNTEMİ:İddianame bir iddianame olmaktan çok bir iftiranamedir. FETÖ’cü çetelerin çıkardığı gazete ve yayın organları ile benzerlik kurmak, böylece maddi ve hukuksal temeli olmayan suçlar ve suçlular yaratmak FETÖ yargısına özgü yöntemlerdir.

TESLİM OLMAYIZ: Bu yöntemleri biz çok gördük ve çok mücadele ettik. Mücadele etmeye de devam edeceğiz. Kimin FETÖ’cü olduğunu ve kimin FETÖ’nün can düşmanı olduğunu yargılama sırasında kanıtlayacağız. Ülkenin tirajı yüksek olan tek muhalif gazetesinin sesini kısmak için bu kadar sinsi ve bu kadar kötü niyetli bir girişimi yürütmek, kimseye yarar sağlamaz. Üstelik demokrasimizin de zedelenmesine ve ülkede demokrasiye olan inancın sarsılmasına neden olacaktır. Benden olmayanlar yaşayamaz mantığının bu parçasına teslim olmayacağız. Senden değiliz ama terörist de değiliz. Her biri birbirinden temiz, Atatürkçü ve iktidarın nimetlerine el açmayan arkadaşlarımızı olanca gücümüzle savunacağız. Bu savunma Türkiye’yi savunmak, çağdaşlığı savunmak ve Mustafa Kemal’i savunmaktır.

‘BU BİR HUKUK GARABETİ’

SÖZCÜ avukatlarından İsmail Yılmaz ise iddianamede öne sürülen hususların hiçbir temeli ve dayanağı bulunmadığını ifade etti. Yılmaz’ın görüşleri şöyle:

KOPYALA-YAPIŞTIR: Zorlama yöntemlerle adeta zoraki delil oluşturulmasıyla haksız ve hukuka aykırı bir iddianame düzenlenmiştir. Bu iddianame de adeta daha önce SÖZCÜ çalışanları hakkında düzenlenmiş iddianamenin kopyalanmış hali. Eski iddianamenin de yeni iddianamenin de temeli, bilirkişi sıfatı dahi olmayan bir şahsın yazdığı bilirkişi raporuna dayanıyor. O rapor, tamamen taraflı ve şaibelidir. Bu dosya için bilirkişi listesine aynı gün dahil edilen dünya görüşüne göre siyasi öfkesine göre hazırlamış olduğu bir rapordur. O raporun baz alınıp davanın açılmış olması hukuk garabetidir. İddianamenin tamamına baktığımızda hiçbir somut delile dayanmayan suçlamalar olduğunu görmekteyiz. FETÖ’nün geçmişte en çok dava açtığı, en çok boğuştuğu ve hasım olduğu gazeteye şu an da FETÖ’cü yaftası vurmak gerçek FETÖ mücadelesi değildir.

ÇÖLAŞAN SAVCISI: Dikkat çeken bir diğer husus da şudur; iddianameyi düzenleyen savcı 23 Kasım 2018 günü Emin Çölaşan’a takipsizlik kararı vermiştir. Aynı savcı, üç gün sonra kendi verdiği takipsizlik kararının kaldırılmasını istemiştir. Talebine gerekçe olarak Çölaşan’ın soruşturma konusu dahi olmayan bambaşka bir yazısını gerekçe göstermiştir. Savcının talebi üzerine Sulh Ceza Hakimliği takipsizlik kararını kaldırmış ve Çölaşan’a da dava açılması yoluna gidilmiştir. Bu hukukta olağan bir durum değildir.

 

 

 

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi şehit düştü

HIZLI YORUM YAP